Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar!
.
.
.
Bana güller verdin
Ve ben onları soldurarak orada bıraktım
İhtiyacı olan şeyin bana tekrar güvenebileceği vakti bulabilmesini sağlayacak zaman olduğunu öğrenmiştim ama yine de yerimde durup hiçbir şey yapmadan akmak bilmeyen saatleri bekleyip onun bana kendi kendine yeniden güvenebilmesini beklemek istemiyordum. Bir şey yapmalıydım, biliyordum, ama ne yapacağımı bilmiyordum ve bu beni içten içe rahatsız ediyordu.
İşten çıkalı birkaç saat olmuştu. Azra'nın evindeyken Ural'la konuşmuştum ve Azra duştan çıktığında yarım saat kadar onunla da laklak ettikten sonra Ural'ın üzerinde baskı kurmaya çalışıyormuşum gibi hissettirmemek için evden çıkmıştım.
Kendi evime vardığımda kendimi yine yorgun hissediyordum – Ural yakınlarımda olduğunda bu yorgunluğun farkına hiçbir şekilde varmamıştım ama yalnız kaldığım ilk an yine kendini belli etmişti ve sinir bozucuydu. Akşam çökeli birkaç saat olmuştu, kış ayları yavaş yavaş gelmeye başladığı için hava erken kararıyordu ve saat daha altı sularındaydı.
Yorgundum ama uykum yoktu. Bir şey yapasım vardı ama hiçbir şey yapmak istemiyordum. Oturup bir yandan dinlenirken bir yandan bir şeyler izlemek istiyordum ama izleyecek güzel dizi film bile kalmamıştı. Vakit öldürmek istiyordum ama öldürecek vaktimin kalıp kalmadığından bile emin değildim: her şey pamuk ipliğine bağlıymış gibi hissettiriyordu ve bunun sebebi Ural'dı – onun bana güvenmesini sağlamak için bir an önce harekete geçmem gerekiyor gibi hissediyordum ve bu da benim boş durup hiçbir şey yapmadan öylece beklememi imkansız bir hale getiriyordu.
Toplanmaya karar verdim. Ne yapacağıma karar vermiş değildim, Ural konusunda hala kararsızdım – ama ne yapacağımı bana söyleyebileceğini umduğum biriyle konuşmaya karar vermiştim ve bunun işe yarayabileceğini umuyordum. Yaramama ihtimali çok yüksekti, ama elimden başka bir şey gelmiyordu.
Hazırlanıp evden çıktım ve mezarlığın yolunu tuttum. Girişe yakın bir yerde çiçekçi vardı, birbirimizi tanırdık. İçeri girdiğimde bana uzun zamandır gelmediğimi söyledi, ben de uzun zamandır bir hayli meşgul olduğum yalanıyla geçiştirip bir demet çiçek alıp mezarlığa girdim.
Egemen'in gömülü olduğu yer ortalara daha yakındı. Diğer insanların yoluna çıkmamaya gayret ederek (ki akşam olduğu için çok kişi de yoktu zaten) Egemen'i buldum. Çiçeği toprağın üstüne bıraktığımda benim gibi onu görmeye gelmiş olan diğer kişiye bakıp buruk bir gülümsemeyle "Burada olacağını tahmin edememiştim," dedim. "Seni takip ettiğimi sanma lütfen."
Ural yüzünü bana çevirip benzer bir buruk gülümsemeyle yüzüme baktı. "Sanmıyorum," dedi belli belirsiz bir duygu belirtisiyle. "Anlamadığım şey, ikimiz de Ege'yi sık sık ziyaret ederken birbirimizden ayrı kaldığımız onca ay içinde nasıl hiç karşılaşmamış oluşumuz."
"Akşamları geliyorum," dedim kollarımı iki yana kaldırarak. "Bariz bir şekilde."
"Ben sabahları geliyorum," dediği sırada o da kollarını iki yana kaldırdı. "Bariz değil. Bugün bu saatte gelesim geldi."
Tebessüm ettim, niye bilmiyordum. Belki de soğukluğunu bir kenara bırakıp benimle normal bir muhabbet etmeye başlamış olmasınaydı. "Ne sormaya geldin?" diye sordum hızlıca.
![](https://img.wattpad.com/cover/257932787-288-k401111.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Hala Seviyor Musun? // boyxboy [Tamamlandı]
Teen FictionKaranlık geçmişinden kaçmaya çalışırken kendini çevresinden soyutlayan Ural'ın eski arkadaşıyla karşılaşmasıyla birlikte gizli duygularını ve eşcinselliğini keşfederken farkında olmadığı başka sorunların onu ele geçirmesi, Oğuz'la arasındaki yeni il...