༄11. Bölüm

662 78 28
                                    

"Hadi ama, sarhoşum. Dediklerini yarın muhtemelen hatırlamayacağım bile."

Oturmayacağını bildiğim halde söylemiştim bunları. Ama beni şaşırtmaya devam ediyordu. Yatağın diğer tarafına geçti ve ayaklarını yatağa uzatarak yanıma oturdu. Küçük bir sessizlikten sonra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"O bıçak çocukluğumdan birini hatırlatıyor. Ve bunun olmasını istemiyorum. İstediğin cevabı aldın mı velet?"

Gerçekten benimle konuşuyordu. Ciddi ciddi bana kendisiyle ilgili küçük de olsa bir şey söylemişti. Onu daha fazla konuşturmak istiyordum. Oyunumu daha fazla devam ettirmek istiyordum. Onu daha fazla tanımak istiyordum.

Yattığım yerden doğruldum ve yüzüne bakmayacak bir şekilde yanına oturdum. İkimiz de karşımızdaki pencereye bakıyorduk. Tek kelime dahi etmiyordu. Tek kelime dahi etmiyordum. Ona ne sorabilirdim ki? Sorsam da cevap verir miydi? Hiç sanmıyorum. Ama denemeye değerdi. Az önce cevap vermişti, belki yine verirdi. Ama onu kırmak istemiyordum. Çünkü kırılmanın nasıl hissettirdiğini gayet iyi biliyordum. Ve başka birisinin o acıyı çekmesinin sebebi olmayı istemiyordum.

"Birini tanımanın en iyi yolu geçmişini öğrenmektir. Ailenle ilgili sorularım var ama istemezsen sormayacağım."

"Sorma."

"Tamam, o zaman ne sorayım?"

"Hiçbir şey. Hem sen yatmayacak mıydın?"

"Uykum kaçtı. Boş boş tavana bakmak istemiyorum. En azından konuşuruz diye düşünmüştüm." dedim ve burası da çok soğuk geldiği için dizlerimi kendime doğru çektim. Biraz olsun ısınabilirdim belki.

Bana baktı ve "Hala üşüyor musun?" diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım.

"Berbat bir yalancısın. Yorganın altına gir."

"Hayır, iyiyim böyle. Biraz daha ısındım şimdi."

Gözlerini devirdi ve bakışlarını tekrar pencereye yöneltti. Sonunda kafamı çevirip ona bakma cesaretini gösterebildim. Yüzüne ay ışığı yansıyordu. Bir anda içimdeki karıncalanma tekrar başladı. Kahretsin, demek hala devam ediyordu. Tam da kurtuldum diye seviniyordum. Ellerimi karnıma koydum ve dizlerimi daha da kendime çektim. Bu lanet şeyin hemen bitmesi gerekiyordu. Bunu hissetmeyi hiç sevmiyordum. Levi yanında kıpırdandığımı hissedince bana döndü ve karnımdaki ellerime baktı.

"Yine mi kusacaksın yoksa?"

"Keşke öyle olsaydı."

"Ne?"

Ona söylemeli miydim ki? Belki de ne olduğunu o biliyordur. Yarın hastaneye gittiğimizde karnımda neler olduğunu da sorardım belki.

"Karnıma birkaç gündür bir şeyler oluyor. Ne olduğunu anlayamadım."

"Nasıl bir şey oluyor?"

"Bilmiyorum, karıncalanıyor gibi. Yerimde duramıyorum." dedim ve yatakta biraz daha kıpırdandım.

"Üşüttün mü ki? Ya da o kızların olduğu şeyden mi oldun?"

Şaşkın gözlerle ona baktım ve "Hayır, o değil. Üşütmedim de. Yarın doktorlara sorsam iyi olacak."

Başını onaylarcasına salladı. Bacağımda olan yorganı kendime çektim ve "Bütün gece böyle duracak mıyız?" dedim. Ayaklanmaya başladı ve "Ben gidiyorum. Uyu artık." dedi.

"Hayır, daha soracak sorularım var."

"Şimdiye kadar sorsaydın."

Hiç Keşif Birliği konusunu açmak istemiyordum ama onun konuşmasını sağlayacak tek konu buydu sanırım. Ayrıca aklıma başka bir konu da gelmiyordu zaten. Oyunu devam ettirecektim ve bugün ondan bir şey öğrenmeden bırakmayacaktım.

ʙʀᴜᴛᴀʟ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin