ep 0.8

314 39 27
                                    

"Hey, şu sarılı kim?" Jongho bakışlarını yanında duran gence çevirdi. Grimsi saçları ve yüzü ile dikkat çeken birisiydi. Seonghwa gerçekten yakışıklı biriydi. Okuldayken popüler çocuklardan biri olduğuna şaşmamak gerekirdi ki geçen yıl mezun olmasına rağmen hâla öyleydi. Jongho gözlerini ondan çekip arkadaşının baktığı yere baktı; Yeosang. Elinde tuttuğu plastik bardaktan bir yudum meyve suyu içip iri gözlerle etrafı izliyordu. Tek başınaydı. Kalabalıktan uzakta, tenha bir köşede.

"Bilmem." Jongho omuz silkti. Bu Seonghwa'yı gülümsetmişti.

"Onu tanımak istiyorum."

"Bizim sınıfta." diyerek onlara katıldı San. Jongho'nun bakışları hâla üvey kardeşi üzerinde geziniyordu. Tıpkı Seonghwa gibi. "Sessiz bir tip. Çevresi geniş değil."

"Gidip bir selam versem sorun olmaz umarım." Çapkın genç yüzüne yerleştirdiği bir sırıtış ile yerinden hareketlendi. Jongho ne yapması gerektiğine karar veremiyordu. Yeosang'ı korumaya gerek duymuyordu. Neden duysun ki? Kendisiyle aynı yaşlarda olan bir erkek, kendini koruyabilirdi sonuçta. Fakat o Yeosang'tı. Kendi -her ne kadar üvey olsa da- kardeşine bile sesini çıkaramıyordu. Öyle ki Seonghwa'ya karşı gelecekti. Bu bakımdan düşündüğünde onu herkesten korumak istediği bir andı. Öbür yandan Seonghwa istediğini alan biriydi. Ona engel olamazdı. Olsa bile sorun çıkacağı kesindi. Milletin, onların kardeş olduklarını öğrenmesi de uzun sürmezdi.

"Hey, iyi misin?" Jongho omzunda hissettiği el ile tutmakta olduğu nefesini yavaşça verdi. Ardından bakışları elin sahibine, San'a kaydı.

"Sadece ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."

"Dostum, ne dediğini anlamadım fakat şu an ne istiyorsan onu yapmalısın. Bilirsin. Zamanı geri alamıyoruz." Jongho yüzünü buruşturdu. Arkadaşı ne zamandan beri bu tarz konuşmalar yapıyordu? Başını sallayarak önüne döndü. Yine de San haklıydı. Zamanı geri alma imkanı yoktu.

"Belki de." dedi sakin sakin. Seonghwa'yı izliyordu. Kardeşiyle nasıl flörtleştiğini. Onu nasıl utandırıp başını eğdirdiğini, yüzünü kızarttığını. Yeosang'a ufak temaslarda bulunuyordu; koluna ve omzuna dokunuyor, saçlarının ucunu okşuyordu. Arkadaşının eli sonunda kardeşinin beline yerleşmiş, orada kalmıştı. Jongho başının arkaşında, alt tarafta bir ağrı hissetti. Kafası hafifçe titredi. Sinirlenmiş miydi? Elbette!

"Hey! Nereye?" San'ın sorularını cevapsız bırakıp ikiliye doğru ilerledi. Bunun olmasına izin veremezdi. Daha kendisi bile dokunmamıştı ona bu kadar; bir başkasının dokunmadına da izin vermeyecekti. Seonghwa'nın bileğini tutup, yabancı eli hızla ait olmadığı yerden ayırdı. İkili şaşkın bakışlarla ona dönmüştü. Gerçi Seonghwa'nın bakışlarında daha çok kızgın bir ifade yatıyordu.

"Biliyor musun? Yeosang'ın sana ait olmasına izin vermeyeceğim."

şu şekil yazdım;

şu şekil yazdım;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
so please. jongsang ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin