"Unutacağını düşünüyordum ?"
"Benim için önemli olan tarihleri asla unutmam"
Aldığım cevapla dudaklarım da küçük bir kıvrılma meydana geldiğin de kuzguni gözleri yüz hatlarım da yavaşça gezinmişti.
Bu hareketi sol yanım da küçük bir titremeye neden...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•ŞEYTANIN KARANLIK ŞEHRİ•
••••
•VALERİA GWEN•
Her son mutlak bir başlangıca işaret edilirdi. Her bitti dediğin zaman yeniden başlarsın, belki de kaderin hiç ummadığı an seninle yeni bir yola girerdi.
Hayat her zaman insana istediğini vermezdi. Belki çok istersin sana hayal ettiğini kısa bir an gösterir , o aptal kalbini inandırırdı.
Belki de sen fark etmeden o çok sevdiğin hayatının arkasında kalan çamur birikintisi , tüm hayal ettiğin hikayeden seni uyandırırdı.
İnsan ona yasak olanı severdi, bu denge ve kurallar yıllardır vardı. Sadece ruhunun bunu tatması gerekecekti.
Hayaller de öyleydi, insanlara imkansızı sevdirir , onunla bir fare gibi oynar ardından o mutlu rüyadan sarsıcı bir darbeyle uyandırırdı.
Ben ise hayal etmeyi yıllar önce bırakmış küllerimden geriye kalan parçalarımla yeniden hayat bulmak istemiştim.
Yaşayan ya da bunun için çabalayan bir kadından başka birşey değildim. Eskisi hatırlarımı en derinim de yaksam da bir yanım hep küçük cam kırıntılarıyla doluydu.
İstanbul...kalbim de ki yaraların sahibi olan şeytanın karanlık şehri, ruhumu ölümle boğan sinsi mavilik.
Buradaydım..taşına ayak bastığım an ince damarlarımdan akan kinin o eşsiz hissiyatı sanki beni yeniden bulmuş ve damarlarım da gezinmeye başlamıştı.
4 senedir beklediğim , her anını ilmek ilmek oyduğum o büyük ağacın artık kökünden , tam kalbinden yok etmek için gelmiştim.
Bundan sonrası ise benim için koca bir uçurum, küllerimin ise okyanusa savrulması olacaktı.
"Ne yapacaksın?" Tam arkamda ki koltukta oturan tufanın tedirgin ama bir o kadar da meraklı ses tonu ile sağ dudağım alayla kıvrıldı.
"Hiç bir şey"
"Kandırma beni Valeria"diyerek sinirle sesini yükselttiği an bakışlarımı keskin maviliği ile göz dolduran boğaz manzarasından alarak ona çevirdim.
"Ses tonuna dikkat et"
Hırsla oturduğu yerden kalkarak ellerini eskimiş yeşil ceketinin cebine koyduğun da benim için ne kadar endişlendiğini görebiliyordum.
