•boşa harcadığın anıların etrafında dolaşıyorsun•

409 93 111
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın, şimdiden teşekkür ederim. 

İyi okumalar, umarım beğenirsiniz!

.

.

.

Griye dönüşen pembe bir bulutun üstündeyim

Şimdi yine ve yine yapayalnızım

Son bir hafta kalmıştı. Hatta daha azdı. Önümüzdeki birkaç gün içinde Ural taburcu olacak, istese de istemese de eve gelecekti. Buraya geldiğinde onunla konuşma fırsatına erişecektim ve bu benim için önemliydi, onunla konuştuğumda her şeyi açıklığa kavuşturabileceğimi düşünüyordum.

Son beş haftadır kendime düzgünce baktığımı iddia edemezdim. İşe gidip geliyordum ama yaptığım şeyden verim alamıyordum. Zaman gelip geçiyordu, her gün bir şekilde sona eriyordu ama sona ermeyen tek şey, Van Gogh'un dediği gibi, hüzündü. O sonsuza dek sürecekti sanki.

Bugün güne güzel başlamayı umuyordum. Yani, ne kadar güzel olabilirdi, orası muammaydı. Kederimin içinde silinip gidiyor gibi hissediyordum, soluklarım havanın da sıcaklığından dolayı kesiliyordu, terlemiştim. Yatağım sırılsıklamdı, bütün gece terlemiş olmalıydım.

Terleyeceğimi bildiğim için geceleri üzerime bir şey giymiyordum, sadece iç çamaşırımla yatıyordum ve bir şey örttüğümü bile söyleyemezdim. Açık konuşmam gerekirse kendi yatağımda yatamıyordum – son birkaç aydır o yatakta sadece Ural'la yattığım için şimdi kendi yatağım bana eksik geliyordu, bu yüzden eskiden ağabeyimin olan, şimdi Ural'ın olduğu halde sadece birkaç kez kullandığı yatakta yatıyordum – sonrasında benim yatağımda yatmaya başlamıştı, bizim yatağımız olmuştu.

Ural'ın odasından çıkıp kendi odama girdim. Sabah güneşinin ilk ışıkları odamdaki pencerenin perdesinin kenarlarından sızmayı başarıyor, pencerenin kenarına küçük bir çocukken yapıştırdığım yeşil renklerdeki saçma sapan şeffaf stickerlar yüzünden yatağımda sarı yerine yeşile çalan bir renk bırakıyordu.

Dolabımı açtım. İşe gitmeden önce yapmam gereken belli başlı şeyler vardı ama saat henüz onlar için bile erkendi. Duş aldıktan sonra kahvaltı etmem lazımdı, sonra da giyinip evden çıkacaktım fakat dediğim gibi henüz duş için erkendi, şimdi bunları yapıp evden çıksaydım işyerine bir saat erken varmış olacaktım.

Bu yüzden yatağa geri döndüm. Telefonuma sarılıp internette, sağda solda boş vakit geçirip videolar izledim. Yatmaya devam ettiğim her an, güneşin tenime dokunduğu her saniye, daha da sıcaklıyor ve terliyordum. Biraz önce eşyalarımı dolabımın üstüne koymuştum, onları orada bırakarak altımdaki çamaşırdan kurtuldum ve banyoya yürüdüm.

Keyif yapacak halim yoktu. Ama rahatlamaya ihtiyacım vardı.

Küveti doldurdum, küçük tabureyi küvetin yanına çektim ve üzerine ihtiyacım olacak şeyleri koydum. Su dolu küvete girdim, başımı arkaya yasladım ve bedenim ılık suyla birlikte gevşerken taburenin üstünde duran paketten bir dal sigara alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Çakmağı da çakarak ona öldürücü gücünü veren ateşi bahşetmemin ardından aldığım nefesle ciğerlerimi zehirledim, verdiğim nefesle kederi temizledim.

Sigara. Farklı bir şeydi. Sürekli kullanıcısı değildim. Hayatımda hiçbir şekilde şu küvetin harici bir yerde ağzıma sürmemiştim, sürmeye de niyetim yoktu. Ya keyifli anlarda, ya da dibi boyladığım ve her saniyesine lanet ettiğim anlarda kullanırdım. Böyle anlarda.

Kapı açıktı. Pencere açıktı. Duman içeride hapsolmuyordu. Rahattım, kendimi iyi hissediyordum – ya da hissetmeye başladığımı sanıyordum. Ural'ın kafamdaki kötü düşüncelerini silmeye çalışıyordum, ama yapmam gereken şey bu değildi: Keşke onun kafasındaki benim kötü düşüncelerimi silebilseydim. Beni kötü görmesini bıraktırabilseydim her şey çok daha iyi olabilirdi.

Beni Hala Seviyor Musun? // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin