14

2.4K 113 3
                                    

Cengiz kafasını koridordan yöne çevirdiğinde bu kalın ve otoriter sesin kimden geldiğini anlamıştı.

"Baba?"

Ona yaklaşmaya devam ediyordu. Cengiz kollarından destek alarak ayağa kalktı.

Baba aralarında bir metre mesafe kalana kadar yaklaştı. Keskin bakışları insanı ürkütüyordu.

"Senin adamların Sedat'ın yerini öğrenmesin diye özel hastaneye kaldırttık onu."

Benim adamlar derken? Hassiktir amına koyayım..

Cengiz hiçbir ifade sergilemeden Baba'ya bakıyordu.

"Sen güven nedir bilmezmişsin meğer oğul. Bu Sedat'ı son görüşün olacak."

Hiçbir ses gelmeyince devam etti.

"Eğer dediğimi anlamayıp da tam tersini yaparsan,"

Göz göze bakıştılar.

"Başına geleceklerin garantisini veremem."

Baba'nın arkasındaki iki adam etraftaki diğer kimseye belli etmeyecek şekilde el altından tabancalarını Cengiz'e gösteriyorlardı.

Hafifçe yutkundu.

O sırada açılan kapı sesiyle arkasını döndü Cengiz. Hemşire kendisini çağırıyordu.

Baba'ya dönüp hafifçe gülümsedi.

"İzninizle Babacım."

Cengiz'in bu gülümsemesi çaresizliğini ustalıkla kapatmak içindi. Olabildiğince rahat gözüküyordu, ama içinde fırtınalar kopuyordu oysaki.

Demek Teğmen bu işin altında öyle mi?
Üstüne üstlük Baba benim kim olduğumu da öğrendi.

Ne yapmalıyım Allah'ım, bir yol göster.

Cengiz yatakta uzanan Sedat'a doğru yavaşça yaklaştı.

İçinden tüm gerçekleri anlatmak geliyordu, ama yapamazdı. O bu haldeyken onu daha da incitemezdi.
Hepsi benim hatam, dedi içinden.

Sedat hafifçe gözlerini açtı ve yanında oturan ve ona göz yaşlarıyla bakan Cengiz'i gördü.

"Cengiz?"

Cengiz hemen kendine gelip sanki hiç ağlamıyormuş gibi göz yaşlarını sildi ve  ona gülümsedi.

"İyisin Sedat, çok şükür."

Sedat, Cengiz'in onun yüzünde gezinen elini olabildiğince sıkı bir şekilde tuttu.

"Sen yanımdasın ya."

Cengiz gülümsemeye çalışıyordu halen ama Sedat ondaki hüznü gözlerinden okuyabiliyordu.  Göz göze gelmekten sakınıyordu, kaçamaktı dokunuşları.

Sedat uzun bir nefes aldı ve Cengiz'in ona bakması için diğer eliyle çenesini doğrulttu.

"Başka bir sorun mu var?"

"Hayır." Ama sesi evet diyor gibiydi.

Artık kendini güçlü gösteremeyecekti Cengiz daha fazla. Göz yaşları bir anda sel oldu.

"Sorun ne bebeğim?"

Sedat onun gözyaşlarını silmeye çalıştı acemilikle.

"Sedat, tüm bunlar bittiğinde alıp başımızı kimsenin bulamayacağı bir yerde, deniz kenarında bir kulübede, sadece ikimiz yaşasak..."

Sedat 'tüm bunlar' ın ne olduğunu anlamamıştı ama sorsa da cevap alamayacağını biliyordu.

"Bir gün sadece ikimiz, çok uzaklarda."

"Söz ver."

"Söz."

Cengiz'i böyle görmekten nefret ediyordu.

"Bak söz de verdim, hem laf ağızdan bir kez çıkar. Şimdi n'olur üzülme tamam mı?"

Cengiz göz yaşlarını sildi ve Sedat'ın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu.

"Sen biraz daha dinlen ben şimdi çıkıyorum."

"Tamam, görüşürüz."

"Hoşça kal."

Bilerek görüşürüz dememişti Cengiz. Sedat her ne kadar bilmese de, bir vedaydı bu.

Cengiz arkasına bile bakmadan odadan çıktı ve usulca kapıyı kapattı.

Baba onu izliyordu.

Son kez ona bakarak gülümsedi ve bir daha asla bu adamın yüzünü görmemeyi dileyerek hızlı adımlarla koridordan geçip sağa döndü.

Mafya İşi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin