"O uyanık mı?"
"Gözleri kapalı kör müsün Oluo?"
"Çenenizi kapatın aptallar. Uyandıracaksınız."
Etrafımdan gelen seslerle gözlerimi hafifçe araladım. Çok az açabildiğim gözlerimle etrafa bakındım. Odamda değildim. Yanımda takımdakiler vardı. Bana bakıp bir şeyler söylüyorlardı ama ne dediklerini duyamıyordum. Hala daha uykum var gibiydi. Tam gözlerimi tekrardan kapatacakken bayılmadan önce gördüklerim aklıma geldi.
Sur Rose'ye girmiştik. Her yerde devler vardı. Askerler savaşıyordu. Her yer cesetlerle kaplıydı. Ve diğerlerinden farklı olan bir dev vardı. Bir kaya parçasıyla girişi kapatmıştı. Askerler sevinçle bağırıyorlardı. Sonra devin içinden bir çocuk çıktı. Bunu görünce gözlerimi sonuna kadar açtım ve tekrar kustum. Sonrasında ne olduğunu ise hatırlamıyordum.
"Oi. Uyanık mısın?"
"E-evet."
Başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Gözlerimi zorlukla açtım ve ellerimden destek alarak yatakta doğruldum. Başımın zonklamasıyla tıslayıp elimi başıma götürdüm.
"Bir sorun mu var? Doktoru çağıralım mı?" dedi Petra endişeyle. Onu fark etmemle gözlerim büyüdü ve hemen ona sarıldım. Önce şaşırıp tepki vermedi. Ama sonra o da kollarını sıkıca bana sardı.
"Se-sen iyisin. Seni bir anda ö-öyle görünce ben..."
"Sorun değil Lena. Ben iyiyim. Sadece bayılmışım o kadar."
Başımı salladım ve diğerlerine göz gezdirdim. İyi gibilerdi. Yaralı gibi gözükmüyorlardı.
"Ne kadardır buradayım?"
"6 saattir. O kadar çok uyudun ki öldün sandım velet."
Gülmek istedim ama ağzıma gelen acı tatla hemen elimi ağzıma götürdüm. Petra hemen ayağa kalktı ve bir çöp kutusunu yanıma getirdi. Diğerleri ise kapıya iyice yaklaşmış, her an kaçabilecekleri bir pozisyonda tedirgin bir şekilde bana bakıyorlardı. Kaptan yüzünü ekşitmişti. Bu hallerine göz devirdim ve "Yanlış alarm." dedim. Hepsi rahat bir nefes verdi ve geri bana yaklaştılar.
"6 saattir yanımda değildiniz umarım?"
"Hayır. Petra 1 saattir yanındaydı. Biz daha yeni geldik." dedi Oluo. Anladığımı belirtmek için başımı salladım.
Kaptan bana yaklaştı ve tam yatağımın yanında durdu.
"Bizi yalnız bırakın." dedi diğerlerine.
Oluo ve Gunther sinsice birbirlerine sırıtırken Eld ve Petra kafalarına bir tane geçirdi ve onlarla birlikte dışarı çıktılar. Bunu görünce kahkaha attım. Kaptan baş ucumdaki, az önce Petra'nın oturduğu koltuğa oturdu. Benim kahkahamı duyunca biraz gülümsedi. Gözlerime inanamadım. Kaptan gülümsemişti. Birden kahkahamı durdurdum ve şaşkınca ona bakmaya başladım. Gülümsemesi daha da büyüdü. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ne demem gerekiyordu?
"İyi misiniz Kaptan?" dedim çekinerek. Eski yüz ifadesine geri dönüp "Evet. İyi gibi gözükmüyor muyum?" dedi.
"Hayır. Öyle demek istememiştim. Neyse."
"Sen iyi misin?"
"E-evet. Yani başımın ağrıması ve bütün vücudumdaki acı dışında."
"Doktoru çağırmamı ister misin?" dedi endişeli bir şekilde. Sesini hiç böyle duymamıştım.
"Hayır, hayır. O kadar önemli bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ʙʀᴜᴛᴀʟ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻
Fanfiction↳ʟᴇᴠɪ ᴀᴄᴋᴇʀᴍᴀɴ x ʀᴇᴀᴅᴇʀ ༻┌࿙࿇࿚┐༺ Shiganshina'nın düşüşünün ardından her şeyi sorgulamaya başlayan ve duygularını yitirmiş olan bir kız güçlü ve acımasız bir askere dönüşürse ne olur?