32.BÖLÜM

136 5 0
                                    

Akşam olduğunda beni stres basmaya başladı. Baran patronların yanına gideceğimizi söyledi. Beni neden götürüyor diye düşünmekten içim içimi kemirdi. Ben neden gidiyorum oraya benim orada ne gibi bir işim olabilir ki. Umarım Baran benim için bir kötülük düşünmüyordur ki zaten ben ona hiçbir şey yapmadım.

Baran zili çalıyordu ben daha üstümü bile giyinmedim. Pijama ile aşağıya indim.

Baran:Giyinmemen iyi olmuş al bunları giy.

Dolu:Bunlar ne?

Baran:Birkaç bir şey işte.

Elime verdiği kutuyu alıp yukarıya çıktım. Birkaç tane giyecek  vardı ve bandaj vardı. Bandaj ne alaka ki. Bunları giyip bandajı da cebime koydum.

Aşağıya inip Baran'ın yanına gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Aşağıya inip Baran'ın yanına gittim. Kapıda asılı olan siyah hırkayı üstüme atıp düğmelerini kapattı.

Dolu:Baran ben neden bunu giyindim. Neden ceplerimde bandaj var ve nereye gidiyoruz.

Baran:Dolunay bu gece sana çok ihtiyacım var. Lütfen önce dinle sonra gelip gelmeyeceğine karar ver.

Dolu:Dinliyorum anlat.

Baran:Sen güzel dövüşüyorsun. Bu gece bir dövüş var ve bu gün Selim'den aldığım bütün parayı o dövüşe yatırdım. Selim bir kız çıkaracak dövüşe ve benim tanıdığım dövüşebilen tek kız sensin. Bu gece benim için oraya çıkar mısın?

Dolu:Ya dayak yersem bana bu kadar güveniyor musun?

Baran:Bence yemeyeceksin. Sana güveniyorum çünkü uzun zamandır yanımdasın. Seni yavaş yavaş tanıyorum ve şu anda kardeşlerimden sonra güvendiğim tek insan sensin. Adamlarıma bile tam güvenmezken sana güveniyorum. Lütfen kırma beni.

Dolu:Tamam kabul ama dayak yersem kızmak yok.

Baran:Yememeye çalış. Dayak yemezsen hem patronların gözüne girerim hemde para çantasındaki bütün paraları ikimiz yeriz.

Dolu:Yemem! Umarım(sessizce)
.
.
.

Bar tarzı bir yere geldiğimizde merdivenlerden aşağıya indik. Burada da o geçen gittiğimiz yer altı deposu gibi rutubet kokuyordu. Farklı bir koku olarak da burada ter kokuyordu. Leş gibi pis bir yerdi. Lanet olascalar her yere resmen sıçmışlar.

Dolu:Ne pis yer burası böyle ya.

Baran:Bak şimdi patronların odasına gidecegiz. Sesini çıkarma olur mu? Ben konuşacağım sonra da hemen oradan çıkacağız.

Kafamı salladım ama söz veremem. Sonuçta bir Dolunay çenesi sadece bir kere geliyor bu dünyaya.

Odaya girdiğimde patron olmak istedim. O pis leş yer birden yok olmuştu. Siyah masa etrafına konulan rahat siyah koltuklar ve üstlerinde oturan takım elbiseli adamlar vardı. Duvarlarda birsürü dövüş resmi vardı. Burası içeriye göre çok çok daha lüks bir yerdi. Patronlar kafalarını kalırıp bana bakmaya başladılar.

Patron1:Bu mu bu geceki?

Baran:Evet ismi Dolunay.

Patron2:Bunu ringte sürerler yerlerde oğlum daha sağlam bir mal bulamadın mı?

Dolu:Eyh yeter be birisi bu diyor birisi mal diyor birisi dövüşemez diyor. Sizin hepinizi üst üste koyar öyle döverim ben kesin sesinizi de bi an önce dövüşüp gideyim bu bok kokan yerden.

Baran:Kızım sessiz olsana.

Patron:Birileri canına susamış galiba.

Baran:Yok öyle bir şey.

Dolu:Ne dediğimi anlamadınız galiba neyse Baran ben aşırı sinir oldum. Sen konuş gel ben koridorda bekliyorum...

KIRIK KANATLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin