15.BÖLÜM

413 19 0
                                    

Barandan devam:

Yukarıya mutfağa doğru çıkarken az önce olan şeyleri düşündüm. Kız beni bayağı bir benzetti ne yalan söyleyeyim. Şaşkınlığım ona degildi ama çok rahat davranıyordu. Sanki hiçbir şeyden korkmuyormuş gibi davranıyordu. Aklımı karıştırdı onun bu halleri çünkü gerçekten bunun Su ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu. Acaba doğru mu söylüyor diye düşünmeden edemedim. Eğer doğruyu söylüyorsa Su gerçekten ölmüştü. Yalan söyleme ihtimali yok gibiydi. Bu içerideki kız beni tanımıyordu. Benim neler yaptığımı bilen bir insanın bana bu şekilde saldırması imkansızdı. Su beni iyi tanıyordu ve dediğim gibi bana çay kahve verirken bile elleri titriyordu. Ama Dolunay öyle değildi. Gözleri 'ben hiçbir şeyden korkmuyorum' diye haykırıyordu. Bana karşı bakışarı Su gibi korkak yada sinirli değildi. Bakışları dalga geçer gibiydi. Sanki başına gelen herşey bir dalga bir şakaymış gibi bakıyor ve davranıyordu. Her seferinde beni hırpalamasını saymıyorum bile. Hizmetlilere akşam yemeğini iki kişilik hazırlamalarını istedim. Önceden bu masa çok kalabalıktı annem babam kardeşlerim ama şimdi sadece ben vardım. Babam ölünce annem kalp krizi geçirdi ve o da vefaat etti. Kardeşlerim de başka bir yerde okudukları için sadece yaz tatillerinde burada oluyorlar. Bütün işleri bana yıkıp gittiler. İşleri bırakmamak için ben üniversteye gitmedim ama iki kardeşim de gitti. Onların okumasını ben istedim. Aileden iki kişi çıksın en azından aklı başında bir şekilde.

Takırtılar gelmeye başlayınca Dolunay  yüzündeki kocaman gülümsemesi ile mutfağa girdi. Adamlarım bu kızdan o kadar kormuşlardı ki hala kollarından tutuyorlardı.

Baran:Bıraksanıza lan kızı
Adam:Abi bu kız manyak az önce lavaboya girdim ona bakmak için elini yüzünü yakıyordu çıkması uzun sürünce bakmak için girdim. Kağıda terbiyesiz yazıp gözlerime sabun sürdü. Bir saat yüzümü yıkadım hala yanıyor. Siz bununla aynı masada yemek yiyeceğinize emin misiniz?

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Adama ters ters bakıp yine yazmaya başladı. "Ben sana aramızda kalsın demedim mi ispiyoncu pislik" yazdı. Kağıdı ona gösterince adam "ya sabır" diyerek benden müsade istedi. Kafamı sallayıp çıkmasına izin verdim.

Dolu:Gerçekten bu kadar mal insanı başına nasıl topladın.

Baran:Parayı gören geliyor ben toplamadım kendileri geldiler.

Dolu:Bir mafya bence evine herkesi almamalı tamam adamların olabilir ama güvenme bence sonuçta düşmanların da yollamış olabilir.

Baran:Merak etme onların hepsini ben seçiyorum. Yaklaşık 5 aydır işlerin başında ben varım daha bir sorun çıkmadı.

Bu kız birde beni düşünüyordu. Cidden bu kız Su olamaz. Ama bu kız kim?  Bir kere çok iyi  dövüşüyor. İnsanları manipüle edebiliyor ve bence konuşabilse bir insanı çenesi ile intihara sürükleyebilir.

Yemekler masaya konar konmaz yemeye başladı. Normal çünkü kızın ağzına dün akşamdan beri bir lokma bir şey girmedi. Sanırım aldım başıma belayı.

Baran:Sen neden konuşamıyorsun.

Uzun mesele dercesine elini salladı. Anlatması konusunda ısrar edince de uzun bir metin yazıp elime verdi ve yemek yemeye devam etti.

Kaza yaptığını ses tellerini kaybettiğinı hatta yüzünün yandığı için değiştirildiğini, bütün her şeyi yazmıştı.

Bu kıza bir yanım inanmak istiyordu bir yanımsa halen güvenemiyordu. Kendisini bırakmam için de bunları yapıyor olabilir.

Ve kararımı verdim. Ona gerçekten inanana kadar yanımda tutacaktım. İşkence konuşturmaya çalışma vs. hiçbir şey yapmadan birkaç gün sadece gözlemleyecektim. Eğer gerçekten inanırsam bırakacaktım ama inanmazsam öldürüm sonuçta yapmadığım bir şey değil.

Baran:Şimdi kızım bak beni iyi dinle ben sana gerçekten inanmak istiyorum. Eğer gerçekten Su olmadığına inanırsam seni bırakıcam ama inanmazsam seni öldürüm.

Dolu:Yani ne demek istiyorsun tam olarak

Baran:Burada birkaç gün misafirim olacaksın. Sorun yok kendi evinmiş gibi takılabilirsin. Yaterki bazı odalara girme. Anlaştık mı? 

Dolu:Anlaştık ama arkadaşlarım çoktan polise haber vermişlerdir.

Baran:Onlara mesaj atıp iyi oldğunu söylersin olur biter.

Dolu:Telefonum yok.

Baran:Telefonun bende al ama bana geri ver çünkü sana gerçekten güvenmiyorum.

Kafasını salladı ve gözümün önünde arkadaşları ile mesajlaşmaya başladı. Tüm mesajları okudum. Ardından telefonu kapatıp bana geri verdi. Eli ile 'okey' işareti yapıp masadan kalktı.

Baran:Duydun mu? 

Kafasını salladı ve korumalar eşliğinde odasına gitti.

Bakalım gerçekten de Su ölmüş mü? 

Baran:Bana bakın Selim'e gidin ve Su'yun gerçekten ölüp ölmediğini öğrenin neler olduğunu da gerekirse içeriye sızın ama neler olduğunu öğrenin.

Adamlar beni onaylayıp çıktılar. Bir an önce her şeyi öğrenip gelseler iyi olur çünkü bu kızla gercekten güzel planlarım var. Güvenilir bir adamım daha olsun isterim.

KIRIK KANATLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin