10.Bölüm(Okul)

74 0 0
                                    

Burçak onun ağlamasını gördüğünde kalbinde fırtınalar kopmaya başlıyordu. Yerden kalkıp odasına doğru gitmeye çalışsa da Burçağın onu bırakmaya niyeti olamazdı olamayacaktı. Burçak onu salona doğru götürüp oturttu bir bardak su getirip içmesini sağladı. Melisa kendini biraz toparlamıştı ki Burçak beklenen soruyu soruyordu. "Seni o üzdü değil mi?" Dedi.
Melisa başını salladı. "Hayır." Dedi.
"E hadi anlat."
Melisa göz yaşlarını sildi. "Ben sevinçten ağlıyorum. Barıştık. Çok mutluyum." Dedi.
"Ne... Ağlarken hıçkırıyordun be. Melisa Neden yalan söylüyorsun?"
"Yalan söylemiyorum. Çok güldük e sonu ağlama oldu tabi."
"Öyle olsun bakalım."
"Ben sana soru sorabilir miyim?"
"Evet, Sor bakalım."
"Bir arkadaş var. Sevdiği kişi ye yardım etmezse herkesi öldürecek. Yardım ederse belli bir süre onu göremeyecek. Sence ne yapmalı."
"Yardım etse iyi olur onun canavara dönüşüp herkesi öldürmesine izin vermemeli. Belli bir süre onu göremeyebilir ama çevresindekileri öldürürse işte bu hiç iyi olmaz."
Melisa biraz tebessüm ettiğinde Burçak "İyi misin?" Dedi. Melisa ise biraz daha gülerek... "İyiyim. Babam evde mi?" Dedi.
"Bu soru geç gelmedi mi? Amcam odasında uyuyor. Seni sordu ben söylemeden Poyrazda olduğunu anladı. Biraz kızdı sonrada uyumaya gitti."
"Biliyorum tamamen aklım uçmuş. Babam ne zaman kızmadı ki alıştım artık."
Burçak gülücük saçarken ayağı kalktı. "Melisa ben odaya çıkıyorum biraz kitap okuyup uyuyacağım." Dedi.
"Tamam, ben burada uyuyacağım hava sıcak yukarısı beni boğuyor."
"O halde sana iyi geceler."
"İyi geceler."
Burçak odasına çıktığında Melisa ayaklarını kanepeye uzattı. Düşündü o kadar çok düşündü ki saat gece yarısın geçmiş üçe geliyordu. Gözlerinden yaş gelmeye başladığında kendini toparlayıp sessizce evden çıktı.

Kristenı uyku tutmamış olacaktı ki Poyrazın odasından karşıda, Melisaların eve bakarken evin Kapısının açıldığını fark etti. İçini büyük bir karanlık kapladı Melisa yaklaştıkça bu karanlık tüm vücuduna yayıldı. Aras ve Emilyi söz verdiği gibi uykudan uyandırdı. Bahçe kapısına yaklaşan Melisayı karşılamaya Kuzey hazırlık yapıyordu. Evin kapısına yaklaştığında kapıyı açan Kuzey etrafa bakarak onu içeri aldı.
Victoria merdivenlerden inerken "Gün aymadan bu işi hemen yapmalıyız." Dedi.
"Sizler beni bekliyordunuz."
"Evet, Melisa konuşmayı bir kenara bırakalım ve işimizi yapalım."
"Melisa doğru kararı vereceğini biliyordum."
"Kristen burada ne yapıyorsunuz?"
"Emily ve Kristen bugün burada kalıyorlar ."
"Aras açıklamalarınızı sonraya bırakın. Kuzey aşağı in ve yerini al."
"Ben bir soru soracağım."
Victoria'nın ters bakışlarını gören Kuzey hemen araya girdi. "Tamam, Victoria bırak sorsun ben yerimi alıyorum. Melisa biraz acele etmelisin." Kuzey, Poyrazın demir parmaklarının ardında kilitli olarak kaldığı zemin altı katına indi.
Melisa soru sormaya çalışırken daha sorunun cevabını duymadan bütün korku tüm vücudunu ele geçiriyordu. Biraz duraksadıktan sonra soruyu Victoria ya doğru döndū. "Size yardım edeceğim. Ama bunun sonucunda Poyrazı tekrar görebileceğim değil mi?" Diyerek yöneltti.
"Melisa onu çok sevdiğini biliyorum. İnan bana biz hayatımızın çoğunu bu tarz olaylarla geçirdik ve kurtulmayı başardık Poyraz gibi binlercesi geri gelir hem de daha güçlü."
"Tamam, O halde hazırım. Ne yapacağız."
"Poyrazı serbest bırakacağız. Sen onunla konuşacaksın zaten ne olduğunu anlayamayacaksın hemen halledeceğiz. Hazır olduğunda aşağıya inebilirsin."
Melisa ellerini ovuşturup, saçlarını karıştırıp tekrar düzeltiyor ara ara Aras Emily ve Kristen Üçlüsüne bakıyordu. Karar vermek onun için çok zor olacaktı. Cesaretini biran için toplayarak. "Hazırım." kelimesini haykırdı. Aslında o yaşanacak olaylarla hazırlıklı değildi. Haykırışı biran önce ne olacaksa olmasını istemesiydi.
Victoria elini o yöne doğru kaldırarak "Görevi başlatabilirsin." Dedi.
Melisa oradaki herkese göz gezdirip adımlarını yavaş yavaş, zemin altı katına inecek, merdivenlere doğru atmaya başladı. Kapıyı açtığında loş bir karanlıkla karşılaşan Melisa merdivenin ilk basamağına bastığında; bu bizim ilk tanıştığımız ikinci basamağına adım attığında ise bu bizim ilk yılımız üçüncü ve dördüncü basamakları da hayıflandıktan sonra, beşinci basamakta bu beşinci yılımızın başlangıcı... Diye düşünerek heyecanını dindirmeye çalışıyordu. Tahta merdivenin gıcırdayan sesleri bir anda kesildi. Düz bir alana inen Melisa korkudan ne yapacağını şaşırdı. Kuzey odanın lambasını açtığında karşıdan beliren bir gölge onun, Poyraz olduğunu anlamasına yetip artıyordu. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atmasına karşın kendini sakinleştirmeyi başarmak istiyordu. İnce bir sesle "Poyraz." diyerek haykırdı ardından gözlerini hafifçe kapattı. Ellerinin titremesini durduramadığının farkına vardıktan sonra biranda kesildiğini fark etti. Dudağına konan öpücükle birlikte bütün hissettikleri denizdeki dalgaların şiddetinde ilerledi. Poyraz Melisanın dudaklarını bıraktıktan sonra yüzüne dokunup "Gözlerini aç." Dedi.
Melisa gözlerini araladı. "Poyrazı karşısında gördüğünde duygularına hâkim olamadı. Gözyaşları Poyrazınkiler ile birleşti.
"Kim getirdi seni buraya. Gelmemeliydin."
"Bırak şimdi kimin getirdiğini. Seni çok seviyorum bunu bilmelisin."
" Melisanın damarlarına yaklaşan Poyrazın, göz ve göz damarlarının kırmızıya dönmesi Melisayı biraz ürkütse de aldırmıyordu.
Poyraz kendini zor tutuyordu. "Melisa buradan gitmelisin sana zarar verebilirim." Dedi.
Melisa ne olursa olsun onun yanında olmak istercesine bağırıyordu. "Hayır, Ne olacaksa olsun buradayım..." Diyerek cevap veriyordu.
Melisa ani bir hareketle Poyraza son kez sarılırken "Belki de okula gitmeliydim." cümlesini fısıldayan Poyrazın kalbine kazığı saplayan Kuzey doğru noktayı yine bulmuştu. Poyraz Melisanın kollarında vücudundaki kan akışının durmasıyla katı bir hal alarak yere düştü. Melisanın çığlıkları yukardan duyan Kristen Aras ve Emily nin suratı tamamen değişiyordu. Melisa, oturdu başını bacağına koydu. "Bıraktın beni." Dedi.
O şoku atlattıktan sonra Kuzeyin üstüne yürüyen Melisa omuzlarından itti. "Gitmeyi kabul edecekti. Lanet olası. Kahretsin seni." Diyerek bağırdı.
"Melisa planı uygulamak zorundaydık sakin ol."
"Hayır, olamam anlıyor musun? Sen beni ha." Zar zor karşılık veren Melisa bir anda yere oturdu. Duygularına hâkim olamayıp gözyaşları boş bir gölü doldurabilecek güce döndü.
"Hey tamam. Ağlamayı kes artık. Plana devam etmeliyiz yardım etmelisin. Poyrazı arabaya koyup götüreceğiz."
"Diğerleri onun bu halini görmemeli."
"Tamam, üstünü çarşafla örtüp çıkaracağız." Alkış sesinin yankılandığı o anlarda; Victoria sesiyle tamamladı. "Vay vay âşık kız planda başarılı olmuş. Alın bakalım çarşafı iyice sarıp arabaya koyun ve bu gece bu iş bitsin." Dedi.
Melisa ona döndü gözlerindeki hırs ve kızgın bakışlarıyla "Kes sesini Victoria." Dedi. Victoria, Melisanın bu bakışlarının altında yatan ham maddesini düşünmeden edemedi.
Melisa çarşafı alarak Poyrazın vücudunu tamamen kapatıp görünmemesini sağladı. Merdivenleri zor olsa da çıkmayı başarıyorlar, koridordan giriş kapısının önüne doğru yaklaştıkça Aras, Emily ve Kristen olanları anlamaktan çok Poyrazın öldüğünü düşünmeleri çığlık tufanına dönüyordu. Victoria "Kesin Sesinizi... Bütün olanları duyurmaya mı çalışıyor sununuz?" sorusuyla karşılık vermesi durumu biraz düzeltti. Ancak Melisa sakin değildi. Poyrazı Arabanın bagajına koyduktan sonra kendinden geçti. Kristen Aras ve Emily üzerlerindeki şoku atlatmaya çalışırken, dışarıya kendilerini zar zor atabildi. Onlar için nefes almak git gide zorlaşıyordu. Victoria ve Kuzey arabaya atlayıp, Poyrazla birlikte Vilademir diyarına doğru yola çıktı. Araba ile giderken, Melisa arkalarından koşmaya başladı. Koştu koştu koştu...
Pes etmek zorundaydı. Yere yığılıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Aras ve Emily onu eve doğru götürmesi için Kristenı uyardı. Kristen Melisaya doğru koşup onu yerden kaldırmaya çalıştı. Haykırışlarına dayanmayıp ağlamaya başladı. Melisayı yerden kaldırırken, Kristen'ın yüzüne bakan Melisa onu itti "Ağlıyor musun? Sen hangi yüzle ha... Sen istedin en çok bunu yapmamı."
"Neden bir suçlu aryorsun sen. Burada konuşamayız eve girmeliyiz."
"Benim korkum yok al bağırıyorum. Kristen yalan ağlıyorsun bunu en çok sen istedin sen istedin sen istedin..." Kristen, Melisanın şoka girdiğinin farkına vardığında tokatla karşılık verdi. Sarsıldı... Emily ve Aras neler olduğuna şaşırdı. Melisa ağlamaya ve bu sefer daha çok duygularını dışarıya vurmaya başladı. Kristen Melisanın kolundan tutarak sürükleyerek,  Stewing evine zorla birlikte girdiler. Aras ise duygularını aşırı derecede ortaya çıkaramadığından dolayı, yaşanan bu olay sabrını taşırdı, Poyraza olanları oda kabullenemiyordu. Bir andan itibaren Aras'ın bağırışıyla sessizlik bozuldu. "Sizin aklınızdan zorunuz mu var? Ne dediler hatırlıyor musunuz? Bizi izliyor olabilirler." Dedi.
"Evet, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Sokakta kavga etmek nedir."
"Biz kavga etmedik. Melisa şoka girdi Emily, bende ona tokat attım."
"Gitmeliyim. Burada daha fazla duramam."
"Melisa yeter çocukluğun sırası değil. Tamam, senin sevdiğin olabilir, ama benim abim kardeşim ben ne haldeyim soran var mı? Kuzey ve Victoria gelene kadar bu evden kimse gitmiyor. Anlaşıldı mı?"
Melisa düşündüğünde bazı şeyleri toparlayabildi. Başını tamam dercesine salladı. Arasın bu tepkisi herkesin aklını başına getiriyordu. Emily, Arasa doğru döndü. "Onlar kaç gibi gelirler."Diyerek bir soru yöneltti. "Öğleye doğru. Uyumak isteyen uyuyabilir. Ben burada kalıyorum, Melisa ve siz yukarı çıkın güvenliğimiz için." Uyumamak için kendilerini, ne kadar zorlamayı başarabilseler de bir süre geçtikten sonra uykuya yenik düşüp, uyumaya karar vermeleri an meselesi oluyordu. Gece her zamankinden daha çok karanlıktı. Kiminin arkadaşı, kiminin kardeşi, kiminin sevdiğiyle hava ağlıyordu...

YEDİ KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin