ep 0.2

420 40 23
                                    

"Yeosang~ Uyanma vakti." Genç adam uykulu gözlerini aralarken omzunu dürten el daha fazla devam etmesin diye, uyandığına dair mırıltılar çıkarmıştı. Bu hâlini gören herkes onun bir kedi olduğunu açıkça dile getirebilirdi. Dağılmış beyazımsı sarı saçları ile oldukça sevimli görünüyordu. Birkaç gün önce Wooyoung'un önerisi ile saçlarını bu renge boyatmıştı. Wooyoung gülerek arkadaşının saçlarını düzeltti. "Bir de bana kızıyorsun, gece uyumuyorsun diye. Şu hâline bak."

"Sadece biraz gözlerimi kapatmak istemiştim. Sanırım tarih dersini kaçırdım." Wooyoung ufak bir kahkaha attı. Eli arkadaşının omzu üzerindeydi ve Yeosang gözlerini ovuşturarak kendine gelmeye çalışıyordu.

"Dostum, öğle arasına girdik."

"Ne?!" Yeosang'ın gözleri irileşip arkadaşının yüzünü bulmuştu. Ciddi olamazdı, değil mi? Şaka yapıyordu. Evet evet, şaka yapıyordu!

"Kalk hadi, yemek almaya gidelim." Yeosang yerinden kalkmak için hareketlendi ve sonra aklına gelen anıyla tekrar yerine oturdu. Wooyoung ona çatık kaşlar ile bakıyordu. "Kalksana?"

"Hayır, aç değilim. Sen git."

"Yeosang öğlen oldu. Nasıl acıkmadın? Kalksana işte."

"Hayır dedim Wooyoung. Sen git. Ben şey, kaçırdığım dersin konularına göz atacağım."

"Sen cidden delisin." Wooyoung arkadaşının omzuna hafifçe vurup sınıftan ayrıldı. Yeosang kötü hissediyordu. Sabah kendisinden alınan harçlığı yüzünden şu an bir şey yiyemiyordu. Tek korkusu çelimsiz bedeninin dayanıp dayanamayacağıydı. Yeosang biraz sorunlu bir çocuktu. Kalbinde, doğumdan kapanması gereken fakat kapanmayan bir delik bulunuyordu. Ufak bir delikti, bu yüzden doktorlar herhangi bir tehlike arz etmediğini dile getirerek ameliyat gerektirmediğini söylemişlerdi. Günlük yaşamında sorun yaşamıyordu. Tabii uzun süre koştuğu zamanlar hariç. Öleceğini hissediyordu. Bazen nefes almayı unutuyordu bu zamanlarda. Ve açlık. Kan şekeri düştüğü anda bayılması kaçınılmazdı.

Yerinden kalkıp sınıftan çıktı. Tuvalete gidip yüzünü yıkayacaktı. Koridor pekte kalabalık sayılmazdı. Tuvalette boştu zaten. Yüzünü yıkayıp ellerini pantolonu üzerine sildi. Dağılmış saçlarını düzeltti. Gözleri acıyordu. Bir süre kapattı. Bu sırada lavabonun  kapısı açılmıştı. Yeosang umursamadı. Gözlerini ovuşturup açtığında siyah saçlı çocuk ile karşılaştı. Eğer ağzı bozuk bir çocuk olsaydı şu an içinden aralık vermeden küfür ederdi. Titreyen ellerini arkasına saklayıp çıkmak için kapıya doğru ilerledi.

"Bekle bakalım." Soğuk ses ile olduğu yere çakıldı sanki. Bu sefer ne isteyecekti? Korkmuyor değildi. Sabah koluna yediği yumruğun acısını hâla hissedebiliyordu. Arkasına sakladığı ellerini birbirine kenetledi ve sessizce karşısındaki gencin ne diyeceğini beklemeye başladı. "Çıkışta beni idare et. Arkadaşlar ile biraz takılacağız."

Yeosang bir şey söylememiş, sadece başını sallayarak bulunduğu ortamdan kaçmıştı.

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
so please. jongsang ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin