TXT - 0x1 =LOVESONG (I Know I Love You)
"Yeonjun! Yeonjun uyan! Yeonjun, Doyeon yok!"
Chanhee hyungun bağırışları ile uyandım. İlk önce panik olsamda sonra Doyeon'un yanımda olduğu geldi aklıma.
"Hyung bağırmasana başımda. Burada işte." Daha gözlerimi bile açamamıştım.
"Beni korkuttunuz. Neden birlikte yattığınızı bize söylemiyorsunuz. Bir de sarılmışlar."
"Hyung neden haber verelim. Burası bizim odamız ve biz ikiz olarak birlikte yatabileceğimizi düşünüyoruz. Bir daha da her yere bakmadan başımda bağırma."
"Tamam. Hadi kalkın. Bu sefer geç kalmamalısınız. Ayrıca kahvaltı etmeniz gerek."
"Tamam. Kalktık." Yataktan zorla kalkıp banyoya gittim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra odama geri dönüp giyinmeye başladım. Hâlâ esnerken bir yandan da çantama gerekli şeyleri koyuyordum. Her zamankinden daha hızlı bir sabahtı ve bu beni şaşırtmıştı.
"Doyeon ben iniyorum, sen de gelirsin." Cevap vermesine fırsat vermeden çantalarımızı alıp alt kattaki mutfağa gittim.
"Günayd- Hyung arkadaşlarınız mı geldi?" diye sordum. Çünkü mutfakta ikizlerin yanında iki çocuk daha vardı.
"Evet. Tanıştırayım. Yonghoon ve o da Hongjoong." dedi Chanhee hyung.
"Onlar sizin aş-"
"Evet onlar bizim arkadaşımız." diyerek sözümü kesti Seonghwa hyung. Son kısmı dişini sıkarak söylemişti ve doğruyu söylemem gerekirse korktum.
"Merhaba. Beni belki tanıyorsunuzdur. Ben Yeonjun."
"Tanıyorum tabii ki. Chanhee senden o kadar çok bahsetti ki." dedi Yonghoon.
"Size 'hyung' diyebilir miyim?"
"Tabii ki Yeonjun. Bize istediğin gibi seslenebilirsin. Artık hep birlikte olacağız." dedi Hongjoong hyung.
"Günay-dın. Yeonjun mutfağımızda neden bu kadar çok erkek var?" Yanıma gelip kulağıma fısıldadı Doyeon.
İlk başta dediğine gülsem de sonra kendimi toparlayıp "Onlar Seonghwa ve Chanhee hyungun arkadaşları. İsimleride Hongjoong ve Yonghoon."
"Merhaba. Ben de Yeonjun'un ikizi Doyeon."
"Evet. Tanışma kısmı bittiyse artık kahvaltı yapalım mı?" diyerek araya girdi Chanhee hyung ve Yonghoon hyungu tutup masada bir yere oturttu. Sonra da kendisi yanına oturdu. Seonghwa ve Hongjoong hyungda birlikte oturuyorlardı. Yavaşça biz de masada yan yana oturabileceğimiz bir yere oturduk.
Çok gergin ve tuhaf bir hava vardı. Hyunglarım ve yeni tanıştığım hyunglarım kendi aralarında konuşuyorlardı. Biz de Doyeon ile birlikte ikisine bakıyorduk.
"Onlar, onlar mı?" diye fısıldadı kulağıma.
"Evet. Yani sanırım. Sen gelmeden önce az daha söylüyordum."
"Neyi? Yine ne yaptın Junie?"
"Az daha aşık olduklarını söyleyecektim. Sonra Seonghwa hyung bir şekilde toparladı. Sanırım azarlanacağım."
"Saat sekize geliyor. Ne zaman gideceksiniz? Geç kalmayın yine." dedi bana bakarak Chanhee hyung. Bakışlarından gitmemiz gerektiğini anlamıştım.
"Şimdi ama bizi siz götürüyordunuz. Biz kimle gideceğiz. Tek gidebilmemiz için fazla uzak." dedim hızlıca.
"Ben Chan'a haber verdim. Aynı iş yerinde çalıştığımız için okul işin yakınında. Sizi götürecek." Chanhee hyungun bakışları beni hâlâ korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Hell // Yeonbin
FanfictionGökyüzündeki mavi dolunay çok güzel görünüyor. Tıpkı yirmi bir sene önceki gibi. O gün daha bir aylıkmışım ama yaşadıklarım her şeyi hatırlamama yetiyor. -Yeonbin Yan shipler- Bbangnyu/Seongjoong