༄10. Bölüm

682 74 41
                                    

"Hey, güzellik! Oradan bir şişe daha getirsene!"

Bundan sonra bir tane daha isterlerse bir yerlerine sokacaktım artık şişeyi. Hafif tozlanmış olan raftan kalitesiz şaraplardan birini aldım ve yüzümde gülümseyen bir ifadeyle, içimdense küfürler ederek adamların oturduğu masaya doğru ilerledim. Boşalan kadehleri doldurup şarabı masanın üstüne koydum. İçimden geçirdiğim küfürlerin dışarı çıkmamasına dikkat ederek "Başka bir isteğiniz var mı?" dedim. Sesim garip çıkmıştı çünkü içimdekilerin hepsini bağıra bağıra söylememek için dişlerimi sıkarak konuşmuştum.

Sarhoş adamlardan birinin "Bugün benimle yatmaya ne dersin güzelim?" demesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Sinirin etkisiyle kahkaha attım ve sonra yüzüm aynı ciddiyetine geri döndü. Masadaki boş sandalyelerden birini o sarhoş adamın tepesine geçirdim ve afallamasını sağladım. Sonra dizine bir tekme attım ve diz çöktürttüm. Sonra da kafasına tekmeler savurmaya başladım. Yine kontrolümü kaybetmiştim. O adamı öldürmeden buradan çıkmak istemiyordum. Masadaki adamlar şaşkınlıkla kalkmışlar ve bazıları "Bu kadın delirmiş!" diye bağrışarak çıkarken, bazıları beni tutmaya çalışıyordu. Onlar da öfkemden nispetini aldılar ve yere yığıldılar. Dışarıdan sesleri duyup gelen birkaç kişi olmasaydı hepsini öldürmüş olurdum galiba.

𖣔𖣔

Yaklaşık 5 gündür bir restaurantta çalışıyordum. Daha doğrusu restaurant adı altında olan sarhoşların yuvasında. Burası Levi'ın söylediği yerdi ve iş aramaya başladığım ilk yer olmasına rağmen işi kapmıştım. Aslında hayal ettiğim bunun gibi bir yer değildi ama başka bir yerde iş bulamayacağımı düşünerek işe girmiştim. Mesai saatleri çok uzundu. Bu yüzden bazı günler dinlenmeye bile vaktim olmuyordu. Levi ile de fazla görüşemiyorduk. Genelde eve geç saatlerde geliyordum ve ölü gibi halime bakarak yatmamı söylüyordu. Ben de öyle yapıyordum zaten.

Levi'ın bana bıraktığı anahtarla evin kapısını açtım. Onun burada olmasını beklemiyordum ama ayağa kalkmış her an saldıracak gibi bana bakıyordu. Onu böyle görünce bir adım geri attım. Sonra da benim dışımda birinin olmadığını kontrol etmek için arkamı döndüm. Hiç kimse yoktu. Geri önüme döndüğümde bakışları düzelmiş ve kalktığı sandalyesine geri oturmuştu.

"Sen miydin velet? Erken dönmüşsün."

"Sen de öyle." dedim karşısındaki sandalyeye yayılırken.

Kolumdaki kesiği fark etti ve bileğimi tutarak "Buraya ne oldu?" diye sordu. Dokunuşuyla ürperdim. Hemen bileğimi elinden kurtardım ve "Sadece küçük bir kesik." dedim.

"Bana ciddi bir şeymiş gibi göründü." İlk yardım aletlerinin bulunduğu dolaba doğru ilerledi. Elinde bir rulo sargı beziyle geldi ve kesiğin olduğu yeri sarmaya başladı. Bana gerçekten Magnus'u hatırlatıyordu. Gözlerimi ondan alamıyordum. Bana ağabeyimi hatırlattığında onu saatlerce izlemek istiyordum.

"Niye öyle bakıyorsun velet?"

"Hiç, sadece birini hatırlattın."

Tch sesini çıkarttı ve kesiği sarmaya devam etti. Biraz fazla baktığımı hissettim ve kafamı çevirip dışarı baktım. O da işini bitirmişti zaten.

"Nasıl oldu bu? Yine mi kavga ettin?"

Evet, bunu demesinin sebebi neredeyse her gün kavga etmemdi. Birkaç defa kasabada birkaç defa ise yine çalıştığım yerde olmuştu. Tamam, artık en çekemediğim tiplerin sarhoşlar olduğunu anlamıştım.

"Şarap şişesi kesti. Dediğim gibi önemli bir şey değil. Biraz fazla sinirlendim o kadar."

"Bunu başkası mı yaptı yoksa kendin mi?"

ʙʀᴜᴛᴀʟ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin