Sabahın ilk ışıklarına doğru evin ilk katından gelen sesler ve gök gürlemeleri uyanmasına sebep oldu. Uyku halinden kendini zor toparladı, Melisa. Yanına baktığında Kristenı göremedi. Önce banyoya sonra o kattaki diğer odalara baktı. Odalarda kimsenin olmayışı tedirginliğe büründürdü. Evin ilk katından gelen çığlık sesiyle bir anda ne olduğunu şaşırdı. Tedirginliği katlanarak artmaya başladı. Dışarıda yağmurun sesi de çok ilginç derecede fazlaydı. Pencereden yağmuru kontrol etmek isteyen Melisa biran önce mutfağa inmesinin gerektiğinin farkındaydı. Merdivenlerin başında Kristen diye bağırdı. Ama ona karşılık veren hiç kimse olmadı. Merdivenden iki adım indikten sonra yerdeki izler olduğunu fark etti. Bu izler kırmızı renkte ve akışkan bir haldeydi. Biraz daha ilerledikten sonra salona geçti yerdeki kan izlerinin kesilmesiyle birlikte karşısındaki koltukta hareketlenmeler olduğunu fark etti. İlerledi Grayson ailesi kanlar içinde koltukta yatıyordu. "Ooh hayır! Kristen..." Diye bağırdı. Oturduğu Yerde ileri geri gidip gelen birinin olduğunu fark etti. "Hey kimsin yüzünü göster." Dedi. Ancak yerdeki kişiden hiçbir cevap alamaması onu daha çok sinirlendirdi. Yanına doğru yaklaştı. Kalp atışlarının hızlanmasıyla ağlamaya başlayan Melisa, elini yerde oturan kişinin omzuna koydu. Sadece başının kendine doğru dönmesiyle irkildi Melisa yüzü kanlar içinde yerde oturan kişinin Poyraz olduğunu gördüğünde çıldırmışçasına bağırdı. Kendini merdivenlerden yukarıya atan Melisa arkasından ayak seslerinin yükselirken aynı anda Poyrazın onun arkasından gelmesiyle çığlık atmaya başladı. Odaya girdiğinde kapıyı örttü. Pencereye doğru giderken yerde birikmiş sudan dolayı Ayağı kaydı ve yatağın üstüne düştü. Bir süre sonra duyduğu Melisa Melisa kendine gel sesleriyle uyandı. "Neredeyim!" Dedi.
Kristen ona bir havlu getirdi. "Korkunç bir rüya görüyordun yanılmıyorsam." Dedi.
Melisa yutkundu sehpada ki sürahiye elini uzatarak işaret etti. "Evet, inanmıyorum çok korkunçtu gerçek gibiydi." Dedi.
Kristen işaretini anladığında ona bir bardak su verdi. "Kimi gördün, anlat bakalım..." Diyerek cevap verdi.
"Poyrazı çok iğrenç bir şekilde gördüm. Bu Polongların etkisi her neyse bir an önce kurtulmalıyım."
"Hm iğrenç, korkunç ve Poyraz akıl alır gibi değil."
"Bende farkındayım Ama onu öyle görsem bile yine de severim seviyorum..."
Kristen gülümsedi. "Ay biliyorum sürekli tekrar edip durma. Bu arada Emily biz kahvaltı yapana kadar gelecek. Benim bir işim çıktı sen onunla gidersin, bende arkanızdan gelirim. Olur mu?" Dedi.
"Niye olmasın..." Diye karşılık verdi. Melisa. Kahvaltı da keyifli ilerlerken sonuna doğru kapı zili çaldı. Emily Melisa ile birlikte spor salonuna doğru gitmek için taksi tutup gidiyorken Sunless'ın puslu havası ve güneş görmemezliği yüzlerine vurdu. Kristen ise Aras ve Poyrazın evine doğru hızlı adımlarla yürümeye koyuldu. Duyguları karma karışık bir halde ilerlerken Melisaya yaşadıkları olayı anlatmamasının sonuçlarının ağır olacağını düşündü. Ona söylemeliydi. Ama Kuzey, ona da Melisaya söylememek için söz vermişti. İkisi arasında kalmak... Herhangi bir seçim yapamaması kalbinin acımasına sebep olurken gözyaşlarının akmasına engel olamıyordu. Kapıyı çaldı. Kuzeyin açması onu Victoria ile uğraşmaktan bir süreliğine uzak tutmuştu. Kristen eve adımını attığında, evin dağınıklığı ve cam kırıklarının yerlerde olmasını fark etti. "Aras evde mi?" Dedi. "Seninle konuşacaklarım var." Diye ekledi.
Kuzey başını onaylayarak, "Evet, dinliyorum. Ama önce ben bir şey söyleyeceğim." dedi. Kanepeye oturdu. "Aras'a her şeyi anlattık." Diye devam etti.
"Ne sen ne diyorsun!"
"Duyduğun gibi, kendini çok hırpaladı." Derken ağlamaklı oldu. "Böyle yapacağını bilseydim biraz daha beklerdim." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEDİ KALP
FantasyTwitter: @YediKalp Konu: Yılların eskiliğine dayanan ve dört kardeşe aileleri tarafından bırakılan doğaüstü bir mirasın başlarına bela olmasını anlatan. Bu kardeşlerin hayatlarındaki, diğer insanlara, arkadaşları ve onların ailelerine kadar etki ed...