•ben yanıyorsam sen de kül olacaksın•

766 113 95
                                    

Arkadaşlar selam! Bölümleri yayımladığımdan beri bu bölümü yazıp yayımlamayı bekliyordum sabırsızlıkla çünkü hem bölüm adı olsun hem de içerik açısından en sevdiğim bölümlerden biri oldu. 

Kısacık tutup bölüme göndereceğim sizi; okunma açısından en yavaş artan kurgum nedense BHSM sizden istediğim sadece bilgisayardan giriyorsanız sağ üst köşeden, telefondan giriyorsanız sol alt köşeden yıldız sembolüne dokunarak oy vermeniz <3  Bol bol yorum yapmayı da unutmayın, destekleriniz benim için çok önemli!!

Her şey için teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz iyi okumalar!

.

.

.

Ve bu boşlukta bir çözüm yolu var

Affedilmek için sadece kendine bak

Sabahki ruh halime geri kavuştuğumu hissedebiliyordum. Bal'la birlikte doğan içimdeki o neşe, Oğuz'la birlikteyken attığım ter gibi bedenimden atılmıştı ve şimdi yine boş hissediyordum kendimi, hatta tam olarak boş bile değil: Hüzünle dolu, acıyla harmanlanmış ve kederle yoğrulmuş bir vücuttum şimdi. Her şeyin kötü olduğunu biliyordum, öyle değilse bile öyleymiş gibi hissediyordum ve bu kez, sabahın aksine, Bal da yardımcı olamıyordu.

Oğuz yavaş adımlarla yatağın kenarına oturduğunda ben örtüyü üstüme çekmiş, kendimi karanlıkta bırakarak havasız kalmaya başlamıştım. Elini vücudumda bir yere koydu ama örtü olduğu için nereye koyduğunu bilmiyordu. "Bunu benden neden sakladın?" diye sorduğunda sesinde herhangi bir öfke hissedemedim. Açıkçası hayal kırıklığı bile yoktu, sadece bir soru gibi duruyordu.

Cevap vermekten kaçındım. Sessiz kalma hakkımın olduğunu düşünüyordum ama böyle bir hakkım olup olmadığı konusunda da emin değildim. Öte yandan Oğuz beni rahat bırakacak gibi durmuyordu. Elini üstümden kaldırıp örtünün başıma yakın olan kısmına götürdü ve orayı tuttu. "Kaldırabilir miyim?" diye sordu, sevecen yaklaşmaya çalışıyordu ve üstümdeki örtüyü kaldırmak gibi basit bir şey için bile olsa rızamı alıyor olması güzel bir şeydi.

Başımı salladım, onayladım. Ama beni göremediği için bir tepki vermedi. "Kaldır," dediğimde sesimin nasıl çıktığını bilmiyordum.

Oğuz örtüyü kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerim çoktan dolmuştu, kızarmışlardı ve ben bu halde görünmemek için ellerimi yüzüme götürmüş, kendimi saklamaya başlamıştım. Ellerini yavaşça yüzüme yaklaştırıp kendimi saklamak yolunda araç olarak kullandığım ellerimi tuttu. "Seni görmeme izin verecek misin?"

Burnumu çektim. Ellerimi yüzümden kaldırıp bütün kırılgan benliğimle kendimi Oğuz'a gösterdim. Ne demem gerektiğini bilmiyordum, böyle bir şeyi ondan sakladığım için kendimden utanmam lazımdı belki de bunu yapmakta haklı da olurdum. Neden yapmıştım, kendim hakkındaki böylesine büyük bir gerçeği nasıl beni sevdiğini ve benim de sevdiğimin geç de olsa fark ettiğim birinden saklamıştım?

Bazen eylemlerimizin bir açıklaması olmazdı. Sadece yapardık ve olurdu. Bir açıdan Tanrı gibiydik, bir dayanak sunmadan bazı şeyleri öyleymiş gibi görüyor ve öyle davranıyorduk, biz hariç geriye kalan herkesten de aynı şeyi bekliyorduk.

Ne yapacağımı bilemedim, dolayısıyla ne söyleyeceğimi de. Yattığım yerde hızla doğrulup kollarımı iki yana açıp karşımda duran Oğuz'a sarıldım, çoktan akmaya başlayan gözyaşlarımla onu ıslattım ve belli belirsiz burun çekişlerimin arasında "Özür dilerim," diye fısıldadım.

Bana sımsıkı sarıldı. Daha önce kimsenin sarılmadığı kadar sıkıydı, daha önce hiç hissetmediğim kadar değerli hissettirmeyi başarmıştı. Bu sadece beni seven birinin sarılışı değildi, biliyordum, anlıyordum. Ailemi küçük bir çocukken kaybetmiştim, ömrüm bir koruyucu aileden diğerine gitmekle geçmişti ama onun kollarında kendimi bulduğumda bu sarılmanın bir anne şefkatinden farkı olmadığını hissedebiliyordum.

Beni Hala Seviyor Musun? // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin