Sekiz kişilik bir kahvaltı masasında, birbirlerine en uzak iki çapraz sandalyeye oturan Minho ve Seungmin dahil herkes gülüyordu.
Jisung, Felix'i kışkırttığı için ortam kızışmıştı.
"Senden daha sert bir erkek olabilirim ama bunu tercih etmiyorum."
"O kalın sesin olmasa asla olamazsın. Sevimli bir erkeksin."
"Hah! Bir günlük yer değiştirelim de gör sen!"
"Hayatta pembe giymem." dedi Jisung yüzünü ekşiterek.
"Siyahlar içinde olmak da iğrenç."
"Ya tamam, yer değiştirin ikiniz işte." dedi Jeongin eğlenerek. İki büyüğü ona eğlence çıkarmıştı.
"Jisung saçmalama sevgilim." dedi Changbin elini gencin beline atarken. Jisung karşısında oturan arkadaşını gösterdi. "Sinirlendiriyor."
"Pembe giy mi diyorum sana ben? Siyah giyince sert erkek olmuyorsun. Pembe giyince de yumuşak olmuyorsun. Hyunjin bir şey desene!"
Seungmin arkadaşlarını izlerken gülüyor, keyifle yemek yerken Minho'yu yok sayıyordu.
Sabah uyandığında tekli koltuğun altındaki parçayı çekip, iki büklüm orada uyuduğunu gördüğü için içi acımıştı zaten. Üstelik üstünü de örtmemişti. Bu yüzden ona daha fazla acıyıp, ilk adımı atmamak için yok saymaya karar vermişti.
"Yumuşaksın."
"O kadar da değil." dedi Hyunjin göz devirip. "Sevgilimin üstüne gidiyorsun sonra Felix çok konuluyor diye ağlıyorsun."
'Ağlamam ben." dedi göz devirip. Dışarıdaki masalarda olmasını fırsat bilip sigarasını dudaklarının arasına aldığında Changbin çekip kenara bırakmıştı. "Sonra iç."
"Şimdi içiyorum."
"Jisung rahatsız etme işte, kahvaltı yapıyorlar."
"Çok gerginsin sen bir sakso çekeyim." dedi Jisung uzanıp sigarayı alırken.
"Ya sabah sabah cinsel espriler yapma." dedi Seungmin yüzünü buruşturarak. "Espri değildi."
"Bu daha kötü." Hepsi Seungmin'e gülerken Hyunjin konuyu değiştirdi. "Tamam ne yapıyoruz bugün?"
"Big boss neye para ödemek isterse onu," diye cevap veren Jisung'a Hyunjin yüzünü buruşturdu. "Changbin'in de parası var."
"Chan en zenginimiz, Changbin'in parssı babadan geliyor."
"Ya bu çocuk kadar beleşçi yok ya." dedi Felix arkasına yaslanıp.
"Parazit, parazit." Seungmin, dün geceden beri Minho'nun sesini ilk defa duyarken içtiği çay boğazında kalınca bütün dikkati yanlışlıkla üstüne toplamıştı.
"Elinden mi alıyorlar çayı, yavaş içsene." diye söylenen Felix arkadaşının sırtına vururken Seungmin derin bir nefes alıp gülümsedi. "Tamam, iyiyim ben."
"Ölme de." Seungmin, ona laf atan eski eşine tek kaşını kaldırarak bakmış, ortamı germemek için bir anda gülümsemişti. "Daha gençliğimin baharındayım, ne ölmesi?"
Arkadaşları ona şaşkınlıkla bakarken o omuz silkmiş, ağzına peynir atmıştı.
"Ne yapacağımıza karar verin de giyinelim." diyerek konuyu dağıttığında Chan dudağını ıslattı. "Pazar bugün, önce kiliseye gidelim. Hyunjin, Jeongin, Felix ve Seungmin için en ideal yer."
"İsyan ederdim ama dininize saygım var, devamke."
"Bu niye ergen gibi konuşuyor ya?" dedi Felix yeniden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanımeli ° 2min °
FanfictionSeungmin, artık dayanamadığı psikolojik baskılar sonucu eşiyle boşansa da her fırsatta Minho'yu arkadaşlarını soruyordur. Bu duruma bir buçuk senedir katlanan arkadaşları sonunda bir plan yapar. Minho ve Seungmin'i barıştırma planı başlamıştır. ▪ ...