Selam! Umarım iyisinizdir. Birkaç haftadır BHSM'ye bölüm atabilecek durumda değildim. Kendimi toparlayıp hızlıca bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.
Oy vermeyi ve birkaç tane yorum yapmayı unutmazsanız eğer sevinirim. Destekleriniz özellikle BHSM için çok önemli. Etiketlerde yükselmemiz gerekiyor.
İyi Okumalar!
.
.
.
Yalan yanlışların peşine düşüyoruz
Zamanın keskinliğiyle yüzleşiyoruz
"Sev zaten."
Bana söylediği şey buydu ve bir şekilde bu her şey demekti. Aylardır umut denen şey, o aydınlık his zihnimden uzaklaşmış ve beni onun yokluğundaki amansız karanlığa hapsetmişken ve ben haftalardır bir an olsun gülümsemeyi başaramamışken; Ural'ın benden artık sonsuza kadar nefret edeceğini sandığım o simsiyah gecelerden bir şekilde sıyrılmayı başarmışken, onun beni artık sevmediğini sanırken ve ondan umudu kesmem gerektiğini düşünmeye başlarken bu iki kelime her şeyi değiştirmişti.
"Sev zaten."
Beni hala seviyor olmalıydı. Bana sadece tarif edilemeyecek kadar kızgın olmalıydı. Benim onu hala sevmem gerektiğini düşünüyordu, aksi halde sev zaten yerine seversen sev, ne yapayım gibi bir şey derdi ve bana birkaç haftadır karşı takındığı tavrı göz önünde bulundurduğumda bunu yapmaktan çekinmeyeceğini anlayabiliyordum. İstese bana defolmamı söyleyebilirdi. Yapmamıştı. Bu, bir şekilde, her şeyden daha kıymetliydi.
"Sev zaten."
Sevecektim. Bunu adı gibi biliyordu. Onu kendimi bildim bileli sevdiğimi zaten biliyordu ve onu sevmeyi hiçbir koşul altında bırakmayacağımı da biliyordu. Aksi halde bana git derdi, beni istemediğini söylerdi – biliyordum. O da umutluydu: bu öfkesinin bir gün dineceğine ve beni sevdiğini tekrar anlayacağını o da düşünüyordu. Buna dayanacaktım, buna uyarak yaşayacaktım – karar verip de eve geri döndüğü güne kadar bekleyebilirdim. Çok sürmemeliydi. İnanıyordum.
"Sev zaten."
Artık sevmekten öteydi benim hislerim. Fazlasıydı. Kimisinin aşk, kimisinin bağımlılık dediği şeydi. Ve bundan memnundum, üzülmüyordum – eğer en kötü bağımlılığım Ural'sa buna razıydım.
Azra ve Ural'ın evinden ayrılıp kendi evime döndüğümde kendimi bir tık daha iyi hissediyordum. Herhangi bir sorun yokmuş gibi hissediyor değildim ama yine de son bir buçuk aya kıyasla çok daha iyiydim ve bu şimdilik benim için yeterliydi.
Yol yorucu ve hava da sıcak olduğu için terlediğimi hissedebiliyordum. Üzerimdekilerden kurtulup hızlı bir duş aldıktan sonra kendimi yatağa attım, hava daha yeni kararmış olmasına rağmen uykulu olduğumu sezebiliyordum.
Uykuya daldığımda sessiz ve sakin bir rüyayla kutsandım. Ural oradaydı, bu kez birlikteydik – benden nefret etmeyi bırakmış, beni affetmişti. Rüyamda nasıl ikna olduğunu sorduğumda bana bakıp gülümsedikten sonra "Beni hala sevdiğine ikna oldum," dedi.
"Nasıl oldun?" diye sordum.
"İkna ettin," demekle yetindi.
Yeterliydi. Rüyamda böyle olmuş olsa bile yapmam gerekeni biliyordum: her şeyi zamana bırakmak yerine onun için uğraşmaya devam etmeliydim. Onu hala sevdiğimi anlamalı, ikna olmalı ve inanmalıydı.
Gözlerimi açtığımda ter içindeydim. Bu kez terimin sebebi havanın sıcak olması değildi. Rüyamın yavaşça kabusa dönüşmesi ve benim acı içinde yatağımda kıvranmış oluşum, kendimi sıkışım ve onun adını sayıklayışım beni terletmiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Hala Seviyor Musun? // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionKaranlık geçmişinden kaçmaya çalışırken kendini çevresinden soyutlayan Ural'ın eski arkadaşıyla karşılaşmasıyla birlikte gizli duygularını ve eşcinselliğini keşfederken farkında olmadığı başka sorunların onu ele geçirmesi, Oğuz'la arasındaki yeni il...