TXT - Frost
Okula gittiğimde bizimkiler her zamanki yerlerinde oturuyordu. Chaeyoung ise ortalıkta görünmüyordu. Soobin de sırasına oturmuş yüzüme bile bakmıyordu.
"Günaydın." dedim gülümseyerek Soobin'e. Bugün canım sıkkın olduğu için okula yürümek istemiştim.
Doyeon'un yanına oturdum. "Neden böyle yapıyor?" diye söylendim kendi kendime.
"Soobin'le konuşmayacak mısın?" diye sordu arkamdan Allen. Onlar da bizim sevgili olduğumuzu önceden öğrenmişlerdi.
"Bilmiyorum, baksana bana cevap bile vermiyor. Cevap vermeyi geçtim, bakmıyor bile. Nasıl konuşabilirim ki?" Soobin'in bana böyle davranması istemsizce beni üzmüştü.
"Yeonjun, daha önce hiç sevgilin olmadığı için nasıl davrandığını bilmiyor olabili-"
"Biliyorum! Tamam mı?! Biliyorum!" Gahyeon'u dinlemeden bağırmamla bütün sınıf bana dönmüştü. Neden bu kadar ani çıkıştığımı ben bile bilmiyorum ama gergin olduğumu ve gergin olduğumda böyle şeyler yaptığımı biliyorum. Arkadaşlarım da biliyor.
"Yeonjun biraz sakin olsana. Biliyoruz, gerginsin ama kendini kontrol etmelisin. Şuan herkes sana, yani bize bakıyor." dedi Allen fısıldayarak. Doyeon'un susması için işaret yaptığını görebiliyordum. Bunun gizli olduğunu düşünüyordu.
"Kimse umurumda değil! Anladın mı?! Değil!" diye sesimi yükselterek sınıftan çıktım.
Her zamanki yerime, merdiven boşluğuna oturdum. Normale dönene kadar kimseyle konuşasım yoktu. Doyeon'la bile.
"Yeonjun." diye seslendi arkamdan Soobin. Sesi çok titrek ve sakindi.
"Lütfen Soobin. Git. Seninle de kavga etmek istemiyorum." diyerek başımdan kovmaya çalışıyordum. Neden kimse beni dinlemiyor?
"Hayır. Gitmiyorum. Sen benim sevgilimsin. Eğer birine kızacaksan, o arkadaşın değil, ben olmalıyım."
"Ama ben istemiyorum. Ben sakinleşince gelirsin."
"Ben de istemiyorum. Bu yüzden burada bana sormak istediklerini sorana kadar bekleyeceğim."
"Peki. Madem bu kadar isteklisin. Neden bana sabahtan beri böyle davranıyorsun? Ben sana dün hiçbir şey yapmadım ama anlamadığım bir şekilde trip yiyorum. Dün Doyeon'u durdurmadığım içinse bu yaptıkların trip atabilirsin. Çünkü ben kardeşimin tarafındayım. Chaeyoung'un nasıl biri olduğunu öğrendiğim için de bir o kadar mutluyum. Eğer bana bunun için böyle davranıyorsan lütfen devam et."
"Tamam mı? Kustun mu her şeyi?"
"Evet!" dedim ve kafamı tekrar yere çevirdim.
Durduk yere biz de kavga ediyorduk. Aslında bu o kadar da kavga sayılmazdı. Sadece dün olanları biraz yüksek sesle konuşuyorduk o kadar.
"Tamam o zaman. Açıklamama izin ver. Öncelikle sana kızgın değilim ya da trip falan atmıyorum. Sabah sınıfa girince sana bakmamak sadece kafamın dağınıklığı yüzünden. Ben sadece kaç senedir birlikte yaşadığım, 'ablam' dediğim insanın böyle bir şey yaptığına inanamadım. Onun bildiğim kötü şeyler yaptığını ve tavırlarını düşününce nasıl olanlara göz yumduğumu ve hiçbir şey olmamış gibi devam ettiğimi düşündüm ve bu düşünce beni çıldırttı. Ben sadece hiçbir şeyin olmamasını ve her şeyin güzel olmasını istemiştim ama hayat bana bunları vermek için fazla acımasız."
Soobin'in konuşurken gözleri dolmuştu, sesi de titriyordu ama hiçbir şeyi yokmuş gibi gülümsemeye devam ediyordu. Bu ona olan saygımı ve sevgimi ikiye katlarken 'bilmediğim neler yaşadı acaba' diye düşünüyordum. Çünkü Soobin herkese, özellikle bana ve Chaeyoung'a, nasıl hissettiğini belli etmiyordu. Belki de onu zayıf gibi görmemizden korkuyordu.
Böyle zamanlarda kendimi bencil gibi hissediyorum. Çünkü başka kimseyi düşünmüyormuşum gibi geliyor ama böyle zamanlarda arkadaşlarım hep yanımdaydı. O yüzden bu kriz gibi gelen üzüntü ve kızgınlık sellerini yenmem kolay oluyordu ama bazen yanımda olmadıklarında -şuan gibi- kendimi bu düşüncelerden alamıyorum. Kendimi tanıyorum. Ben bu koskoca dünyada bencil olabilcek son insanım aslında. Hiçbir şeyi kendi çıkarım için yapmam, hiçbir insana sırf beni mutlu etsin, bana iyi davransın diye iyi davranmam. Karşımdaki kişi ne kadar kötü olursa olsun kötü davranmam.
Bu düşünceler beni duygusallığa sürüklerken ağlamanın kıyısındaydım. Beni kendime getiren şey ise Soobin ve Doyeon'un aynı anda gelen sesleri oldu. Ben kendimi o anda her şeyden soyutlamışken gitmişti anlaşılan Soobin.
"Junie. Neredesin sen? Seni arıyorum bir saattir. Gitmemiz gerek." diye hızlıca sıraladı bahanelerini Doyeon. Aslında onlar bahane değildi ve hiçbir zaman olamazdı.
"Ne? Neden?" diye sordum kendime gelince.
"Bak Jun. Bugün hepimizin salaklığı tutmuş. Bugün 20 Ekim."
"Ne olm- Oh! Ciddi misin? Bugün olamaz."
"Şaka yapıyor gibi bir halim mi var? Derslerimiz bugün öğleden sonra olduğu için zaten geç geldik. Saat üçe geliyor. Dolunay kendi en geç dörtte gösterir. Gitmemiz lazım. Diğerleri gitti bile."
"Tamam." Doyeon'un beni çekiştirmesine izin vererek okulda hızlıca çıktık. Eve kadar koşmamız gerekiyordu. Çünkü anlaşılan bizi almayı unutmuşlardı.
-
Yorucu bir on dakikanın ardından eve gelmiştik ama şansımız varki yorulmuyoruz. İlk defa yorulmadığım için vampir olduğuma sevindim.
Eve girer girmez bize olan ciddi ve sinirli bakışlara maruz kalmıştık. Yani bir kere de bana sinirli ve beni korkutacak bakışlar atmayın. Ne olur sanki?
"Neredesiniz siz?" diye sordu Chan hyung. "Sizi okuldan almaya gelmiştim ama sizin dışınızda herkesi topladık."
"Evet Yeonjun. Neredesiniz siz?" diye sordu bu sefer Seonghwa hyung.
Doyeon benim gerildiğimi ve konuşamayacağımı anlamış olacak ki bana sorulan sorulara cevap vermeye başladı.
"Oppa bir işimiz vardı. Aslında hemen okuldan çıkmıştık ama siz çoktan gitmiştiniz. Biz de yürümek zorunda kaldık. Bizim suçumuz ne? Hem bizi beklemeyip hem de bu şekilde azarlayamazsınız."
"Sizi beş dakika bekledik." dedi Chan hyung.
"Oppa. Kocaman kampüsten beş dakikada nasıl çıkalım? Ayrıca kütüphanede işimiz vardı. Kütüphane kampüsün diğer tarafında. Oradan oraya gidene kadar en fazla on dakika geçmiştir. Hem ayrıca senin de en büyüğümüz ve liderimiz olduğun için ne olursa olsun bizi almadan gitmemen gerekirdi. Bu bizim kuralımızdı hani."
"Şanslısınız ki bu sefer haklısın. Yoksa hepiniz de azar işitecektiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Hell // Yeonbin
FanfictionGökyüzündeki mavi dolunay çok güzel görünüyor. Tıpkı yirmi bir sene önceki gibi. O gün daha bir aylıkmışım ama yaşadıklarım her şeyi hatırlamama yetiyor. -Yeonbin Yan shipler- Bbangnyu/Seongjoong