༄17. Bölüm

601 51 26
                                    

                                                 -1 ʜᴀғᴛᴀ sᴏɴʀᴀ-

"Nasılsın?"

"Biraz daha iyi. Her keşiften önce olduğu gibi işte. Endişelenmene gerek yok."

"Öyle olsun."

Petra'yı her keşiften önce böyle görmekten sıkılmıştım artık. Keşif öncesi uyumuyor ve hiçbir şey yemiyordu. Bu beni endişelendiriyordu.

Petra'nın güven verircesine sırtını sıvazladıktan sonra banyoya yöneldim. Bugün Sur Maria'ya gidecektik. Bu keşif, takımla birlikte olan ilk keşfim olacağı için biraz heyecanlıydım. Ama Petra yüzünden heyecanımın yerini endişe kaplıyordu. O kadar seçkin bir askerken her keşiften önce böyle olması ve korkması bana saçma geliyordu.

Beni rahatlatması için sıcak suyla kısa bir duş aldım havluya sarınıp banyodan çıktım. Artık sadece ikimizin kaldığı bir odadaydık. Diğer iki kız eski odamızda kalmaya devam ediyorlardı.

Üniformalarımı giyerken daha sandalyede oturan Petra'ya baktım. Donuk gözlerle duvara bakıyordu.

"Dün gece uyumadın mı sen?"

"Hayır. Uyku tutmadı."

"Petra! Daha ne kadar böyle devam edeceksin? Yıllardır Keşif Birliği'ndesin ve bak, hala daha buradasın. Bu her zaman yaptığımız şey. Oraya gideceğiz, ve gittiğimiz gibi sapasağlam da geri döneceğiz. Anladın mı?"

"Nasıl bu kadar soğukkanlı davranabiliyorsun? Geçen keşifte kaç kişinin öldüğünden haberin var mı? Kendim için endişelenmiyorum. Yine o kadar insanı kaybetmek istemiyorum."

"Başkalarını çok fazla düşünüyorsun. Herkes hayatta kalmaya çalışacak. Güçsüz olanlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Verdikleri yanlış karar yüzünden ölecekler. Nasıl soğukkanlı kaldığımı mı soruyorsun? Keşfe çıkarken insanları değil o pislikleri düşünüyorum. Onları öldüreceğimi. En başından beri benim amacım insanları kurtarmak değildi. Sadece hiçbir neden olmadan öldürebildiğim kadar o pislikleri öldürmek istiyorum!"

Son cümlelerimi duyunca Petra'nın gözleri sonuna kadar açılmıştı. Tiksinircesine bana bakıyordu.

"Bu kadar acımasız olduğunu bilmiyordum Lena. Orada ölen insanlar umurunda değil mi yani?"

"Hayır, değiller."

"Peki ben? Ben ölürsem de bu soğukkanlılığını koruyabilir misin?"

Bunu hiç düşünmemiştim. Petra'nın ölme ihtimali aklımın ucundan bile geçmemişti. Daha doğrusu daha önce hiç bunu düşünmeyi istememiştim. Gerçekten de, bu beni etkiler miydi? Değişmemi sağlar mıydı?

"Sen diğerlerinden farklısın. Ama bilmiyorum, buna nasıl tepki veririm bilmiyorum."

Gözlerini yere dikip başını salladı ve cansız bir ses tonuyla  "Ben yemekhaneye iniyorum." deyip odadan çıktı. 

Sanırım yine onu kırmıştım. Ölen askerler hakkındaki düşüncem mi yoksa onun ölümüne nasıl tepki vereceğimi bilmemem mi onu kırmıştı? Düşüncelerimden kurtulmak için başımı iki yana salladım. Bugün bunları düşünmemem gerekiyordu. Keşfe rahat bir kafayla çıkmalıydım.

Yemekhaneye girip yemekleri aldığımda herkesin bir şeye odaklanmış olduğunu gördüm. Yüzlerindeki endişe çok bariz bir şekilde ortadaydı. Hiç kimse konuşmuyordu. Bazıları yemekle meşguldü, bazıları ise yemeyi bırakmış ve gözlerini bir yere dikmişti. 

ʙʀᴜᴛᴀʟ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin