" Dökmeye niyetim yok içimi, zor sığdırdım zaten. "
Multimedia: Ateş
Yemekler bittiğinde Ateş beni eve bıraktı. Evde halamlarla biraz oturup sohbet ettik. Tabi bu sırada Kerem'le birbirimize ölümcül bakışlar atmayıda eksik etmemiştik. Günün sonunda halamlardan izin isteyip odama çıktım. Laptopumdan birkaç film izledikten sonra saat gece yarısını geçmişti. Tam yatağa gireceğim sırada telefonum çaldı.
ATEŞ ARIYOR
Ateş'in bu saatte neden aradığına bir anlam veremedim. Hemen telefonu açıp ''Efendim Ateş'' dedim
"İzeel. Ben senden çok hoşlanıyorum. Çok hoşlanıyorum İzeell." Sesinden sarhoş olduğunu anladım. Fakat sarhoş bile olsa bu söylediklerine çok şaşırmıştım.
"Se-sen ne dediğinin farkında değilsin. Sarhoşsun Ateş."
"Ayıkkende seviyorum ulan"
"Ben kapatıyorum. Kendine geldiğin zaman konuşuruz."
"Gelicem oraya. Kaçırıcam seni" Söyledikleri anında tüm vücudumu endişeyle kaplarken söylediklerinin gerçeklik payını düşünmeye başladım. Sonuçta sarhoştu ve herşeyi yapabilirdi.
"Saçmalama Ateş." dedim ve arkadan Mete'nin sesini duydum. Ateş'e resmen kükreyerek -ne yapıyorsun lan sen? ve şu telefonu- dedi ve telefonu elinden aldıktan sonra bana "Merak etme ben yanındayım Ateş'in bir şey yapamaz"
"Teşekkür ederim Mete. Sakın buraya gelmesine izin verme. Eniştemde Kerem de ikimizide öldürür."
"Bana daha ne kadar borçlu kalmaya devam ediceksin merak ediyorum doğrusu. Neyse rahat ol sen. İyi geceler" diyip telefonu yüzüme kapattı. Sanırım haklıydı. Her seferinde beni bir şeylerden kurtarıyor, bana sahip çıkıyordu. Ve bende ne zaman Mete'yi görsem yada sesini duysam heyecandan titriyordum. Bunun sebebini az çok tahmin etmiş olsam da buna gerçeklik payı vermedim. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.
***
Okulun kapısından girdiğimde içimde değişik duygular vardı. Korku, heyecan, merak, endişe gibi. Bu duyguları aklımdan kovup içeri girdim. Sınıfa doğru yöneldiğimde güçlü bir el kolumu tuttu. Korkum resmen zirveye ulaşmıştı. Kafamı korkarak geriye doğru çevirdiğimde Ateş'in gözleriyle karşılaştım. Ateş kolumu sıktığını farkedip elini çekti ve "Özür dilerim, kolunu sıktığım için" dedi. Sesimin titrememesine özen göstererek "Şey.. so-sorun değil" dedim. Sanırım başarılı olamamıştım.
"Biraz konuşalım mı?" Telaşlı gözlerle Ateş'e baktığımda Ateş devam edip "Benden korkma İzel. Ben tanıdığın Ateş'im" dedi. Bu kesinlikle beni rahatlatmıştı. Ama içimde ki korkuyu tamamen yok etmemişti. Azıcık çıkan sesimle
"Peki konuşalım" dedim. Beraber bahçede ki banklardan birine oturduk. Ateş bana dönerek
"Özür dilerim. Dün söylediğim şeyler yüzünden. Aslında ben ne söylediğimi hatırlamıyorum. Mete anlattı. Gerçekten çok kaba davranmışım" Zoraki bir gülümsemeyle "Şey aslında pek önemi yok. Sonuçta sarhoştun ve söylediklerin doğru değildi. Hepsi saçmalıktı" dedim. Ateş'in gözlerinde kırıldığını hissettiğim bir görüntü vardı.
"Söylediklerin doğru değildi. Hepsi saçmalıktı." diye mırıldandı. Neden böyle yaptığına bir anlam veremedim. Yoksa gerçekten benden hoşlanıyor muydu? Ah hayır. Ben Ateş için öyle duygular düşünmemiştim.