"Kimseyi adını duyunca gözleriniz dolacak kadar çok sevmeyin."
Multimedia: İzel'in bara giderken giydiği kıyafet
Korkuyla arkama döndüğümde, tanıdık bir sima görmek içimi rahatlatmıştı.
"İnanmıyorum. Kerem?" dedim sorgulayan gözlerle. Kerem halamın oğluydu. Sakarya'da üniversite 3. sınıfta okuyordu.
"Vay vay vayy. İzel hanım ne kadar da büyümüş."
"Şapşal 3 senedir görüşemiyoruz. Tabi ki büyüdüm." dedim kahkahalar eşliğinde.
"Âh tam da tahmin ettiğim gibi. Hala küçük bir çocuk gibi laf dalaşına giriyorsun benimle."
"Sensin o. Aptal."
"Salak."
"Öküz."
"Şişko."
"Dangalak."
Kerem "Çok özlemişim lan seni." diyerek boynuma atladı. Bende onu özlediğimi farkedince aynı şekilde sıkı sıkı sarıldım.
"Bir dakka ya. Annem senin 15.30da çıktığını söylemişti. Daha 1 saat var dersin bitmesine. Neden buradasın?"
"Iı şey.. Son dersimiz boştu bende çıktım."
"Peki bakalım. Hadi eve çok yorgunum." Başımı tamam anlamında sallayarak Kerem'in koluna girdim. Durağın oraya kadar yürüdük. Sonra otobüse binip eve geldik. Birbirimize anlatacağımız o kadar çok şey vardı ki, yol boyunca hiç susmamıştık. Kerem benim arkadaşım gibidir. Herşeyimi hiç çekinmeden anlatırım. O da bir abi gibi değil de, dost gibi dinler öyle tavsiyeler verirdi. Eve geldiğimizde Kerem hızla banyoya gitti. Duş aldığını anladığımda bende mutfağa geçip bir şeyler hazırlamaya başladım. Yarım saat uğraştıktan sonra ortaya çok güzel bir sofra çıkmıştı. Kerem yanağımdan bir makas alıp,
"Ooo yine döktürmüşsün." dedi. "Her zaman ki gibi." dedim çarpık bir gülüşle.
"Ee prenses anlat bakalım neler olup bitti."
"Aslında anlatacak bir şey yok. Aynı şeyler" dedim. Çünkü Timuçin konusunu açacağını biliyordum ve bu beni yaralayacaktı.
"Hadi canım. Benim buna inanmamı beklemiyorsun değil mi? Timuçin miydi neydi o çocuk ne oldu?" Timuçin'le olan olayları başından anlattım. Tabi bu sırada gözlerimin dolmasına ve kalbimin ağrımasına engel olamamıştım.
"Bak sen şu Miray'a. Harbi kız bilirdik biz onu. Neyse sen lafını koymuşsun ikisinede. Koy gö-"
"Şşt küfür yok. Hadi kapatalım bu konuyu. Sen neler yapıyorsun? Birileri var mı diye sormayacağım tabi ki var."
"Hahaha doğru tahmin. Akşam dışarı çıkıyoruz haberin olsun." Bu sırada masadakileri topluyordum. "Ne yapacağız dışarda boşver ya." dedim. Kerem offf diye iç çekip "Hala çok sıkıcısın. Saçlarından tutup götürmemi istemiyorsan hazırlanırsın ve kendi isteğinle gelirsin." dedi. "İyi peki." demekle yetindim. Bu sırada Kerem yukarı odasına çıkmıştı. Bende mutfakla ilgileniyordum. Birden telefonum çalınca irkildim ve ıslak ellerimi silip telefonun ekranına baktım. İsim yazmıyordu sadece bir numaraydı. telefonu açıp
"Efendim?" dedim. Tanıdık ses şaşırmama sebep oldu.
"Neredesin sen ufaklık. Koltukta sessizce oturup beni beklemeni söylemedim mi?" Bu sözleri iyice sinirlenmeme sebep olmuştu. Kendimi tutamayarak
"Kusura bakma ben senin çocuğun değilim. Bana emir veremezsin. Ayrıca sizin sevişmenizin bitmesini bekleyemezdim." dedim.
"Nerden geliyor bu özgüven anlamadım. Neyse evdesin değil mi?" Görmeyeceğini bildiğim için gözlerimi devirip "Evet" dedim.
"Tamam." diyip telefonu kapattı. Oha hödük. Bir de telefonu suratıma kapatıyor. Pis egoist beyinsiz. Kendini bir bok sanan zengin piçi. Erkek değil mi hepiniz aynısınız. Gerizekalı. Bu sırada Kerem mutfağa girip "Yavaş ol kızım. Kime saydırıyorsun böyle?" dedi.
"Aman boşver Kerem uzun hikaye. Bir ara anlatırım. Hem biz akşam nasıl bir yere gideceğiz? Ona göre hazırlanayım."
"Bara" dedi Kerem. Ağzım hayretle açılırken "Saçmalama halam ikimizide öldürür." dedim.
"Anneme söyleyeceğimi nerden çıkardın?"
"Habersiz çıkacağız yani?"
"Dışarı çıkıyoruz diyip çıkacağız işte"
"Peki tamam. Saat daha 4 ben biraz uyuyacağım."
"Tamam. Saat 9 gibi gidiyoruz. Ona göre hazırlan."
"Tamam." diyip odama çıktım. Pijamalarımı giyip yatağıma girdim. Bu arada saat 8e alarm kurmayıda unutmamıştım. Çünkü çok yorgundum ve eğer uyursam 8e kadar uyanmam mümkün olmazdı.
...
Gözlerimi zar zor açıp telefonun alarmını kapattım. Saat tam 8'di. Dolabımı açıp ne giyebileceğime baktım. Daha önce bara gitmemiştim. Ama her zaman giydiğim kıyafetleri giyemeyeceğimi de biliyordum. Dolabıma göz attıktan sonra gözlerim siyah bir elbiseye takıldı. Elbise dizlerimin 1 karış üzerindeydi yani mini. Göğüs kısmında fazla derin olmayan bir dekolte vardı. Kalın askıları önden çapraz geliyordu. Cesur bir elbiseydi ama aldırmadım. Altına sarı renkli stilettolarımı giydim. Saçlarımın ucuna maşayla hafif dalgalar verdikten sonra gözlerime ince bir eyeliner ve kirpiklerime rimel sürdükten sonra hazırdım. Saat 9du. Tam zamanında hazırdım. Aşağı inip Kerem'e bakındım. Halamlar evde yoktu. Kerem odasından çıktıktan sonra beni gördü ve olduğu yerde kaldı. Uzun bir ıslık çaldıktan sonra "İzel bu sen misin?" dedi. Yüksek bir kahkaha attıktan sonra "Tabi benim" dedim.
"Kızım çok harika görünüyorsun. İnşallah bugün birini öldürtmezsin bana." Kerem'in söylediklerine güldükten sonra
"Halamlar nerde?" dedim.
"Umut amcamlara gittiler. En az 12'ye kadar vaktimiz var yani"
"Tamam. Hadi çıkalım." dedim ve evden çıktık. Kerem eniştemin arabasını almıştı. Beraber arabaya bindikten sonra yola çıktık.
***
Barın önünde 2 tane izbandut gibi adam duruyordu. İkisininde tipleri çok korkunç görünüyordu. Korumalar başıyla Kerem'e selam verdikten sonra içeri girdik. İçerisi karanlık ve dumanlıydı. Bunaltıcı bir havası vardı. Dans pistine baktığımda gördüklerimle ağzım açık kaldı.Kucak kucağa dans edenler, öpüşenler kısaca iğrenç ve utanç verici görüntüler vardı. Kerem şaşkınlığımı görünce "Ne oldu İzel?" diye sordu.
"Ne demek ne oldu ya. Burası nasıl bir yer?" Kerem söylediğime yüksek bir kahkaha attıktan sonra "Bara geleceğimizi söylemiştim. Nasıl bir yer bekliyordun ki? Hem merak etme benim yanımdayken bir şey olmaz" Gözlerimi devirdikten sonra Kerem'in koluna girdim ve "Peki şimdi nereye gidiyoruz?"
"İleride ki masada arkadaşlarım var. Onlarla takılacağız. Emin ol çok eğleneceksin kafa insanlardır." Kafamı Kerem'in gösterdiği yere çevirince şaşkınlığım arttı. Masadakiler tanıdıktı. Mete, Burak ve Mete'nin evindeki esmer kız. Masanın yanına geldiğimizde Mete ve Burak şaşkınlıkla bana baktılar. Tabi bende aynı şekilde. Masada 4 erkek 3 kız vardı.
"Merhaba gençler. Sizi bitanecik kuzenim İzel'le tanıştırıyım." Masada ki tüm gözlerin bana dönmesiyle biraz utanmıştım. Ardından sarışın bir çocuk samimi bir gülüşle elini uzatıp "Merhaba İzel. Ben Ateş memnun oldum." dedi. Bende aynı şekilde gülümseyip elimi uzattım. "Bende memnun oldum." Ardından isimlerinin Furkan, Zeynep, Buse olduğunu öğrendiğim çocuklarla tanıştık. Esmer kız küstah bir bakış atarak "Bende Alev canım." dedi. Gözlerimi Mete'ye çevirdiğimde ifadesiz bir şekilde bana baktığını gördüm. Fakat sabah yaptıkları aklıma gelince gözlerimi başka tarafa çevirdim. Bu sırada Burak bana dönüp ''Biz zaten tanışıyoruz ufaklık. Değil mi?'' diyip aptalca sırıttı. Yaşadıklarımızdan sonra nasıl bu kadar rahat olduğunu düşündüm. Kerem şaşkınca bakıp ''Nereden tanışıyorsunuz ki siz?'' dedi. Batuhan Kerem'e dönüp ''Aynı okuldayız'' dedi. Aradan 10 dakika geçmişti. Barda ki müzik sesi yükselip yerini hareketli bir parçaya bırakınca birçok kişi piste çıktı ve dans etmeye başladı. Herkes kendi havasında çok eğleniyormuş gibi görünüyordu.