16

2.2K 100 8
                                    

Sedat hastaneden çıkalı iki gün olmuştu.

İlk gün pek dert etmemişti ama ya şimdi?

Sürekli yanında adamlarla dolaşıyordu. Cengiz'den bir haber alamamıştı. Onu ürkütmek istemediğinden de adamlarla otele gidememişti.

Para atarak aradığı telefonlarda öyle bir numara yok diyordu hep telesekreter. Ve artık çıldırmak üzereydi.

"Patron, Baba seni çağırıyor."

Sedat pencereden gözlerini çekip kafasını olumlu anlamda salladı. Şoför otobana doğru sürmeye başlamıştı bile.

---

Baba Sedat'ı evin girişinde bizzat karşılamıştı.

"Hoşgelmişsin oğul."

"Hoşbulduk Baba."

Baba arkadaki iki adama işaret yapıp onları evin girişinde beklemelerini ima etmişti.

"Buyur otur oğul."

Sedat gösterilen işlemeli koltuğa oturdu. Her geçen gün daha da kasvetli gelmeye başlıyordu bu evin havası.

"Beni çağırmışsın Baba, bir problem mi var?"

"Bir sorun yok oğul çok şükür."

Baba doğrulup kapıda bekleyen hizmetli kadına seslendi.

"Kahve içersin değil mi oğul?"

Sedat evet anlamında başını sallamıştı.

"Kızım bize iki orta şekerli kahve."

Sedat rahatsız bir şekilde Baba'ya bakıyordu.

"Asıl sende bir şeyler var gibi, anlat bakalım."

Sedat kararlılıkla gözlerini Babba'nınkilere dikti.

"Af buyur Baba, ama söyle adamlarına benim peşimde durmayı bıraksınlar. Sağ ol beni epey gözettiler, korudular ama.. Ben başımın çaresine bakabilirim."

Baba derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.

"Sevkiyat gerçekleşmeden buna müsaade edemem."

"Bana güvenmiyor musun Baba?"

"Ne demek güvenmiyor muyum!"

Bu kadar ani bir çıkış beklemiyordu Sedat. Ama ilginç bir şekilde Baba eski sükunetiyle konuşmaya devam etti.

"Seni vuranlar polisti biliyorsun değil mi oğul?"

Bir anda gözleri fal taşına dönmüştü Sedat'ın.

"Polislerin bu sevkiyatlardan haberi var. Ve hatta-"

O sırada hizmetli kadın gelip kahveleri işlemeli sehpaların üzerine bıraktı.

"Sağ ol kızım, gidebilirsin."

Kahve fincanını tabağıyla eline alıp devam etti Baba.

"Polisler içimizden bilgi aldı oğul. İçerdeki adamlarım bizzat evrakları bana gösterdi."

Bir yudum aldı.

"Ve o evrakların içinde sana verdiğim kağıt da vardı."

"Baba senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ben sana asla ihanet etm-"

"Zaten sen yaptın demiyorum oğul."

Baba sırıttı.

"Neyse ki o bir yemdi,  şuan polisler Koralı'ların mekanını basmaya gidiyorlar. "

Anlamaya çalışır gözlerle baktı Baba'ya.

"Sence o kağıt nasıl polislerin eline geçti?"

Sedat o an her şeyi kavramaya başlamıştı.

Bir süre karşısındaki mavi vazoya bakakaldı. Tüm düşünceler bir anda hücum etmişti zihnine. Tüm olanlar birbirine bağlanıyor, kocaman bir pano oluşturuyordu, ve iplerle tüm fotoğraflar birbirine bağlandı o an.

Elleri titremeye başlamıştı.

"Hayır hayır hayır.. hayır.. olamaz. Hayır bu imkansız."

Baba büyük bir yudum daha alarak karşısındaki adamın yıkılışını izliyordu.

Kalp kırıklığı en büyük silahtır, diye mırıldandı ama bıyık ve sakallarından dolayı ağzının kıpırdadığı ve hatta gülümsediği bile gözükmüyordu.

Mafya İşi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin