Selam, umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Bu bölümden sonra birkaç olay yaşayacağınız umarım çok kızmazsınız şimdiden çatlatayım daha sonradan sinirlenmeyin eheheh.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Çünkü gerçekten bölümü okuyan sayısına göre oy sayısı çok çok fazla düşük. Desteklerinize yükselebilmek için ihtiyacım var umarım desteklerinizi esirgemezsiniz <3 İyi Okumalar!
.
.
.
Bana hatırlamam için bir şans ver, alabilirsin bütün acılarımı
Öpücüğünle teslim olacağım, idamesi zordur keskin hayatların
Gözlerimi açtığım güne uyanmak istemiyordum. Aldığım nefes ciğerlerimde sıkışıyordu sanki, nefes almak bile istemiyordum. Pencereden giren güneş ışığı gözüme vuruyordu, bundan nefret ediyordum. Yataktan kalkmak zorundayım, öyle hissediyordum, ama kalkmayacaktım, kalkmak gibi bir niyetim yoktu.
Oğuz benden önce uyanmıştı. Yanıma yatıp arkamdan bana sarılarak boynum ve yanağımdan öpüp kulağıma eğildi. "Selin taburcu edilmiş," dedi sessizce. Bunun benim güne güzel başlamamı sağlayacağını biliyordu, içimdeki neşesizliği silip atacağını ve Selin'in iyi olmasıyla birlikte benim de iyi hissedeceğimin farkındaydı.
"Tamam," deyip gözlerimi kapattım. Karanlıkta kalmak daha çok hoşuma gidiyordu. "Sağ ol."
Oğuz üzerimizdeki örtüyü kaldırdığında hafif bir ürperti tüylerimi diken diken etti, üşümüş gibiydim. Kollarını bir kez daha bana dolayıp yan yatan bedenimi sırtüstü çevirdi ve kendini üzerime çıkardı. Yüzüme doğru eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurduktan sonra tekrar kulağıma yöneldi. "Bunu kutlamamız gerekmez mi, sence de?"
Tabii, elbette kutlamaya değer bir şeydi. Uğruna bütün acılarımın ruhuma nüfuz ettiği olayı atlatmamızın şerefine mutlu olmamız gerekirdi. Ama ben değildim. Olamıyordum, olasım yoktu. Başımı başka yöne çevirip Oğuz'un ardı arkası kesilmeyen buselerinden sıyrılarak tekrar yan döndüm ve cenin pozisyonu aldım. Gözlerim hala kapalıydı.
Oğuz'un şaşkın bakışlarla beni seyrettiğinin farkındaydım, aklından geçirdiklerini de az çok tahmin edebiliyordum. Yaptığım şeyin o anlık anlamamıştım, ama Oğuz'un son sözlerini duyduğumda anımsadım: "Öpmeye çalıştığımda kaçıyorsun," dedi sessizce, yataktan çıkarken. "Tanıdık geldi."
Ne yaptığımın farkına o zaman vardım. O geceyi hatırlamam zor olmamıştı, Oğuz'u beni öpecekken ittirdiğim bir Aralık akşamını nasıl unuturdum ki? O soğuk Aralık bizim yıldızlarımızı yakmıştı. Yataktan hızla doğrulup elimi ona uzattım, gitmesini engelleyerek onu durdurdum. "Özür dilerim," dedim, sesim titriyordu ve ağlamaklıydım. "Keyfim yok sadece."
"Keyfin yoksa bunu bana söyle," diye çıkıştı ama bağırmıyordu. "Hoşuma gitmeyen şeyleri yaşamak zorunda kalmaktansa keyifsiz olduğunu senden duymak daha doğru olur."
"Haklısın, biliyorum." Tekrar yatağa uzandım. "Bugün beni mazur görsen?"
"Sen öylece yatarken ben nasıl kendimi iyi hissedeceğim?" diye sordu yataktan kalkarken.
Gözlerimi kapattım. Uyumak istiyordum. "Geçer," demekle yetindim. "Neler geçmedi ki?" İkinci cümlemi duyabildiğini sanmıyordum.
"Kahvaltıda ne istersin?" Odadan çıkarken kendini sormak zorunda hissetmişti. "Evde yumurta yok, geçen marketten almamışım."
"Yumurtasız bir şeyler yeriz, hayatım." Hayatım. Ömrümde kimseye böyle bir şey dememiştim, bu bir ilkti. Ve şimdi bunu söylemenin sırası bile değildi, nereden çıktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Hala Seviyor Musun? // boyxboy [Tamamlandı]
Novela JuvenilKaranlık geçmişinden kaçmaya çalışırken kendini çevresinden soyutlayan Ural'ın eski arkadaşıyla karşılaşmasıyla birlikte gizli duygularını ve eşcinselliğini keşfederken farkında olmadığı başka sorunların onu ele geçirmesi, Oğuz'la arasındaki yeni il...