" hikayenin sonu geldi.
kadın yorgun, adam yok. "Eve geldiğimizde Mete hiçbir şey demeden odasına çıkınca bende kendi odama gittim. Şuan üstüne gitmem pek iyi olmazdı çünkü. Ilık bir duş alıp pijamalarımı giydikten sonra yatağa girdim.
***
Gözlerimi açtığım zaman karşımda 1 adet beni izleyen Mete beklemiyordum. Pardon! Elinde kahvaltı tepsisiyle beni izleyen 1 Mete beklemiyordum.
" Günaydın güzelim. " dedi ve saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu. Yüzümde beliren gülümsemeye engel olamadan neşeli bir ses tonuyla bende "Günaydın. " dedim. Elinde ki tepsiye baktığımda oldukça şık ve leziz görünüyordu. "Neye borçluyum bu kahvaltıyı? "
Sesli bir şekilde nefesini verdikten sonra utanır bir şekilde ensesini kaşıdı. Bu haliyle oldukça tatlıydı ve gelen öpme isteğimi zor bir şekilde bastırıyordum. " Dün biraz sert davrandım. "
" Yani? " Diyip muzip bir gülüş gönderdim. " Özür mü diliyorsun? "
" Ben kimseden özür dilemem ufaklık. "
Kollarımı göğsümde birleştirip ciddi bir ses tonuyla " İyi o zaman affetmiyorum. " dedim. Tabi ki Mete'nin sonrasında bu kadar kötü bakışlar atacağını bilmiyordum. Bu arada Mete'nin göğsünde ki dövme dikkatimi çekmişti. Onu bir kere daha tişörtsüz görmüştüm ama o zaman dövmeye hiç dikkat etmemiştim. Dövmeyi biraz daha inceledikten sonra 'Pelikan kuşu' olduğunu düşündüm.
" Pelikan kuşu. " dedi Mete. Sanki düşüncelerimi okumuştu. Gözlerinde derin ifadeler gördüm.
" Bir anlamı var mı peki? "
" Pelikanlar göç ettikleri zaman çok uçtukları için yorgunluğa dayanamayıp kimi zaman uygun bir kumsala inerler. Uçmaya devam eden diğer pelikan eşinin yokluğunu fark eder etmez en son geçtikleri kumsala gidip orada eşini arar. Bu arayış eşinin buluncaya kadar devam eder. " Derin bir iç çektikten sonra saçımdan bir tutamı kulağımın arkasına koydu. Nazik dokunuşlarla ellerini yüzümde gezdiriyordu. Sonra cümlesine devam etti. " Kimi zaman ömürlerinin sonuna dek hüzünlü bir şekilde eşlerini o kumsalda bekler dururlar. Bu yüzden bir naatta şair bu durumu şöyle ifade etmiştir; "Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları.." " Şaşkınlıkla Mete'yi dinliyordum. Son olarak " Bu dövmeyi 5 sene önce, yani ayrıldığımız zaman yaptırmıştım. Neyse ki seni ömrümün sonuna kadar aramak zorunda kalmadım. Kendin gelip beni buldun. " dedi.
" B-ben ne diyeceğimi bilmiyorum. " Hala şaşkındım. Ellerimi dövmenin üzerine götürüp her santimine hissederek dokundum. Bu kadar derin anlam taşıması beni çok mutlu etmişti. Gözlerimi dövmeden ayırıp Mete'ye çevirdiğim de, o da beni izliyordu. Sonra gözleri dudaklarımı buldu ve aynı saniyeler içinde dudaklarımızı birleştirdi. Şaşkınlığımı hemen üzerimden atıp öpüşüne karşılık verdim.
***
" Ya kızım bu harika! " diye cırlayan Buse yüzünden telefonu kulağımdan çekmek zorunda kaldım. " O dövmeyi hiç görmemiştim. "
" Bende yeni farkettim zaten. " dedim kafeteryada ki masalardan birine geçerken. " Neyse Egemen geliyor. Görüşürüz sonra. Çok öptüm. "
" Tamam bebeğim. Bende öptüm. " Telefonu kapattıktan sonra Egemen yanağımı sıkıp, yanımda ki sandalyeye oturmuştu.
" Naber güzellik? "
" Çok iyiyim sen? " Tek kaşını kaldırıp ' Neden?' Der gibi baktı.