Küçük Cadı

2.3K 123 23
                                    

Arkadaşlar yorumlarınızı okudum. Biliyorum çoğunuz Hayley’i sevmiyorsunuz hatta ondan nefret ediyorsunuz ama ben onu seviyorum. Tabiî ki de aşırı bir sevgi değil bu ama yine de nefret etmediğim kesin. Onunla Caroline arasında bir gerilim yazmayacağımı söylemek istiyorum. Katherine ile araları kötü ama hepsi bu. Aksine Caroline ile iyi anlaşacaklar. Ayrıca Klayley gibi bir saçmalığa zaten karşıyım. Hayley’ın Caroline ve Klaus’u ayırmaya çalışacağını düşünmüyorum zaten bu bölümü okuduktan sonra ayrılamayacaklarını anlarsınız. Biraz duygusal bir bölüm oldu. Geçen bölümü heyecanlı bitirdiğim için bu bölümü erken yayınlıyorum ama bundan sonra bu kadar erken gelmeyecek bölümler şimdiden uyarmak istedim. Ayrıca dizide Hayley’i sevmeseniz bile benim hikayemde birazcık ona ısınabilirsiniz belki. Neyse size iyi okumalar.

Katherine’den:

Rebekah Hope’u kucağıma vermişti. Son hızla yukarı çıkıp Klaus’un odasına girdim ve kapıyı kapatıp kilitledim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hope’u yatağın üzerine bıraktım. Hala ağlamaya devam ediyordu.

Kapının önüne komodin, masa ve elime geçen bu tarz şeyleri koyup kendimi de kapıya yasladım. Bu kapıdaki kişiyi bir süre oyalardı.

Klaus’u aramayı aklıma getirdim fakat unuttuğum bir şey vardı. Benim telefonum yok. Tüm bunlar bittikten sonra Elijah’dan telefon istemeliydim. Ne diyorum ben? Bu durumdan sağ çıkabileceğimi mi düşünüyorum cidden? Kapıdaki cadı beni öldürmese bile Klaus beni öldürecekti.

Aklıma yapabilecek bir şey gelmiyordu. Ben güçsüz bir insanım. Tek özelliğim başkalarının zihnine girebilmek. Ne yapacaksın Katherine. Bebeğin zihnine mi gireceksin? Ben bunları düşünürken kapı daha da güçlükle zorlandı. O an aklıma bir fikir geldi. Dışarıdaki cadının zihnine girebilirim. Şu an en mantıklısı bu gözüküyor. Tabi Elijah bu özelliği kullanmamam için beni etkisi altına almasaydı…

Yapabilceceğim şeyler gittikçe azalıyordu. Bebeğimi daha önce bir kere kaybetmiştim ve bir annenin bu acıyı yaşamasını istemiyordum. O kişi hiç sevmediğim Hayley bile olsa. O da bir anneydi.

Dönüp son kez Hope’a baktım. Ağlaması kesilmişti. Gülümseyerek bana bakıyordu. Gidip yanına çömeldim.

-Seni kurtarmak için elimden geleni yapacağım. Eğer başaramazsam beni affet. Zaten baban kısa süre sonra beni senin yanına gönderir. Gerçi büyük ihtimalle farklı yerlerde olacağız.

Yan taraftan bir vazo alıp kırdım ve sivri yerini elime aldım. O cadıya son gücümle karşı koyacaktım. Kendi bebeğimi kurtaramamıştım ama Hope’u kurtaracaktım. Neye mal olursa olsun.

Ağlamaya başlamıştım. Ağlamamalıydım. Lanet olası güçsüz insan bedenim beni daha da güçsüzleştiriyordu. O sırada kapı açıldı. Elinde bıçakla bir kadın kapıdan içeri girdi. Elimdeki cam parçasıyla üstüne atladım ve camı ona doğru savurdum ama nafile. Bir çizik bile açamamıştım vücudunda. O ise beni son hızla duvara fırlattı.

-Ondan uzak dur!

-Merak etme. Canını fazla yakmayacağım.

O sırada bir şey oldu. Cadının hareketleri kısıtlanmıştı. Neler olduğunu anlamam zor olmadı. Bebeğin cadı güçleri olduğunu biliyordum ama ilk kez şahit oluyordum. Cadı ona karşı geldi. Çok güçlüydü. Yerimden kalkıp Tanrı’ya bana yardım etmesi için dua ederek cadıya doğru koştum. Elinden tutup gezgin büyüsünün sözlerini söyledim. O sırada tekrar duvara fırlatılmıştım. Duvara fırlatıldığımı gözlerimle görmüştüm ama bunu kendi gözlerimle görmemiştim. Cadının içine girmeyi başarmıştım. Hope’a dönüp baktım.

Yeni Bir Başlangıç (Klaroline)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin