11.Bölüm(Alkar)

48 0 0
                                    

Melisa babasına baktı. Olanlardan sonra konuşmaya bile hali kalmamıştı. "Ben uyumaya gidiyorum. Herkese iyi geceler." Diyerek odasına doğru gitmeye başladı. Ezel sinirlerine hâkim olamayarak arkasından tepki gösteriyordu. "Nereye küçük hanım. Bir açıklama yapmalıydın. Şuna bak dinlemiyorsun bir de... " diyerek sitemde bulunurken, Burçak kendinden geçer gibi oldu. "Amca... Tamam, lütfen daha fazla üzerine gitme." Diyerek karşılık verdi. Ezel yutkundu tok sesini hafifletti. "Neden? Neler oluyor yine." Dedi.
"Poyraz... Onunla ayrıldılar."
"Ayrıldılar mı? Bu biraz garip, onlar ayırabilen biri yoktu."
"Bu sefer farklı... Bende uyumaya gidiyorum yorucu bir gündü, sana iyi geceler."
"İyi geceler. Benden hiçbir şey gizlemeyin bir daha olmasın. Olur mu?" Burçak bu cümleden sonra duraksadı. Biliyor olabilir mi? Diye düşündü. Buna ihtimal bile vermiyordu. Bu kadar da olamazdı.
Melisa ise aldırmıyor önemsemiyordu kalbi bazen acıyor bazen dalgalara teslim olurcasına kasavetleniyordu. Kalemini eline aldı. Burçağın odaya girişiyle yazacağı cümlelerin harfleri her tarafa tek tek uçuşuyordu. Uyumak için hazırlık yaparken Melisaya ara ara bakan Burçak dayanamıyordu. "Ne yazıyorsun?" sorusunu sorduğunda Melisa gülümsedi. "Poyraz sıkıntılı olduğumuz zamanlar yazmamız gerektiğini söyler." Diyerek cevap verdi. Burçak yanına doğru yaklaştı. "Şu vamp cadı olmaya aday olan sevgilini göremediğim için pişman olmaya başladım." Dedi. "Geri gelecek görebilirsin. Yerine geçersen çok sevinirim, Başka sorun var mı?"
"Evet, ben soru kutusu gibiyimdir... Bu şehir yaz olmasına rağmen neden bu şekilde güneşi göremiyoruz."
"Doğaüstü varlık dönüşümüyle alakalı. Bunu Poyraz ve Aras a bağlıyorduk. Öyle olduğunu biliyoruz Ama yeniden dengeler değişmiş olmalı. Umarım Kuzey ve Victoria halledebilir. Yani öyle söylediler..."
Burçak tekrar yatağına yüzüstü uzandı. "Anladım evet ya, bu sorunu kesin çözmeliler. Sahile gidip denize girmeliyiz hep birlikte yüzme partisi yapmalıyız." Dedi.
Parti kelimesinin kulaklarında yankılandığı o anlarda hafızası onu Poyrazın doğum günü partisine götürdü. Gözlerinden damla damla akmaya başlayan yaşlar bir saniye içerisinde daha çok yoğunlaşıyordu. Melisa'nın bu durumunu gören Burçak uzandığı yatağından kalktı. Onu, oturduğu bilgisayar masasından kaldırıp yatağına götüren Burçağın sesi titriyordu. "Bilmeden kötü bir şey mi söyledim?" cümlesiyle titrek harfleri buluşturan Burçak Melisayı yatağa yatırıp üstünü örttü. Kendisi yatağına uzandıktan sonra gözlerini kapayıp sabah olmasından başka bir dilek dilememeyi seçmesi kendini suçladığını gösteriyordu.

Sabahın ışıklarıyla birlikte, Sunless yeniden güneşi göremediği günlerden birini yaşıyordu. Öğlene doğru Victoria ve Kuzey bu durumun ciddiyetinin farkına varıyorlar ve bu durumu değerlendirmek için herkesi Stewing evine davet ediyorlardı. Kristen Melisa ve Burçak kısa süre içerisinde kendilerini Stewing evinde buluyorlar, kapıda karşılamayı yapan Aras'ın salona doğru geçerken Emily sorması üstüne ilaç gibi geliyordu. Gelmeden önce Emily ile konuşan Kristen'nın cevabı "Emily'nin ailevi sorunları var. Maalesef gelemeyecek." oluyordu. Melisa bu cevaba ne diyeceğini bilemeyerek şaşkın ve tepkili bir şekilde karşılık verdi. "Nasıl yani... Emily ile biz o işi halletmiştik." Dediği anlarda Victoria "Konumuz Emily değil Sunless." Diyerek araya girdi. Bir anda dikkatleri üzerine çeken Victoria ne yapması gerektiğini anlık da olsa unutuyordu. "Tamam, önce masanın etrafına düzülelim ve konumuza girelim. Victoriayı göz hapsinden kurtaran Aras sitemle karşılaştı. "Aras daha ne kadar bekleyecektin." Diyerek karşılık verdi Victoria. Beş saniye içinde masada toplantı haline geçirip konuyu başlatan Kuzey bir bardak suyu içti. "Durumu kısaca özetlemek gerekirse..." cümlesiyle başladı. Bir süre geçtikten sonra toplantı tam anlamıyla bitmiş, sıra biraz eğlenmeye gelmiş olmalıydı. İlginç bir konudan sonra bu iyi gelebilirdi. Kuzey ve Arasın teklifi Burçak ve Kristen için cazip geliyordu. Herkes dağılırken Kuzeyin aklını kurcalayan bir durum baş gösterdi. "Durun! Hemen kapıyı örtün." Dedi. Victoria arasa döndü. "Yine ne var."
"Her şey tamam fakat bir sorunumuz var. Poyraz doğaüstü dönüşümünü gerçekleştirdi."
"Evet, o aman tanrım Aras." Salondaki tüm gözler ona döndü. Aras biraz geri çekilmiş olsa da neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Melisa yaklaştı "Evet, Aras'ın nesi var."
"Hemen bir büyü yapmalı."
"Ne diyor sunuz!" Ben o dediğinizi yapmayı bilmiyorum." Kuzey kardeşine doğru döndü "Victoria sana şimdi gösterecek." Dedi.
"Gel bakalım... Şimdi o halde bir nesne hareket ettirme ile başlayalım." Aras çekinerek onun yanına gitti. Burçak Kristen ve Melisa o anı dikkatli bir şekilde hafızlarında tutmaya ve izlemeye çalışıyorlardı. Göz kapakları bir an kapanmak bilmiyordu. Sonra bir kez kapanıyor bir daha kapanmıyor dizi halinde bu durum devam ediyordu. Victoria Arasa sandalyeleri alarak masayı hareket ettirmesini istedi. Aras başta çok zorlansa da Vctoria'nın "Odak noktanı masaya ver. Sonra odağını hareket noktasına çevir." uyarısıyla başarıya ulaşıyordu. Bir anda şaşkınlık hat safhaya çıkıyordu. Burçak Kristen ve Melisa birbirlerinin yüzüne bakarken olayın şokunu atlatma yolunda hızla ilerliyorlardı. Victoria bu şoku Burçağa bakarak dikkatinin dağılmasına sebep oldu. Kuzeyin "Tamam, Aras ilk denemeye göre başarılıydın." cümlesi arayı dağıtıyordu.
"Açıkçası bu benim çok hoşuma gitti."
"Aras büyü hepimizin hoşuna gider... Ancak bunu kontrol altına almak senin elinde fazla büyü yapmamalısın."
"Victoria haklı sonuçları kötü oluyor."
"Nasıl daha açık konuşabilirsiniz."
"Aşırı yaptığın kötü yani kara büyüden gece yarısı cadılarına dönüşebilirsin. Ve bu senin için iyi olmaz." Olayı şaşkınlıkla izleyenlerden Melisa "Gece yarı cadısı da nedir? Diyerek söz arasına girdi.
Kuzey açısını herkese doğru çevirdi. "Hazır zamanı gelmişken bilgilendireyim. Gece yarısı cadıları; Cadıların en üst seviyesidir. Aşırı kara büyüden ciltleri kabuk bağlayan kötü cadı ırkıdır. Gündüzleri bu kabuğun azalması akşam saatlerine doğru yavaş yavaş artması gözlenir. Gündüzden daha çok geceleri gezintiye çıkıp işlerini hallederler. Önemli bir ayinleri vardır yılda bir kere 2 Aydınlık Cadısını yakalayıp öldürerek güçlerine güç katarlar. Topluluk olarak yaşayan kadın ve erkek gurubundan oluşur ve kara kraliçe olarak adlandırılan yetenekli liderleri vardır.
"Kuzey'in anlattıkları doğru... Bunu bilin ve kesinlikle hata yapmamalısınız. Kızlar sizlerde daha dikkatli olmalısınız."
"Evet, konuşacaklarımız buraya kadar. Eğlenmeye kimler geliyor.
"Kuzey beni listeden çıkarın, gelmiyorum."
"Bende gelmek istemiyorum."
"Melisa lütfen gidelim."
"Burçak gelmek istiyor. Onu gönderebilirsin..."
"Evet, Melisa benimle emin ellerde, rahat olabilirsin."
"O halde Kristen, sana emanet ediyorum."
"Merak etme..."
"Ah yaşım müsait Melisa, Ne yapıyorsun?"
"Biraz daha sızlanırsan kararımı değiştirebilirim." Akşam saatlerine doğru bahçeden çıkan Aras Kuzey Burçak ve Kristen sahilde bulunan kafeye doğru gidiyorlar, Melisa ise eve doğru karşıya geçiyordu.
Eve girdiğinde biraz daha kendine gelen Melisa, karanlık koridorun sonuna doğru gördüğü ışığa doğru ilerledi. Banyonun kapısından gelen ışığı hedef seçip aralanmış kapıyı itelediğinde Sally'i gördü. O an onunla göz göze geldi. Sally'nin küvet içindeki rahatlığı Melisayı daha çok rahatsız etmesine sebep oldu. "İğreniyorum sizden." çığlığıyla odasına doğru koşarken loş ışıkta çarptığı çıplak bir vücutta yere yığıldı. "Melisa, Ne yapıyorsun?" Dedi. Elini tutup kaldırmak için yeltendi. Ama Melisa'nın o eli tutmaya hiç niyeti yoktu. Yığıldığı gibi kendini kaldırmasını biliyordu. Ezel konuşmak istediğini belirtmiş olsa da o odasına hemen çıkmanın yolunu ararken Ezel onu durdurmanın daha iyi yolunu biliyordu. "Emily..." Dedi.
Melisa bu haykırıştan sonra Emily cephesinde ki sorunun ne olduğunu anlayabilirdi. Merdivenin beşinci basamağından geriye döndü. "Dinliyorum!" Dedi.
"Jack Price holdinge gelmedi... Bu konu artık sıktı çalışacak bir pozisyon bulmuşuz ve kaç gündür gelmiyor. Bir an önce Emily ile konuşmalısın." Cevabı ile karşılaşan Melisa "Tamam yarın hallederim." Cevabı ile karşılık verdi. Ezel yakalandığının farkındaydı Melisaya bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. "Melisa bu şekilde yakalanmamalıydık biliyorum. Annenin yerine kimseyi koyamıyorsun ve yarı çıplak halde bunu gözlerine bakarak söylemek çok zor. Beni affet kızım." Dedi.
"Boş versene sen koymuşsan bana böyle bakmak düşer. İyi geceler..."
"İyi geceler."
Annesini hiç görmediğini biliyor ama yine de onun yerine kimseyi koymayı beceremeyen Melisa, odasının kapısına yaklaştığı anlarda odadan sesler geldiğini fark etti. Kapıyı ani bir hareketle açtığında, odanın penceresi açık bir vaziyetteydi. Rüzgârın uğultusuyla birlikte odanın içinde etrafa kaçan bir şeyler olduğunu fark etti. İlk başta umursamamayı seçse de aklı o fark ettiği şeylerde kalmaya devam ediyordu. Masaya oturdu kalemini ve kâğıdını çıkardı. Yazmak istiyordu Burçak yokken bitirmeliydi. Onun gelmesiyle yazdıklarının yarım kalabileceğini düşündü.
"Bugün kısa bir toplantı yaptık. Toplantı kısa fakat içeriği çok geniş bir konuydu. Sunless gibi büyük şehrin sorunu da bunun göstergesi olabildiğini hissettiriyordu. Yarın herkes için zor bir gün olacak. Sunless bu güneşi bize göstermemeyi seçmesi Allah'ın kızdırılmasıyla alakalı olması bir olasıydı. Yarın güneşi bizlere göstermemesi durumunda Alkar adında şaman ile görüşülmeye gidilecek. Şamanlar tarihi iyi biliyorlarmış ve buradan yola çıkarak Kuzey ve Victoria şamanların bu gerçeği bildiklerine eminler. Yani Poyraz ve Arasın geçmişinin derinliklerine inilebilecek. Uzun bir aradan sonra kalemim yine Poyrazı yazdırdı. Onu çok özledim bir gün gelecek ve bu ayrılık bitecek. Yani ben öyle umuyorum..."
Melisa bu satırlara devam ederken odada yine o hareketlenmeler baş gösteriyordu. Yerdegezen bir şey var ve Melisa etrafa baksa da göremiyordu. Yazdıklarını bir yere koymak istedi. Poyrazın kutusunu en yakınında, masanın üstünde hemen önünde durduğunu gördü ve yazdıklarını kutunun içine koydu. Ayağı kalktığında masanın üstüne çıkan beş cm boyunda bir erkek ve bir kız olan insan görünümünde ki cüceler onu korkuttu. Melisa korkuyla geriye doğru gidip yatağın üstüne yatarken bayıldı. Bu iki cüce Melisa'nın başına doğru çıktılar. Erkek olan Garein kız olan Maldera ya döndü. "Bayılmış." Dedi.
"Ah onu uyandırmalıyız."
"Bizi kimse görmemeli. Buradan gidelim."
"Hayır, ne diyorsun. Onu biz bayılttık."
"Maldera senin şu yardım severliğin bir gün başımıza bela açacak."
"Konuşmak yerine acele etsek. Bela ile karşılaşmayız. İnsanlar nasıl uyandırılır?."
"Çorabımı koklatsak."
"Lanet olsun çıkarma leş kokuyor."
"Tamam, gerçekten yapacak değilim..." Onu uyandırmanın yolun düşünürken kısa bir süre sonra uyandırmayı, Melisa'nın yüzüne su serptirerek gerçekleştiriyorlardı. Yavaşça gözlerini aralayarak, öncelikle nerede uyandığını ve ne halde olduğunu anlamaya çalıştı. İki suratın yüzüne doğru eğildiğini gördü. Yataktan fırladı çığlık atmak istedi. Duygularına hâkim olamadı. Delirme aşamasında kendini bulmak üzereydi. Eline bir kitap alan Melisa onu ani saldırıda kalkan olarak kullanacaktı. Telaşlı gözlerle cümle kurmaya çalıştı. "Sizlerde nesiniz? Burada ne yapıyorsunuz?" Dedi.
"Korkma güzel kız bizler senin iyilik perileriniz."
Bir kez daha bayılmamak için kendini zor tutan Melisa "Ben çok şaşkınım ve bana iyilik yapacaksanız burayı terk edin." Dedi.
"Maldera bu çok kaba biri. Hemen halletmeliydik." Diyerek karşılık verdi. O anda Maldera'nın sivri kulakları merdivenlerden yukarı doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Garein' nin elinden tutup sürüklerken Melisaya dönen Maldera "Yeniden görüşeceğiz." diyerek pencereyi açıp ortadan kaybolan bu sivri dişli ve kulakları olan cücelerin arkalarından öylece bakıp kalan Melisanın dalgınlığı, kapının açılışıyla birlikte, Burçağın "Biriyle mi konuşuyordun?" cümlesiyle son buldu. Biraz cevap vermekte tereddütte düşen Melisa "Hayır şarkı söylüyordum." diyerek cevap vermeyi seçiyordu.
Burçak bazı sesleri duyduğunun farkındaydı. "Melisa burada başka seslerde vardı." Dedi.
"Hayır, neler saçmalıyorsun."
"Ben saçmalamıyorum Yalan söylüyorsun." Melisa bu durumdan kurtulmayı, "Sen içki içmişsin kokuyorsun. Git yıkan odayı kokutuyorsun. " diyerek geçiştirmeye çalıştı.
"Evet, biraz yani çok içmedim."
"Biraz... Neler yaptınız."
"Çok eğlendik Aras ve Kuzey göründükleri gibi değiller."
"Haline bakılırsa birinden daha çok etkilenmişsin." Burçak duygu karmaşası geçirirken cevap vermekten biraz kaçındı. "Gerçekten bir koku var duşa giriyorum. Bu arada konuyu değiştirdin Melisa oraya da geleceğiz." Melisa oturduğu yatağına "Tabi konuyu bir tek ben değiştirdim..." diyerek karşılık verdi. O gece her iki tarafta birbirlerine sordukları sorulara cevap bulamadı.

YEDİ KALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin