Seungmin, yağmur altındaki ateşli öpüşmelerinden sonraki gün hapşırıp durmuş, kendini bitki çaylarıyla iyileştirmeye çalışırken Minho'yu da unutmamıştı.
Jeongin'e yalvar yakar birkaç bitki çayı yaptırmış, Minho'nun içtiğinden emin olmuştu.
Yanına gitmemeyi tercih etmekten çok, gidememişti.
Ne kadar hasta olsa da, hazırlanması gereken bir seminer vardı. Ne yazık ki o hasta haliyle konuşma metni hazırlamış, nelere değineceğini bir güzel ezberlemiş, hakkında konuşacağı kitaplar bir yana yeni kitabı hakkında vermesi gereken spoilerleri bile düzenlemişti.
Beyaz gömleğinin üzerine bebek mavisi kazağını geçirmiş, kot pantolonunun içine gömleği sokuşturup açık kahve saçlarının üzerine beyaz şapkasını geçirmişti. Kalın ceketini giyip, eline çantasını alarak evden çıkmış, önüne düşen nota kaşlarını çatmıştı. Eğilip kağıdı aldıktan sonra kapıyı kilitlemiş, geç kalmamak için kağıdı cebine atıp arabasına ulaşmıştı.
Hızla sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırmış, önce mahalleden çıkmış ardından yan yoldan anayola geçerek semineri yapacakları kültür merkezine doğru sürmeye başlamıştı.
Trafik sıkışınca başını geriye atmış, saate bakmak için elini cebine attığında telefonun kabına sıkışarak eline gelen kağıdı görünce önce saate bakmış, ufak bir gecikme yaşayacağını fark edip yayınevine mesaj atmış, sonra kağıdı incelemişti.
Kese kağıdı renginde ufak bir mektup zarfı olduğunu görünce gülümsemişti çünkü köşesinde ufak bir kedi çizimi vardı. Eşinin çirkin çizimlerini tanıyordu ne de olsa.
Zarfın içindeki küçük kartı almış, arabayı birkaç metre sürüp durduktan sonra okumaya başlamıştı.
'Bitki çayı mı daha çok etkiye sahip senin sihrin mi bilemiyorum. Gönderdiğin çayları afiyetle içtim demeyeceğim, hepsinin tadı kötüydü ama bayağı iyileştirdiler beni. Jeongin arkamdan iş çeviremiyor bu arada, her seferinde senden geldiğini bir şekilde ağzından kaçırıyor. Neyse, beni düşündüğün için teşekkür ederim.'
Seungmin sırıtmış, kartı telefonunun arkasına güvenle yerleştirip arkasından çalan kornalarla toparlanmış ve arabayı sürmeye başlamıştı.
Sonunda biraz olsun rahatlayan trafikle kültür merkezine ulaşmış, merdivenleri üçer beşer çıkarak salona girmişti.
Liselilerin ağırlıkta olduğu seminere geç kaldığı için hafifçe gülümseyip telefonunu sessize alırken saate baktı. On dakika kadar gecikmişti.
"Merhaba, geç kaldığım için özür dilerim." dedi hafif utançla.
Topluluk sorun olmadığına dair uğultular çıkarırken Seungmin iç çekmiş, dudaklarını birbirine bastırarak kendini nasıl tanıtacağını düşünmüştü. Yazdığı kitap serisinde ismi Lee Seungmin olarak geçiyordu.
"Ben Seungmin." dedi soy ismi söylemeyi es geçerek. "Elinizdeki kitapları imzalamak, sorularınızı cevaplamak ve yeni kitap serisi hakkında ufak spoiler vermek için buradayım. Unutmadan, bu bir Genç Yazarlar Projesi, yayınevimin çıkardığı amatör yazarlık uygulamasının da tanıtımını yapacağım." dedi gülümseyerek.
"Hangisinden başlayalım?"
"Sorular! Sorularla başlayalım Lee Seungmin Bey, çok merak ettiğim bir tane var." diye seslenen gençlerden birine gülümsemişti. Lee Seungmin diye seslenmesine tepki vermemeye çalışarak onayladı.
"Öyleyse sizinle başlayalım. Yüksek sesle sorularınızı sorar mısınız?"
"Öncelikle sorum, Twilight Sihir okuluna gitmek için hangi perona ulaşmalıyım? Bir an önce oraya gitmeli ve yakışıklı büyücülerle takılmalıyım." dedi genç kız. "Eminim sizin gibi görünüyorlardır." dediğinde salondakiler gülüşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hanımeli ° 2min °
FanfictionSeungmin, artık dayanamadığı psikolojik baskılar sonucu eşiyle boşansa da her fırsatta Minho'yu arkadaşlarını soruyordur. Bu duruma bir buçuk senedir katlanan arkadaşları sonunda bir plan yapar. Minho ve Seungmin'i barıştırma planı başlamıştır. ▪ ...