1-2. BÖLÜM(Gölge)

130 4 0
                                    

Birinci gölge şoku atlatmaya çalışırken derin derin nefes aldı. Kulübenin bulunduğu yere doğru koşmaya başlıyordu. Derin ormandan geri döndüğüne evin patikasına giriyor, ikinci bir şoka daha giriyordu. Kulübenin o halini gördüğünde içinde bir şeyler koparcasına çığlık attı. Peki, onlarda bu kulübe gibi içinde yanıp kül olduysa bunun hayali bile kötüydü. Evin içini araştırdıktan sonra onlardan bir iz bulamadı. "O doğru söyledi." Diyerek mırıldandı. Duyguları altüst olan birinci gölge ağlayarak kendini ormana attı. Ormanın derinliklerine doğru, yemyeşil ağaçların arasında kaybolmak çok kolay olmalıydı. Düşündü kulübenin doğrultusunda ilerledi bağırdı. "Söz verdim ben sözümü tutacağım." Haykırışları dağlar arası yankı ile birlikte tekrar ediyordu. İlerledi, ilerledikçe karşısına küçük bir gözetleme kulesi çıkıyordu. Adımlarını hızlandırdı kalbi yerinden çıkacaktı son şansı gözetleme kulesiydi. Burada olmalılar diye düşündü ve tekrar bağırdı. İkinci gölge dışarıdan gelen bağrışmalar ve yanındaki bebek ağlamalarına uyanıyordu. Ayağı kalktı ve bebekleri alarak gözetleme kulesinden aşağı indi. Birinci gölge "Yaşıyorsunuz!" Dedi. Sıkıca sarıldı ikinci gölgeye ve ekledi. "Çok özür dilerim, sözümü zamanında tutamadım. İyisiniz değil mi?"

"Biz iyiyiz ama biran önce buradan gitmeliyiz birazdan gözetleme nöbetçileri gelebilir bizi burada görmemeliler." Dedi. İkinci gölge.

Birinci gölge kafayı aşağı yukarı hareketlerle onaylarcasına hareket ettirdi. "Tamam." Dedi.

Ormanın derinliklerinden Gece ormanı yoluna doğru yüksek tepelerden aşağıya doğru inmeye başlayan gölgeler... Yemyeşil night ormanın bazı bölümleri taşlarla kaplı hali yol görünümünde gözüküyor ve hep yola indiklerini düşünüp umut ediyorlardı. Biraz daha indikten sonra karşılarına düzlük bir yer çıkıyordu burası yolun üst tarafına kalan yüksek mi yüksek Heavy köyü olmalıydı. Heavy köyü yüksek bir yere kurulu ahşap evlerle doğaüstü bir planla devasa duruyordu. Bu Köyün sakinleri çok bilgili olmamalarına rağmen her şeyden haberleri vardı. Bu köyü bir nehir yarıyordu. Nehrin üst ve alt tarafı o ahşap evlerle düzülüydü. Köy halkı çalışkan bir yapıya sahip olmalılardı ki sabah ışıkları vurmadan işlerinin yolunu tutuyorlardı. Blurred köyüne göre daha düzgün ve çalışkan insan topluluğuyla takdir edilmesi gereken köylerden biriydi. Biraz daha ilerledikten sonra yol kenarında otlayan inek ve atların parlarcasına görüntüsü eski anılardan iz hissettiriyor, taş oluktan akan su ise özgürlük kavramının anlamını çağrıştırıyordu. Birinci gölge "Biraz dinlenelim." Dedi ve su akan bir taş oluğun yanına oturdular.

"Haberi buradaki insanlarda almış olabilir dinlenmeyi uzun tutmayalım." Diyerek mırıldandı ikinci gölge. Birinci gölge taş oluktan boru kalınlığındaki akan suya baktı kalktı ve suya ağzını verdi. "Bizim oradaki sular gibi soğuk özlemimi biraz da olsa giderdi."

"Oraya hiç gittin mi?"

"Tabi ki orasının güzelliği ayrı yeşilliği, maviliği, toprağı bir başkadır."

"E yani babamızın önceki yaşamındaki yeri özlemen doğal. Bu sular nasıl bu kadar soğuk oluyor peki."

"Yaradılış gereği tanrının bir mucizesi, bizimde böyle olmamız o yüzden değil mi?"

"Devam edelim." Dedi ve ekledi ikinci gölge gülümsedi. "İyi dinlendik biraz daha oyalanırsak buradan da kovulacağız."

Birinci gölge de gülümsedi. Bu tebessüm onlara çok iyi gelmişti. Topraklı yoldan geçen bir at arabasının iki gölgeye doğru geldiği göze çarpıyordu. Neyse ki bu iyi bir şey olacaktı. Yürümekten bıktıkları çok açıktı tabi bu birinci gölge için pek bir şey ifade etmiyordu. At arabasını durdurdu birinci gölge; "Merhaba." Dedi. Kısık ses tonuyla devam etti. "Nereye gidiyorsunuz." At arabasını süren adamın saçlarına aklar düşmüştü. Orta yaşlarda yüzü toparlak gözleri kocaman tatlı bir adamdı.

Adam şöyle bir baktı iki gölgeye bebekleri gördüğünde bunlardan zarar gelmez diye düşündü. Cevap Verdi: "Blurred köyüne gidiyorum." Biraz gülümsedi devam etti. "Yolunuza uyarsa atlayın."

"Blurred köyümü şakamı bu, oralı mısınız?" Dedi. İkinci gölge

Adam kafasını kaldırdı. "Hayır, ben burada, Heavy köyünde yaşıyorum. Orada yangın çıkmış yardıma gidiyorum." Dedi

"Sevindim bu çok güzel, neyse ki iyi bir haber." Dedi. Birinci gölge ve devam etti. "Biz Blurred köyüne gelmeyeceğiz ama yolumuz o yoldan geçiyor §unless şehrine gidiyoruz."

Adam gülümsedi "O zaman beni neden bu kadar bekletiyorsunuz hadi atlayın."

Gölgeler adam ile birlikte at arabasına binip yola koyuldular. Yoldan giderken yokuşlu inişler bitmek bilmiyordu atın rengi terlemesinden değiştiği göze çarpıyordu. Yol kenarları sık ormanla örtülü kuş cıvıldaşmalarını yerini şahin sesleri aldığında ürkütücü ortama zemin hazırlıyordu. Havada bir ürperti ve soğuk bir rüzgar esintisiyle irkildiler. Adam at arabasını sürerken etrafını da gözetliyordu. "Yağmur geliyor bebekleri sarın üşüye bilirler." Dedi.

"Haklısınız." ikinci gölge gökyüzüne baktı ve ekledi. "Gökyüzü bulutlarla kaplanıyor yalnız yanımızda fazla battaniye yok." Diyerek mırıldandı. Adam biz arabaya ottan başka bir şey almıyoruz dedi. Adamın kulakları yaşına göre iyi duyduğu kendini belli ediyordu. Birinci gölge üstündeki hırkasını çıkarıp ikinci gölgeyle birlikte iki bebeği yan yana sarmaladılar. Ani gök gürlemesi ile birlikte ses bebekleri korkutmuş olacaktı ki ağlamaya başlıyorlardı. Yağmurlu §unless hiçte iyi olmuyordu karanlık karanlık karanlık...

Birkaç metre sonra yağmurdan yollar çamur olmuş Gece ormanı yoluna inmişlerdi. Adam durdurdu at arabasını "Sizle yolculuk etmek güzeldi." Dedi.

At arabasından ilk birinci gölge inip bebekleri sağlam bir yere koydu. Ardından İkinci gölgeyi at arabasından kucaklayarak yere indirdi.

"Sağ olun biz o yokuşları nasıl inecektik, çok sağ olun." Dedi ikinci gölge.

Kaşlarını çatarak " Önemli değil sizin gibilere yardım etmezsek biz yardım edilecek oluruz." Dedi. Adam ve bir hışımla at arabasını Blurred köyüne doğru sürmeye başladı. Birinci gölge kafasını kaldırdığında "İyi yolculuklar size." Diyerek bağırdı karşısında at arabasını ve adamı göremeyince sinirlendi ve ekledi; "Adama bak kimin umurunda..."

İkinci gölge diğer gölgenin yüzüne baktı. "O adam ne demek istedi." Dedi.

Birinci gölge şaşırdı "Ne olduğunu anlamadım bir baktım adam gidiyor." Dedi.

Bebeğin birini ikinci diğerini birinci gölge aldı ve §unless vadisine doğru yürümeye başladılar.

İkinci gölge neyse boş ver biz yolumuza bakalım." Dedi gülümseyerek ekledi. "Bu işi de başardık." Dedi.

İki gölge yüz yüze baktı ve sesli bir şekilde gülmeye başladılar. §unless vadisine gitmek için yol kenarında ihtiyaç molası verilen benzinlikte duran eskide olsa geldikleri arabayla bebekleri birinci gölgenin ayarladığı eve bırakmaya geri dönüyorlardı. Yarım saat yolda geçerken ikinci gölge bebeklerden nasıl ayrılacağını planladığını hissetmiş olacak ki birinci gölge: "Unutma ki biliyorum ayrılmak çok zor olacak ama geri döneceğiz." Dedi.

"Yok, biraz daha bebeklerle kalırsam annemizin yerine geçeceğim."

Birinci gölge ikinci gölgeye baktı ve tebessümle "Fena olmaz." Dedi.

"İsimlerini kağıda yazdım her şey onun istediğine göre uygun yapacağız öyle değimli."

"Evet dedi birinci gölge adları öyle kalsın yıllar sonra güzel bir eğlencemiz olacak fena mı?"

"Fena değil mükemmel bende çok merak ediyorum.

Biraz daha zaman geçtikten sonra akşam saatlerine doğru §unless vadisinin rengarenk ışıkları gök kuşağı hissi yaratıyordu. Arabayı ve ikinci gölgeyi şehir merkezinde bırakacak olan birinci gölge diğer gölgeden bebekleri alırken ikisi de duygularına hakim olamıyorlardı.

Bebekleri kucağına alan birinci gölge taksiye binmek için ilerledi. Taksiyi tam durdurmuştu ki arkadan bir ses ikinci gölge; "Onları hangi eve götürüyorsun bari onu söyle." diyerek haykırıyordu.

Birinci gölge durdurduğu taksiye binerken:

"Prensas Sokağı 13.Sokak 18. Ev..." Dedi.

YEDİ KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin