Seungmin, sabah erkenden kalkıp kalıplarla şekil verip üzerine çikolata ve bonibon dizdiği kurabiyeleri fırına vermiş, eşofmanlarını giyinerek onlar pişene kadar evi toparlama kararı vermişti.
Dakikalar sonra pişen kurabiyeleri bir kaba doldurmuş, hızlıca su kaynatıp üç tane kilitli bardağa kahve koymuştu.
Hızlıca evden çıkıp, kahveler soğumadan boks kulübüne ulaşmış, içeri girdiğinde bütün dikkatleri üstüne çekmişti.
"Seungmin?"
"Merhaba! Kim kurabiye ister?"
15 çocuk heyecanla kurabiyelere gelirken Seungmin onlara bir yere geçmelerini söylemiş, kurabiye dolu kabı ortalarına bırakarak elindeki başka kap ve kahvelerle Minho'yla Jeongin'in yanına gelmişti.
"Odama geçelim oturacak yer yok, üstün kirlenmesin." dedi Minho genci yönlendirirken.
"Jeongin gel sen de."
"Kahve mi o lan?"
"He, sevdiğinden." Seungmin elindekileri odadaki masanın kenarına bırakmış, eline kahvesini alıp koltuğa oturmuştu.
Minho yanına, Jeongin karşısına otururken içeriden gelen gülüşmelere gülüp kahvesinden içti.
"Bu kadar sevinmelerini beklemiyordum."
"En son bir sene önce kurabiye yapmışsın Seungmin, ben bile sevindim." dedi Jeongin bir kurabiyeyi ısırmadan ağzına atarken.
"Yemin ederim sırf ağzına kolay sokabilmen için küçük yaptım o kurabiyeleri." dedi Seungmin gülerek.
"Seviyorum seni." dedi Jeongin ağzı doluyken. Seungmin öpücük attığında elini kalbine koymuş, bayılmış gibi yaparak güldürmüştü iki büyüğünü Jeongin.
"Olmuş mu?"
"Eline sağlık, Felix duymasın, daha iyisini yemedim." Hepsi yine güldüğünde Minho eski eşi, yeni flörtüne göz kırpmıştı.
"Jeongin öğretmenim!" diye bağıran çocuğun arkasından Jeongin dudak büzdü.
"Efendim?"
"benim kurabiyelerim bitti dövüşelim mi?" Jeongin tekrar bayılır gibi yaptığında Minho güldü.
"Kalk git çocuğun yanına."
"Ama benim kurabiyen bitmedi." diye sızlandığında Seungmin kahkaha atmıştı. "Hanginiz çocuksunuz? Sen mi o mu?"
"Keşke ben olsaydım." derken ağzına bir kurabiye daha atmış, kahvesinden içip kapıyı kapatmıştı çıkarken.
Seungmin ona gülerken geldiğinden beri durgun olan Minho'ya dönüp başını yana eğdi.
"Neyin var senin?"
"Seungmin, ben seni bitirdim mi harbiden?" dedi Minho yerinde dikleşip elindeki kahve bardağını masaya bırakırken. Ellerini birbirine sürtmüştü.
"Ne demek şimdi bu?"
"Yazdıklarını okudum, seni bu kadar sarstığımı bilmiyordum. Dediğim gibi, sen istiyorsan mutlu olacağın şeyi istiyorsundur diye düşündüm. Benden sonra toparlar, hayatına devam eder hatta belki yeni bir ilişkiye başlarsın sandım ama böyle hissettiğini bilmiyordum hiç."
Seungmin neyden bahsettiğini hala anlamasa da Minho ağzını açmasına izin vermeden konuşmaya devam etti. Göz bebekleri titriyordu, bunun yanında elleriyle de oynayıp duruyordu. Onların titrediğini belli etmek istemiyordu, Seungmin'in karşısında o kadar da aciz görünmek istemiyordu. Oysaki göz bebeklerinin onu ele verdiğinden bihaberdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanımeli ° 2min °
FanfictionSeungmin, artık dayanamadığı psikolojik baskılar sonucu eşiyle boşansa da her fırsatta Minho'yu arkadaşlarını soruyordur. Bu duruma bir buçuk senedir katlanan arkadaşları sonunda bir plan yapar. Minho ve Seungmin'i barıştırma planı başlamıştır. ▪ ...