Caroline

5.7K 188 27
                                    

Caroline:

Yine her sabahki özenimle erkenden kalktım. Ev yine çok sessizdi. Annemin ölümünün üzerinden bir ay geçmişti ve ben onun sesiyle uyanmayı çok özlemiştim. Gülüşünü, bana sarılıp "Her şey düzelecek" deyişini. Kısaca onu özlemiştim. Bu acı tarifi imkansız bir boyuta gelmişti. Tüm arkadaşlarım bana yardım etmek için ellerinden geleni yapmışlardı ama nafile. Hiçbir şey bu acıyı hafifletemezdi. Duygularımı kapamak da bir işe yaramamıştı. Elena'nın dediği gibi 'Her şeyi daha da kötüleştirmişti'. Ama bir karar vermiştim. Artık beni Mystic Fallsa bağlayan bir şey kalmamıştı. Stefanla aramda arkadaşlıktan öte bir şey olamazdı. Birkaç haftadır kafamda sürekli Klaus'un sesini duyuyordum. Bana yardım edebilecek yegane kişi Klaustu. Onu içimde çok derinlerde bir yere gömmüştüm. Bir daha da gün yüzüne çıkarmayı düşünmüyordum. Ama şimdi o anılar içimde can çekişiyorlardı. Yüzeye çıkabilmek için bulabilecekleri en ufak boşluktan çıkmak için çırpınıyorlardı. Onları daha ne kadar bastırabilirdin bilmiyordum. Klaus bir cani olabilirdi ama bana her zaman değer vermiştir. Hatta ben bu değere layık olmadığım halde. Ben daha öncesinde kimsenin yanında bu kadar güvende hissetmemiştim. Klaus kollarında ağlayıp, dertlerinizi anlatabileceğiniz türden biri değildir. Daha çok sonuç odaklıdır. Ona sizi derde sürükleyen kişiyi söylersiniz o da size o kişinin kalbini söküp getirir. Bu olay bir çoğunuza romantik gelebilir ama bu benim pek tarzım değildir. Ben daha çok teselli bekleyen biriyimdir ama şuan ihtiyacım olan şey teselliden öte bir şeydi. Ben artık ağlamak, acı çekmek istemiyordum. Ben artık Mystic Falls'ta kalmak istemiyordum. Bu yüzden valizimi hazırlamaya başladım. Yanıma neler alabilirdim bilmiyorum. Daha önce Mystic Falls'tan uzağa gitmişliğim yoktu (tabi şu doğaüstü varlıkların girmesini engelleyen büyü haricinde.) Ama şimdi cesaretimi toplamıştım. Valizime fazla bir şey koymama gerek yoktu. Klaus bu konuda çok düşünceli birisidir. Konu ben olunca cömertliğini gösterir. Bana verdiği mavi elbise hala dolabımın en güzel köşeşinde duruyor. Bana verdiği resmi yırtıp atmış olabilirim ama bu elbise atılamayacak kadar güzel.

Valizimi hazırlamıştım. Yatağıma oturup bunu gerçekten isteyip istemediğimi kendime sordum. Bu çok fazlaydı. Klau'sa "bir daha dönme" demiştim. Şimdi ise yenilmiştim. Kendi ayaklarımla onun yanına gidecektim. Gerçekten bu kadar zayıf mıydım? Gerçekten ona bu kadar ihtiyaç duyuyor muydum? Sanırım bu soruların cevabını oraya gidince bulacaktım. Klaus'un yanına gideceğimi kimseye söylememiştim. Beni bu fikrimden caydırmaya çalışacaklarından korkuyorum. Yada beklide onlara söylersem fikrimden cayabileceğimden. Bana anlatacakları şey şuydu: Care bunu yapma. Klaus'un zamanında bize neler yaşattığını en iyi sen biliyorsun.

Peki bizim ona yaşattıklarımız. İki kardeşini öldürmüştük. Diğer ikisini de öldürmeye çalışmıştık. İki taraf da masum değildi. Bu yüzden bunu yapacaktım. Nolaya gidecektim ve oradaki müziğin eğlencenin tadını çıkaracaktım. Artık kendimi Mystic Falls'a ait hissetmiyordum. Şuanda ihtiyacım olan tek şey Klaus'tu.

Yeni Bir Başlangıç (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin