dört

8.2K 844 976
                                    

   Alarmın rahatsız edici sesiyle gözlerini araladı Chan. Geri dönüşleri yaklaştığı için bu sıralar her zamankinden erken kalkıyor, şirkete gidip pratik yapıyorlardı. Kollarının arasında uyanmamak için direten küçüğüne baktığında istemsiz bir gülümseme yayıldı yüzüne. Dağılmış saçları, şişmiş yanakları ve büzülen dudaklarıyla o kadar sevimli görünüyorki ısırarak sevmemek için zor tutuyordu kendini.

"Seungmin..." Uyandırmak için yumuşak bir tonla seslendiğinde Seungmin mırıldanarak yüzünü yastık olduğunu tahmin ettiği şeye sürttü. Sertliği yüzünden kaşlarını çattı, bilinci yeni yeni açılıyordu. Gözlerini açtığında Chan'ın yakışıklı yüzünü görmeyi beklemediği için biraz geriledi, yanağını sürttüğü şeyin aslında Chan'ın kolu olduğunu anladığında umursamayarak gözlerini tekrar kapattı ve ofladı. "Uyumak istiyorum." Ağlar bir tonda söylenip tekrar gözlerini açtı, başını kaldırıp "Kahvaltı sırası bizde miydi?" diye sordu endişeyle.

Chan gülerek parmağıyla alnından ittirdi ve başını tekrar yastığa düşürdü. "Daha dün biz hazırladık kahvaltıyı şapşal."

"Ah..." Seungmin hatırladığını belirterek mırıldanmış, Chan'ın daha çok güldüğünü görünce kaşlarını çatmıştı. "Kalkıp hazırlansana sen ya."

"Sabahları böyle manyaman çok sevimli." dedi Chan yataktan kalkarken. "Ayrıca bugün sıra Felix ve Minho'da. Pankekleri kaçırmak istemiyorsan çabuk kalk."

Seungmin rahatça "Kesin yakmışlardır, acele etmeye gerek yok." dediğinde gülerek odadan çıktı.

O gittikten sonra yatakta doğrulup kendine gelebilmek için yanağına hafif bir tokat attı Seungmin. Bu Chan ile ilk uyuyuşu değildi ama ilk böyle tuhaf hissedişiydi. Ayrıca hyungu son zamanlarda daha fazla mı çekici olmaya başlamıştı yoksa bir tek ona mı öyle geliyordu?

Yanma ihtimalinin yanında nefis olma ihtimalinin de olduğu pankekleri hatırladığında başını sağa sola sallayıp ayağa kalktı. Fazla düşünmemeliydi.

  Kahvaltının ardından soluğu şirkette almışlardı. Seungmin terden alnına yapışmış saç tutamlarını geriye attı, tişörtünü yakalarından tutup hafifçe yelledi. Gün geçtikçe sıcaklığı artan hava yaptığı pratikleri daha da zorlaştırırken klimalarının dün bozulmuş olması tüm grubun sinirleriyle oynuyordu. Sonunda, koreografiden sorumlu olduğu için gruba liderlik eden Minho durdu ve diğerlerine dönerek "Yarım saat aradan sonra devam ediyoruz." dedi.

Diğer 7 kişiden rahatladıklarını belli eden mırıltılar yükselmişti. Seungmin kendini sert zemine bırakıp nefeslendi, gerçekten yorulmuştu.

Üyeler kendini dışarı atmaya hazırlanırken Chan'ın sesi yükseldi geniş pratik odasında. "Sıcakladığınızı biliyorum ancak bir şeyler içmek isterseniz çok soğuk içecekleri tercih etmeyin sakın. Boğazınızı güvende tutun."

"Tamamdır lider." Jisung tüm grup adına konuştuğunda diğerleri de başlarını salladı. Herkes tek tek odayı boşalttığında Felix ve Seungmin kalmıştı bir tek.

Felix hâlâ yerde uzanan arkadaşına baktı. "Sen gelmiyor musun bebek?"

Seungmin halsizce iki yana salladı başını. "İstemiyorum, ayağa kalkamayacak kadar yorgunum."

"Peki öyleyse. Gelirken sana da bir içecek alırım."

Bu sözlerden sonra Felix de ona öpücük atarak odadan çıkmış, Seungmin'i yalnız bırakmıştı. Kapının kapanma sesini duyan Seungmin gözlerini kapatıp bir süre uzandı öylece.

Terden ıslanan tişörtünün onu rahatsız etmeye başladığını hissediyordu bu yüzden yerinde doğruldu ve tişörtünü çıkardı üzerinden. Yanında yedek bir tişört daha vardı, onu giyebilirdi. Ama biraz daha dinlendikten sonra.

Fake || ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin