on beş

4.6K 523 176
                                        

   Bang Chan önündeki görüntüye daha fazla dayanamıyormuşcasına gözlerini sıkıca kapatmak istedi ancak içindeki bir dürtü ona engel oluyor, işkence edercesine bakışlarını tam karşısından ayırmasını engelliyordu. Küçüğünün güzel yüzündeki bakışları aşağı doğru iniyor, ince belinde yer almış elleri gördüğünde daha öncesinde böylesine şiddetli hissetmediği kıskançlık duygusu vücudunu kasıp kavuruyordu. Sevgilisi, tanımadığı adama en parlak gülümsemelerinden birini bahşederken kılını bile kıpırdatamıyor olması ise sinir kat sayısını fazlasıyla arttırıyordu ancak bu durum uzun sürmedi ve ağırlaşmış göz kapakları bir anda aralandı.

Farkında olmadan elleri Seungmin'in varlığını hissetmek istercesine yatağın boş kısmını yokladı. Gördüğü şeyin bir rüya olduğunu idrak etmeye çalışırken sık nefesler alarak doğruldu, tekrar gözlerini kapatıp terlemesinin etkisiyle alnına yapışmış saçlarını geriye attı. Uykuya dalalı kaç dakika olmuştu? Belki yarım saat. Bedeni her ne kadar yorgun olsa da insomniası yüzünden uyuyamıyor, uyuduğu kısa aralıklarda ise böyle rüyalar görerek uyanıyordu.

Seungmin'i özlemişti. Seungmin'i görmek, ona sarılmak, kokusunu içine çekmek, sevgisini hissetmek istiyordu. Seungmin'in kendisini sevdiğinden emin olmak, yurda gecenin bir yarısında dönmesinin nedeninin Hyunjin'in bahsettiği adam olmadığına inanmak istiyordu. Her ne kadar bir alt dairesinde olsa da saatin iyice ilerlemiş olmasından dolayı hiç bir şey yapmadı, sadece kulaklıklarını takarak gecenin geri kalanında müziğin onu düşüncelerinden uzaklaştırmasına izin verdi.

   Meyve suyundan bir kaç yudum daha alıp yerdeki bakışlarını küçüğünün yüzüne çıkardı Chan. "Dün gece eve neden o kadar geç geldin?"

Öğle saatlerinde, şirketin kafeteryasında oturuyorlardı. Yoğun programları yüzünden düzgünce konuşmak için ancak zaman bulabilmişlerdi. Sabahtan beri Chan'ın ona karşı tavırlarında bir değişiklik olduğunu fark eden Seungmin nasıl bir cevap vereceğini düşünürken dudaklarını birbirine bastırdı. "Buluşacağımı söylediğim arkadaşım biraz daha kalmam için ısrar etti."

Büyük olan "Sahi, bana hiç bahsetmedin o arkadaştan." dedi onu köşeye sıkıştırmaya çalışarak. Her şeyi kendisinin anlatmasını bekliyordu.

Sıcaklığı elini rahatsız etmeye başlayan kahveyi önlerindeki masaya bıraktı ve gülümseyerek Chan'a döndü Seungmin. "Liseden beri tanıdığım biri, çok da bahsedilecek bir şey yok." Nedenini bilmese de büyüğünün onu fazlasıyla gerdiğini hissediyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır, neden?"

"Sanki biraz garip davranıyor gibisin."

Omuz silkti Chan. "Dün gece uykumu iyi alamadım, ondandır."

Seungmin, bakışları sevgilisinin gözlerinin altında oluşmuş belirgin halkalara indiğinde ona daha çok yanaştı ve ortamın kalabalık olmasından dolayı dudaklarını es geçerek yanağını öpüp elini tuttu, sevimli bir sesle konuştu. "Bu akşam seninle kalayım mı?"

Gülümseyerek küçüğünün saçlarını okşadı Chan. "Olur." Her ne kadar içindeki huzursuzluk baş kaldırmaya devam etse de onunla böyle yan yana olmak her şeyden iyi hissettiriyordu.

Mor saçlı genç bir sorunu olduğunu fark ettiği sevgilisini güldürmek için flörtöz bir tavırla klasik tavlama cümlelerinden birini söyleyecekken aniden telefonunun çalmasıyla duraksadı ve kimin aradığına emin olduğu için içinden küfürler savurarak ondan uzaklaştı. Chan'ın meraklı bakışlarına sevimli bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra telefonun ekranına baktı. Kayıtlı olmayan ama aslında ezbere bildiği numaradan gelen aramayı reddedip tekrar büyüğüne döndü. "Sasaeng olmalı." Her ne kadar ona yalan söylediği her an kendini dünyanın en boktan insanı gibi hissetse de gerçeği söylemekten daha çok çekiniyordu.

Fake || ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin