bölüm atlamadığınızdan emin olun. iyi okumalar ♡
"Sadece seni korumak istedim."
"Beni herkesten korusan bile, canımı en çok sen yakıyorsun." Yeosang sözleri bir anda dökülmüştü dudaklarından. Düşünmeden, birden bire olmuştu. Fakat yalan da değildi. Onu üzen şeyde buydu. Kendisini sözde korumak isteyen kişi, canını en çok yakan kişiydi; istisnasız. Ne okulda gördüğü hor davranışlar, ne de başka bir şey. Belki de üveyde olsa kardeş olmaları Yeosang'ı, Jongho'ya daha çok bağlamıştı.
Jongho hiçbir şey demedi. Diyemedi. Kardeşinin haklı olması canını yakıyordu. Ne düşünmüştü ki? Seonghwa onunla birlikte olsaydı sonuç kaçınılmaz hüzün ve üzüntü olacaktı. Birkaç hafta keyfini alacak, belki ileriye gidecek, ardından daha önce hiç samimi olmamışlar gibi uzaklaşacaktı Seonghwa. Geriye ne kalacaktı peki? Jongho'nun yersiz sözlerine bile üzülen biriydi Yeosang. Kim bilir nasıl kötü duruma gelirdi. Jongho derin bir nefes alıp elini yavaşça kardeşine uzattı.
"Bir anlaşma yapalım." Yeosang saf saf kendisine uzatılan ele bakıyordu. Sonunda gözleri, elin sahibinin gözlerine ulaştığında Jongho sözlerine devam etti. "Sana daha iyi davranacağım."
"Ne?" Genç adamın gözleri irileşirken karşısında duran çocuk gülmeden edemedi. Şimdi fark etmişti ne kadar yakın durduklarını. Normalde insanlarla konuşurken araya koyduğu mesafeyi korurdu. Fakat Yeosang'la konuşurken bırakın mesafe koymayı, mesafe koyma huyunu bile unutmuştu.
"Güzel bir anlaşma değil mi, hm?"
"Öyle. Kesinlikle." Yeosang bir anlığına durdu. Kaşları hafifçe çatılmıştı ve inanır mısınız, Jongho bir an kalbinin eridiğini hissetti. Sinirli hâli sevimli duruyordu. Gerçi geçen sefer annesini korumak için odasına daldığında sevimliden daha çok seksi görünüyordu. Jongho düşünceler arasında boğulurken üvey kardeşinin konuşması üzerine kendine geldi. "Bu bir anlaşmaysa, ve bu benim için olan teklif ise, sen ne isteyeceksin?"
"Korkma. Seni zorlayacak bir şey değil."
"Söylesen ve buna ben karar versem?"
"Sadece, aramızdaki mesafeyi korumak istiyorum. En azından okulda. Evde veya dışarıda daha yakın olabiliriz. İki kardeşiz sonuçta, hm?"
"Yani, benden utanıyor musun?" Yeosang'ın sözleri üzerine ikili yine göz göze geldiler. Bu sefer gözlerden biri sulanmış, öbürü ise pişmanlıkla dolmuştu. Jongho hızla başını iki yana sallayıp karşısındaki gencin kollarından tuttu nazikçe.
"Belki ordan öyle duruyor olabilir fakat bilmediğin şeyler de var. Biliyorum sana kötü davranıyorum, bana belki de güvenmeyeceksin ama en azından bu konuda istediğim gibi davransan?" Elleri sarışın çocuğun yanaklarında yerini aldı. Parmak uçları göz altındaki hafif parıltılı makyaj üzerinde gezindi. Yeosang sessizce onu izliyrdu; sulu gözleriyle. Jongho'nun yüzüne ufak bir gülümseme yerleşti. Bu gözlere duygular yıllardır uğramıyordu. Oysa şimdi, bir gecede onlarca duygu belirtmişti gözlerinde. Tıpkı şimdi şefkatle dolduğu gibi. "Yeosang."
-
bölümler kısa olduğu için üzgünüm. ne okurken sizi, ne de yazarken kendimi sıkmak istemiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
so please. jongsang ✔
Fanfiction"Bu yüzden lütfen, Yeosang, sana çektirdiğim acıların intikamını alma benden. Çünkü ben senin kadar güçlü değilim." ✎ R.