TWICE - Feel Special
Az önce yaşadıklarım yüzünden üzgündüm. En azından pot kırmadan sınıfa kadar gelebilmiştim. Kendimi arkadaşlarımın yanına attım. Bana olan bakışlarını umursamadan kafamı masaya yasladım. Birkaç dakika boyunca ne ben konuştum ne de arkadaşlarım.
"Pardon? Chaeyong'un nereye gittiğini biliyor musun? En son seninle konuşacağını söylemişti." diyerek sessizliği bozdu Soobin.
"Ben de seninle konuşacaktım Soobin ama ilk önce benimle iki yakın arkadaş gibi konuş. İki yabancı gibi değil. Chaeyong sanırım sevgilisinin yanına gitti. Şimdi ben düşündüm de bu sene dördüncü yılımız ve biz doğru düzgün hiç konuşmadık bile. O yüzden bir ara seni ve Chaeyong'u, tabii Chaeyong'un sevgilisini de, bizim takımla tanıştırmak isterim."
"Tabii hyung. Neden olmasın."
"İyi o zaman." Soobin'e verebileceğim en büyük gülümsememi vermiştim. Soobin yanımızdan uzaklaştıktan sonra derin bir nefes verip yerime oturdum.
"Chaeyoung'un sevgilisi mi varmış?" dedi Chan. Yüzünü görmemiştim ama sesinden şaşkınlığını anladım.
Doyeon elini sırtıma atıp, sıvazlayarak "Özür dilerim Yeonjun. Seni söylemen için sıkmamalıydım." dedi.
"Önemli değil. En azından umut etmeyi bırakacağım. İyi ki söyledikten sonra öğrenmedim. İyi ki sözü uzattıkça uzatmışım."
"Özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun ki Gahyeon?"
"Ben onun sevgilisi olduğunu biliyordum. Sana söylemem gerekirdi ama ben sen biraz daha cesaretlen, biraz daha az utan diye söylemedim. Gerçekten çok özür dilerim."
"Bana bunu nasıl söylemezsiz Gahyeon? Senin yüzünden yeterince utandım zaten." Sesim istemsizce biraz fazla yüksek çıkmıştı ama bunu umursamadım. Adını söylemediğim sürece sorun yoktu.
"Yeonjun sakin olsana. Senin için yapmış."
"Nasıl sakin olayım Doyeon? Ben ona sevdiğimi söyleyecektim az kalsın. En azından saçmalamışım da zamanını almışım. Senin yüzünden utançtan yerin dibine girecektim."
"Yeonjun hyung iyi misin?"
"Değilim!" Bana böyle bir soru sorulmasını beklemediğim için biraz sert çıkışmıştım ama gelenin Soobin olduğunu bilmiyordum.
"Tamam hyung. Özür dilerim." diyerek sınıftan koşarak çıktı. Sanırım Soobin biraz fazla duygusal.
Yüksek sesli bir 'of' çekerek Gahyeon'a baktım ve koşarak Soobin'in arkasından çıktım.
"Soobin!" Bana cevap vermeyeceğini bile bile sesleniyordum ona. Birkaç dakika onu aradıktan sonra onu okulun çatısına çıkan merdivenlerde otururken buldum. Ağlıyordu.
"Soobin." diye seslendim tatlı bir şekilde.
"Git başımdan." dedi kafasını daha da kollarına gömerek. Normalde çok uzun olsa da şuan çok tatlı ve küçücük görünüyordu.
"Özür dilerim." diyerek yanına oturdum. Benim oturmamla kafasını diğer tarafa çevirdi.
"Soobin ben çok sinirliydim. Çünkü... Çünkü... Gahyeon bana sormadan benimle ilgili bir şeyler yapmış. Ben de ona sinirlenmiştim ama sen de bir anda gelince sert çıkışmış olabilirim. Çok özür dilerim. Beni az da olsa tanıyorsun. İlk üç senemizde hiç bağırmadım, çünkü öyle bir insan değilim. Dediğim gibi sini-" Belime ve sırtıma sarılan kollar ile susmuştum. Soobin bana sarılmış ve kafasını omzuma yaslamıştı. Ağlamaya da devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Hell // Yeonbin
FanfictionGökyüzündeki mavi dolunay çok güzel görünüyor. Tıpkı yirmi bir sene önceki gibi. O gün daha bir aylıkmışım ama yaşadıklarım her şeyi hatırlamama yetiyor. -Yeonbin Yan shipler- Bbangnyu/Seongjoong