Akşam Chanlarla beraber buluşup yemek yemiş, otele geri dönmüşlerdi. Yorgunlukla direkt olarak yatağa giren Seungmin uyuyakaldığı için yanına yatan Minho'yu fark etmese bile sabah uyandığı gibi onu yanında görünce paniklemişti.
Nefesimi tutup, özlediği görüntüye bakarken yavaşça geri kaydı. Dönerken neredeyse dibine girmişti.
Minho'nun kullandığı odunsu kokusu olan duş jelinin kokusu burnuna dolarken, Seungmin dudaklarını dişlemiş, ona bakarken yakalanmamak adına yataktan yavaşça kalkmıştı.
Hızlı bir duşun ardından üzerini giyinerek Minho'nun telefonunu eline aldı. Düşük ihtimal verdiği şifreyle telefon açılınca şaşırsa da Minho'nun bu konuda üşengeç bir adam olmasına verdi nikah tarihlerinin hala şifresi olmasını. Notlara bıraktığı fikirleri kendine atmış, telefonu kilitleyip yerine bıraktıktan sonra kendi telefonuna geçerek uygulamayı açmıştı.
Haftalardır yazıp yazıp sildiği su altı bölümüne yazacak bir şeyler bulurken oldukça odaklanmıştı.
Minho, o telefonuyla uğraşırken uyanıp yan dönmüş, koluna yatarak küçüğünün yüz hatlarını incelemeye başlamıştı.
Odaklanınca farkında olmadan büzdüğü dudakları, çatılan kaşları ve yazdıklarını beğenmeyince kendi kendine devirdiği gözleriyle oldukça tatlıydı.
Eve dönmelerine birkaç gün kalmışken tadını çıkarıyordu Seungmin'le olmanın.
Seungmin oma döndüğü gibi göz göze geldiklerinde elini kaldırıp hafif bir gülümsemeyle "Günaydın." dedi.
"Günaydın, ben mi uyandırdım?"
"Herhangi bir ses duymadım." dedi Minho. Seungmin de onaylamıştı, uyuyunca top patlasa uyanmıyordu zaten Minho. Biri ona dokunursa belki uyanırdı.
"Felix gruba eğer bugün denize girmezsek bayılacağını, hatta kendini aşağıya atacağını söylemiş. Akşama doğru gideceğiz başımıza güneş geçmesin diye. O saate kadar istediğimizi yapabilirmişiz." dedi Seungmin telefonuna geri dönerken.
"Güzel, yatakta vakit geçireceğim. Bu sıcakta dışarı çıkmak ölüm gibi zaten." dedi Minho yüzüstü dönerken.
Seungmin onaylamış işine geri dönmüştü.
O saatlerce yazı yazmış, Minho saatlerce çaktırmadan onu izlemişti.
Alacaklı gibi çalan kapıyla Minho kalkıp kapıya bakarken Seungmin de oraya döndü.
"Ne oldu?"
"Çok acil, sigaran kaldı mı?"
"Bu mu acil?" dedi Minho göz devirip.
"Acil tabii, Changbin kartını vermiyor."
"Tamam, bekle." Minho içeri girip çantasından paketi çıkarmış, içinden iki tane alıp uzatmıştı. Jisung ona teşekkür ederek odasına dönerken Seungmin büyüğünün hareketlerini izlemeye devam etti.
Minho kendini tekrar yatağa bıraktığında konuşma kararı aldı. "İçmiyordun sen."
"Başladım." dedi Minho.
İçinin yangınlarını söndürmeye çalışırken Jisung 'la takılmak gibi bir hata yapmıştı. Haliyle sigaraya başlamıştı.
"Sporcu adam sigara mı içer?" dedi Seungmin. Sinirlenmişti, şu an bir ilişkileri olmasa bile aşık olduğu adamın kendine zarar vermesi hoşuna gitmemişti.
"Dudaklarımı oyalayacak daha iyi bir seçenek yoktu, en iyisi de yanımda değildi." dedi Minho sırtını başlığa yaslarken. Açıkça Seungmin'e laf atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanımeli ° 2min °
FanfictionSeungmin, artık dayanamadığı psikolojik baskılar sonucu eşiyle boşansa da her fırsatta Minho'yu arkadaşlarını soruyordur. Bu duruma bir buçuk senedir katlanan arkadaşları sonunda bir plan yapar. Minho ve Seungmin'i barıştırma planı başlamıştır. ▪ ...