11.Bölüm✳️ SINAV

143 5 0
                                    

" Gülüşün kalbimin ritmiyle oynuyor. "

Multimedia: İzel

Buse mesaj atmıştı ve mesajda Mete'nin kaza yaptığı yazıyordu. Gözlerimi kapatıp kendime gelmeye çalıştım. Hızlı adımlarla aşağı inip Kerem'in odasına daldım.

"Ne yapıyorsun kızım ya?" dedi Kerem telaşla.

"Me-mete k-kaza yapm-" hıckırıklarımın arasından konuşmaya çalışıyordum. Kerem durumu anlayıp kolumdan tutarak evden çıktık. Hızla arabaya bindiğimizde Kerem telefonumu elimden alıp hastane adresine baktı.

"Kerem bir şey olmayacak değil mi? Onu kaybetmek istemiyorum." Kerem gözyaşlarımı sildikten sonra yola odaklandı. Ardından "Korkma prenses hiçbir şey olmayacak" dedi. Kalbimde ki tarifsiz acı canımı çok yakıyordu. Henüz kavuşamadan onu kaybetmek istemiyordum. Keşke bugün Mete'ye öyle sert çıkışmasaydım diye geçirdim içimden. Onu kaybetme korkusu canımı yakıyordu. Birkaç dakika sonra hastanenin önünde durduk. Kerem'i beklemeden hastaneye girdim. Danışmada ki kız ağzımı açmadan "Mete Bey 3.katta yoğun bakımda." dedi. Bu cevabına şaşırsamda üzerinde durmadım. Koşarak merdivenleri çıktım. Buse beni gördüğünde hızla kollarını bana sardı. Bende aynı şekilde davrandım. Hıçkırıklarımı susturmaya çalışırken "Nasıl olmuş? Durumu nasıl?" dedim. Bu sırada Burak bağırarak "Nasıl mı olmuş? Anlatayım küçük hanım. Tartışmışsınız ve sen çekip gitmişsin. Mete çok sinirlenmişti. Bara geldi ve hiç durmadan içmeye başladı. Sonra 'Yanlış anladı lan beni. Ben bu iğrenç hayatıma onu alet etmek istemiyorum. O para teklif ettiğimi düşünüyor." dedi. Sonra hızla bardan çıktı. Peşinden yetişmeye çalıştım ama adam müthiş hızlı gidiyordu. Sonra da kaza yapmış. Yani senin yüzünden." dedi. Bu sözleri karnıma giren sancıları daha kuvvetli hale getiriyordu. Haklıydı ben o kadar çıkışmamalıydım. Gözlerimden hücum eden yaşlar daha da hızlanmıştı. Burak yine bağırdı ve "Git buradan. Çocuğun hayatına girdiğinden beri bir şeyleri bok ediyorsun. Eğer ona bir şey olursa..." Kerem Burak'ın gözüne yumruk atıp "Bağırma lan kıza. Görmüyor musun halini?" dedi. Furkan ve Ateş onları ayırırken Buse bana destek olmaya çalışıyordu. Yoğun bakımdan çıkan doktoru gördüğümde hızla yanına koşup "Nasıl oldu doktor bey? Durumu iyi mi?" dedim. Doktor gözlüklerinin üstünden bana bakıp "Nesi oluyorsunuz?" dedi.

"A-arkadaşı."

"Ailesinden biri var mı?" dedi doktor arkamdakilere dönerek. Furkan "Biz onun ailesiyiz." dedi. Doktor hafifçe gülümseyip konuşmaya başladı.

"Hayati tehlikeyi atlattı. Fakat sol bacağında büyük bir hasar var. Birkaç hafta yürüyemez. Kafasında da biraz hasar var ama önemli bir şey değil. Şuan da müşade altında tutuyoruz." dedi. Bir an sevinç dansı yapmak istedim. Mete iyiydi. Hem de çok iyiydi. Hiç bir hayati tehlikesi yoktu. Heyecanla doktora dönerek "Peki onu görebilir miyiz?" dedim.

"Yalnızca 1 kişi girebilir. O kişi de en fazla 10 dakika kalsın. Hastayı yormayalım." Buse omuzlarımdan tutarak çocuklara doğru döndü "İzel giriyor." dedi. Ona minnet dolu bakışlarımı yolladıktan sonra giyilmesi gereken kıyafetleri giydim. Sonra hızlı adımlarla Mete'nin yanına ilerledim. Yüzü bembeyaz olmuştu. Dudaklarının rengide kaybolmuştu. Tüm bunlara rağmen hala çok yakışıklı görünüyordu. Sert yüz hatlarına rağmen çok masum görünüyordu. Ürkekçe ellerini tuttum. Bir yandan da Mete'nin duymayacağını bile bile konuşuyordum.

"Mete ne olur yazık etme ikimizede. Bu kadar acı sana da bana da yeter. Barışalım, mutlu olalım. Yıllardır çektiğim hasret, acılar, döktüğüm gözyaşları sanaymış. Bunu farkettim." Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken ellerini daha da sıktım. "Seni çok seviyorum Mete. Seni senden bile çok seviyorum. Sen benim herşeyimsin. Aç gözlerini."

KARANLIKTA Kİ IŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin