1.Bölüm: ŞEYTAN

114 13 21
                                    

1.Bölüm: ŞEYTAN

🎧Starset- My Demons

İyi Okumalar... ;)

***
*10 yıl sonra*

Rutubet ve küf kokan aşağıdaki deponun aksine, lavanta kokulu beyazın hâkim olduğu mutfakta et dilimliyordu. Elindeki bıçağı ustaca kullanırken kulaklarında hızlı tempolu klasik bir müziğin notaları dolaşıyordu.

Başka bir eti doğramaya geçerken kapıdaki korumaya seslendi. Koruma anında mutfak kapısından içeri girip Arya'nın vereceği emri beklerken Arya ise saate baktı. Neredeyse öğlene geliyordu. Dudakları aralandı. "Bu kadarı yeterli."

Adam bu söz üzerine hızlıca başını onaylarcasına salladı ve geri dönüp gerekeni iletmeye gitti. Bir dakika geçmiş ya da geçmemişti ki görkemli köşkün odalarında bir silah sesi yankılandı.

Arya doğradığı etleri önceden pişirmeye başladığı domates, biber ve soğanlı tavaya koyarken müziğin duyulduğu radyodaki sunucu konuşmaya başladı. Her ne kadar boş konuşmalar Arya'yı rahatsız etse de radyo dinlemeyi hoş buluyordu.

Sunucu sevgiyle ilgili bir şeylerden bahsediyordu. Günün güzel geçeceğinden, gülücüklerin her kapıyı açacağından. Arya çok dinlemedi söylediklerini. Sadece adam, Nietzsche'nin bir cümlesini söylerken kulak kabarttı ona. "Sevmesini bilirsek; başkalarına acı vermeyi unuturuz."

Mutfakta istemsizce gülerken karıştırmayı bitirip tavanın altını kıstı. Ellerini yıkadı. Ardından radyoyu kapattı. Tezgâhtan kırmızı sulu bir elmayı alırken cümleyi anlamlandırmak için kısık bir sesle tekrar etti. "Sevmesini bilirsek; başkalarına acı vermeyi unuturuz."

Dilini kesen sivri uçlu sözcük parçaları kanın kokusunu içlerine çektikten sonra kaçarak havaya karıştılar.

Elmayı ısırırken sırtını arkasındaki tezgâha dayadı. Ayaklarını çapraz yapıp pişen yemekten gelen güzel kokuyu içine çekti.

Sevmek? Tanımını yapamayacağı uzak bir duyguydu. Yedi, sekiz yıl önce gömmüştü o duyguyu. Acı ise... fazla yakındı bedenine. Ve hissettiği kadar da hissettiriyordu etrafına.

Kelimeler eskiden daha anlamlı geliyordu. Artık o kadar değeri yoktu hiçbir şeyin. Arya Kuzey artık hissedemiyordu kelimelerin arkasında saklanan duyguları. Sanki kelimeler bilerek bu buzlaşmış kalpten sıcaklıklarını saklıyorlardı. Isılarını çalacak kötü kalpli cadı gibi görüyorlardı onu.

Elma sapını çöpe atarken umursamazca odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Artık o aptal duygulara ihtiyacı yoktu. Tek bir duygu, yaşaması için yeterli havayı dolduruyordu ciğerlerine. Öfke...

Öfkesi ve acı anıları sayesinde güçlüydü Arya. İntikamı için güçlüydü.

Aşağı doğru inerken, bodrum katının merdivenlerinden çıkan korumayla karşı karşıya geldi. "Ahmet." Diye seslenip onu durdurdu Arya. "Adam önemli bir şey söyledi mi?" Diye sordu. Meraklı görünmeye çalışsa da düz ses tonu buna izin vermedi.

Ahmet olumsuz anlamda başını salladı. "Bildiği her şeyi anlattığını söyleyip durdu Arya Hanım, ancak işimize yarayacak bilgiler değildi."

Oflayıp burun kemerini sıktı Arya. Derin bir nefes aldıktan sonra "Tamam." Dedi ve Ahmet'in yanından ayrılıp salona geçti.

Ailesi gittiğinden beri bu evdeki tüm odalar ona kendini yabancı gibi hissettiriyordu. Beyaz renk tamamıyla aykırıydı ruhuna, beyazı riyakâr buluyordu. Tıpkı diğer renkler gibi sadece ışıkla rengini belli ediyordu. Ve ışıklar söndüğündeyse tüm renklerin sonu siyahta buluşuyordu. Her zaman parlak ve karşı konulamaz olan siyahta.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin