" Teoman özetlemiş; "Bir gün herkes değişir, anlamak zor gelir bazen."
Multimedia:İzel
Issız sokakta kaplumbağa kadar yavaş adımlarla ilerliyordum. Aldığım romanları düşünürken bana mutluluk veren tek şeyin kitaplarım olduğunu bir kez daha farkettim. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamıştı. Ellerimi yağmurluğumun cebine koyup, şapkamı kapattım. Sokaklar çok ıssızdı. Bir an kendimi bu şehirde yalnız hissettim. Aslında ben hep yalnızdım. Yalnızlık benim sevdiğim ve benimsediğim bir şeydi. Bu arada ben İzel. 18 yaşında lise 4 öğrencisiyim. Uzun kızıl saçlarım var. Boyum 1.72-1.75 civarlarında ve 52 kiloyum. Yağan yağmura rağmen adımlarım aynı yavaşlıkla ilerliyordu. Sokağımıza geldiğimi anladığımda içimi yine hüzün kaplamıştı. Gerçekten eve gitmek istemiyordum. Babamın iğneleyici sözleri, korkutucu bakışları beni evimden ve ailemden uzaklaştırmıştı. Kapıyı çaldığımda çok geçmeden açıldı. ''Nerdesin kızım sen? Baban yine sinirlendi.'' Ah, şimdi anneme hesap verip, babamın aşağılayıcı sözlerine katlanmak zorunda kalacaktım.
''Geldim işte anne. Kitapçıdaydım. Ayrıca babamın sinirli olmadığı tek bir gün yok. Bu yüzden fazla telaşlanma.'' Annemle de tartışmak istemediğim için hızlıca odama çıktım. Islandığım için biraz üşüdüğümü farkettim. Sıcak bir duşun iyi geleceğini düşünüp, banyoya yöneldim. Babamı daha fazla sinirlendirmemek için duştan hızlıca çıkıp, üstümü giydim. Aşağıya indiğimde annem yemek masasını hazırlamıştı. Evet şimdi başlıyoruz..
''İzel nerdesin bu saate kadar?''''Kitapçıdaydım baba.''
''Yemeğini yedikten sonra biraz konusalım.'' Babam hesap sormamış, hatta moralimi bozucak hiçbir şey söylememişti. Konuşacağımız şey ciddi olmalıydı. Belki de fırtına öncesi sessizlik. Yemeğimi bitirdikten sonra oturma odasına geçip babamı beklemeye başladım. Birazdan yapacağı konuşma kesinlikle benim alehime olacaktı. Çünkü babam ne zaman sessiz kalsa büyük bir tartışmaya giriyorduk.
''İzel bildiğin gibi bu senenin sonunda seni zorlu bir sınav bekliyor ve bu sınav hayatını değiştirecek. Devlet okullarında ki eğitimi biliyoruz. Fakat özel okula dökecek servetimde yok. Bu yüzden bir karar aldım. Seni Mersin'e halanların yanına göndereceğim.'' Babamın söylediklerinin şokuyla kalakalmıştım.
''Hayır baba! Anlaşamadığımızı hatta benden nefret ettiğini biliyorum. Fakat beni evimden, yaşadığım şehirden yollayamazsın.'' Babamı sinirlendirmiştim ama umrumda değildi. 18 senedir yaşadığım şehirden, ailemden uzakta kalamazdım.
''Sana fikrini sormadım. Ayrıca senin için yapıyorum bunu. Bu ruhsuzluğundan, bencilliğinden vazgeç. Şimdi odana git ve hazırlanmaya başla 2 gün sonra Mersin'desin.
''Ne? İnanamıyorum. Hemde 2 gün.'' Gözlerimden nefretimi belli ediyordum. Gerçekten bugüne kadar babamın bana iyi davrandığını hatırlamıyorum ama bu yaptığı çok ağırdı. Fikrimi sormadan hayatımı yönlendiriyordu. Babamı daha fazla görmek istemediğim için hızla odama çıktım. Aslında bu iyi bir şey olabilirdi. Sonuçta babamla hiç anlaşamıyorduk ve bir süre birbirimizden uzak kalmak ikimizede iyi gelebilirdi. Daha fazla bunları düşünmek istemediğim için hemen yatağıma girip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
...Sabah alarmın sesini kapattığımda saat 7.45i gösteriyordu. İstemeyerek yataktan çıktım. Hızlı bir duş alıp, hazırlanmaya başladım. Makyaj yapmayı seven bir insan değilim ama hafif bir göz makyajı yapıyorum. Kıyafetlerimi giyip, hafif bir göz makyajı yaptım. Saçlarımın ucuna da maşayla hafif dalgalar verip aşağı indim.
"Günaydın kızım"