" Dünya da en zor şey, kırılan bir kalbi onarmaktır. "
Uykusuzluğun verdiği zorlukla gözlerimi araladım. Dün geç saate kadar film izlemiştik ve erken saatte dersim olduğu için uykumu alamamıştım. Üşengeç adımlarla yataktan kalktım ve banyoda ki rutin işlerimi hallettim.
***
" Ben 20 dakika sonra çıkıyorum. haberin olsun. " dedim zeytine çatalımı batırmaya çalışırken.
" Benim acelem var bırakamayacağım seni. " Dedi Mete. Sesinden şikayetçi olduğu belli oluyordu.
" Kendim gidebilirim zaten. " dedim hafifçe kıkırdayarak. Mete başta bu halime şaşırarak baksada sonradan o da gülümsedi. Çayından son yudumu aldı ve ayağa kalktı. Kısa adımlarla yanıma ulaştıktan sonra dudağıma hafif bir öpücük kondurdu.
" Kendine dikkat et. Dersin bittikten sonra da eve gel. Tamam mı? " Kafamı tamam anlamında salladıktan sonra aklıma Kerem geldi.
" Dersim bittikten sonra Kerem'le buluşacağım." dedim bende ayağa kalkarken.
" İyi çok geç kalma. "
" Tamam. " dedim ve Mete'yi geçirdikten sonra kahvaltıyı toplamaya koyuldum. Bulaşıkları da makineye dizdikten sonra çantamı alıp evden çıktım.
***
10 dakikadır okulun karşısında ki kafede Kerem'i bekliyordum. Telefonda bana oldukça soğuk davranmış ve gelmemek için bahaneler üretmeye çalışmıştı ama Kerem'i o kıza yem etmemek için zor uğraşlar sonucu ikna edebilmiştim. Kafeye girdikten sonra beni görmesi için el salladım ve oldukça gayri ihtiyari bir şekilde yanıma geldi.
" Nasılsın? " İçimden soğuk davranmaması için dualar ediyordum.
" Klasik. "
" Kerem lütfen bana böyle davranma. "
" İzel, Mete'nin bana neler dediğini, neler yaptığını çok iyi biliyorsun. Ben sesimi hiç çıkarmadım. Sebebi ne biliyor musun? Çünkü senin mutluluğunu istedim. İkimizin arasında kalmamanı istedim. Senin için katlandım ona. " Gözlerim yanmaya, buğulanmaya başladı. Haklıydı. Lanet olsun ki sonuna kadar haklıydı. Yutkunduktan sonra tekrar konuştu. " Sen benim için aynı şeyi yapmadın. "
" Kerem özür dilerim ama halamla senin aranı bozduğunu duyunca sinirlendim. " Elimin tersiyle gözlerimi sildim. " Tamam bundan sonra hiçbir şey demeyeceğim. O ne derse desin cevap vermeyeceğim. "
Oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldi. Kollarını bana dolayıp başımı öptü.
" Bu dünyada en çok değer verdiğim kişilerdensin, biliyorsun. Seni kaybetmek en son isteyeceğim şey. Biraz daha alışmaya çalış. Eğer sevemezsen ayrılırım. Kimse senden ve annemden değerli değil. "
***
Masaya tabakları da koyduktan sonra hazırladığım harika yemeklere baktım. Kafeden ayrıldıktan sonra Kerem'i ve sevgilisini akşam yemeğine çağırdım. Arkamdan sarılan Mete irkilmeme neden oldu.
" Bugün çok keyiflisin. " Saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu. Ses tonu gayet neşeli çıkmıştı.
" Kerem'le aramızın düzelmesi, çok mutlu etti beni. " Çalan kapı cevap vermesini engelledi. Hızlı adımlarla kapıya ilerlerken, bir yandan da elbisemi çekiştiriyordum. Fazla kısa değildi ama yine de rahatsız oluyordum. Kapıyı açtığımda ön tarafta Kerem, onun biraz arkasında İpek duruyordu. Kerem gayet spor giyerken, İpek askılı, kırmızı ve fazla dekolteli bir elbise giymişti.
" Hoşgeldiniz. " olabildiği kadar gülümseyerek. Kerem sımsıkı sarıldı bana. Aynı samimiyet ve sıcaklıkla bende ona sarıldım. Ardından içeri girdi ve İpek'i de aynı şekilde karşıladım.
" Hoşbulduk. " dedi İpek içeri geçerken. " Davetine şaşırdım doğrusu. " Yine iğneleyici bir tonda konuşmuştu ama Kerem'in hatrına, bugün ona tölerans tanıyacaktım. Kısa bir sohbetten sonra hep beraber masaya oturduk. Mete her zaman ki soğukluğunu bu gecede koruyordu. Bu gergin ortamı yumuşatmak adına bir şeyler söyledim.
" Ne zaman dönüyorsun Kerem? " Kerem kafasını tabağından kaldırıp yüzüme baktı. Söylemek istemediği bir şeyi söylemek zorundaymış gibi baktı.
" Aslında yarın dönmem lazım ama İpek'in ailevi meselelerinden biraz daha burada kalacağız. " Şaşkınlıkla bir Kerem'e bir de İpek'e bakıyordum. Derslerine gayet önem veren kuzenim, şimdi bir kız için okulunu mu boşluyordu?
" Hayret sen okulunu hiç boşlamazdın. " dedim Kerem'e vermek istediğim mesajı verdiğimi düşünerek.
" Mecbur canım. " diye söze atladı İpek. Sonra ben suçlu oluyorum! Ağzımı açıp konuşacağım sırada Mete'nin telefon melodisi susmama neden oldu.
" Söyle. " dedi Mete gayet kaba bir şekilde.
" Hemen mi? " Karşı tarafı dinleyip sinirle ve telaşla cevap verdi. " Tamam geliyorum. "
Ben bana bir açıklama yapmasını beklerken Mete kısa bir cümle söyleyip evden çıktı. Nereye gittiğini deli gibi merak etsem de, öğrenemeyeceğimi bildiğim için soramadım. Birkaç saat Keremler'le sohbet ettik ve gittiler. Tam uyumak üzereyken çalan kapı buna engel oldu. Kapıyı açtığımda sağ kaşı patlamış ve yorgunluktan bir hâl olmuş Mete'yi gördüm. Telaş içinde konuştum.
" Ne oldu sana? " Mete içeri girip montunu askıya astı. Sonra yavaş adımlarla koltuğa oturdu.
" Önemli bir şey değil. Merak etme. "
" Ne demek merak etme Mete? Kaşın patlamış. "
" Yorgunum. " dedi tek kelimeyle. Söylediği ses tonu susmamı söylüyordu.
" Tamam. " diyip yukarı kata çıktım. Ecza dolabından pansuman için gereken malzemeleri aldıktan sonra tekrar Mete'nin yanına döndüm. Koltukta uyumak üzereyken adım seslerim sayesinde kalkıp elimdekilere baktı. Temkinli adımlarla kaşına pansuman yapıp yarabandı yapıştırdım. Sonra o yarabandının üzerine ufak bir öpücük kondurdum. Bu hareketime gülümseyip beni kollarının arasına aldı. Bir yandan da saçlarımı okşuyordu. İkimizde gayet yorgun olduğumuz için oturduğumuz yerde, huzurla uyuyakaldık.