Bölüm~8

393 28 19
                                    

           Gün çoktan aymıştı Selim il dozları vermiş mutluydu. Yine aynı şekilde davranıyordu kimse bir değişiklik sezememişti çünkü kimse gerçek Selim'i tam olarak tanıyamamıştı.  Hep beraber kahvaltıyı yapmıştı. Selim annesiyle tanışmak için can atıyordu bugün İlkay onun telefon numarasını verecekti;

 'Umarım o beni sever...'

        <***>   <***>   <***>

          İlkay uyanmıştı uyku mahmurluğuyla yatakta diklendi gözlerini ovuştururken;

      'Babam neden beni uyandırmadı?..'

        Küçük kızın uyku mahmurluğu geçince farketti, babası bir daha hiç onu severek uyandırmıycaktı...

   'Kabus gibi bir gün... Bundan sonra uyanacağım her sabah kabus gibi olucak...'

    Komidinin üzerindeki telefonu alıp saate baktı 9:18 normalde hep sekizde kaldırırdı babası. Gerçi dün çok yorulmuştu. Ekranına düşen mesajla ekran kilidini açıp mesaj kısmına baktı;

 Sadiş Abla: İlkay nasılsın?

 Eh işte, sen nasılsın?

Sadiş Abla: Aynı. Müsait olduğun bir zaman görüşelim mi?

 Olur, işlerim bitince sende müsait olunca görüşürüz. 

Kahvaltı yapmaya kaçıyorum sende yemek ye kendini harap etme olur mu?

Sadiş Abla:Tamam canım, sende yememezlik yapma.

               Telefonu kapatıp rutin işlemlerimi halledip saçlarımı kurutup siyah bir sweat ve aynı renkte bir kot pantolon giyip odadan çıktı. Oturma odasına girdi Meliha elindeki albüme bakıyordu. İki oğlu vardı Meliha için ; Biri Selim diğeride doğurmadığı ama kalbinde sevgisini büyüttüğü Salih... Kadın ayak sesiyle kapıya döndü, Salih'inden kalan en güzel anıyı torununu gördü. 

  'Yine siyah... Yas tutuyor ama yapıcaklarından da geri kalmıyor... Ne olursa olsun seni de öldürmelerine izin vermiycem...'

      "Babanne şey ben biraz acıktım?"

        Meliha masaya albümü koyup kızın saçlarını okşadı;

 "Hemen hazırlarım Lokumum. Biraz bekle ama."

     Meliha mutfağa giderken İlkay'da boş durmamak için Selim'e mesaj attı.

Selim, Ne zaman gelicekler konuşmaya?

Hee bu arada numara; 05***

Selim (Çakal):Öğleden sonra. Dün gelip sana sıkıcaktı Yamaç durdurdu sakın salakça davranma sağı solu belli olmaz.

Tamam, dozu aldı mı?

Selim(Çakallll):Aldı, daha mesaj atma kahveye geçiyorum. Baykal'a artık ortak olmadığımızı söyliyim mi?

Hayır, seni aramadan onu aramaz şimdi sana ihtiyacı yoktur. Haberlerde gördüm, Emrah onun adamıdır zaten bir mühlet sana bulaşmaz sende bulaşma.

Selim(Çakallll):Tamam çocuk.

                                            <***>   <***>   <***>

               Kahraman dünden beri kendini sorgulayıp duruyordu. Salih'in başında nöbet tutma sırası ondaydı. Loş koridordan hızlı adımlarla geçip koltukta duran Meke'ye baktı;

 "Kahveye geç ben de sıra soran olursa bilmiyorum de ya da yalan at."

 "Tamam abi."

         Meke Vartolu'ya ters ters baktı Salih eğlenerek;

  "Haydi git bakayım tas kafali! Suratsız gerizekalı, bari misafir perverliğiniz iyi olaydı yav!"

           Meke sabır çekerek çıktı, Kahraman koltuğa geçip Salih'e baktı aklına takılan soruyu sordu;

    "Karın nerde?"

         Ona bakmayan Salih kaşlarını çatarak bakışlarını onun gözlerine dikti. İlk defa tehditsiz basit bir soruydu;

 "Hiç evlenmedim, benlik bir şey değil."

    Kahraman şaşırmıştı bayağı İstanbul ağzıyla vermişti cevabını. Ama bu çocuk her halde gökten zembille inmemişti?

   "Kızının annesi nerde?"

   Kaşlarını daha da çattı Salih;

       'Hayat hikayemi sizin huzurunuz için benim bok edilen hayatımı sadece o İdris babanıza anlatıcam... Hayatımın sikilmesinin hesabını ona sorucam, tıpkı Sultan ve Paşa gibi hepiniz hor gördüğünüz bu çocuğun önünde diz çökecek, kan kusucaksınız! Benim adım Vartolu Sadettin ben intikamımı alırım...'

  "O İdris beye söyle sadece ona anlatıcam aksi takdirde hiç bir sorunuz sikimde olmaz!"

       Kahraman geri gelen şiveyle kafası karıştı kaşlarını çatıp;

   "Çok beklersin Vartolu!"

          <***>   <***>   <***>

      "Medet yok, akşamdan beri İlkay. Ayrıca Paşa kalp krizi geçirmiş."

    "Ölmüş mü it?"

       Celesun sıkıntıyla nefes verdi evet ölmemişti. İlkay başını tamam anlamında salladı,

 'Amcam nerde olabilir ki? Offf...Herşey iyi giderken bir yakınımın daha ölmesine katlanamam...'

           Küçük kız ancak Kameralar sayesinde bulacaklarının farkındaydı ama legal olarak asla ulaşamazlardı aklına gelen fikirle abisine döndü;

    "Feyyaz'a haber verelim kamera sistemine girsin ama Paşa'nın mekanının kamera çevresi.Ne olduysa orda olmuş olmalı. Kasımdan haber var mı?Yeni laboratuvar ne alemde?"

    "Kasımdan haber çıkmadı laboratuvarda bulundu maddelerin taşınmasını söyledim."

        "Kasım'a giden adamları geri çekelim. Bulgarlara mal götüren Sabri'yi araya sokup sipariş alalım. Herkesin uyumadan çalışacakları şekilde tertip edelim abi üç gün içinde halledelim hazır paramız olsun adamlarda huysuzlanmasın."

     Celesun kıza baktı,

'Aynı abim... Tek fark abim 34 yaşındayken İlkay 11 yaşında...'

    " Tamam Medet'i bulunca gelirim görüşürüz minik."

    Kız gülümseyip;
" Dikkatli ol abim... "

✨✨🎈✨✨
Bir bölüm daha bitti...

Gidişat nasıl sizce neler yapabilirim?

Kiminle sahne istersiniz?

Yorumlarınızı bekliyorum:))

Kabuk Bağlayan YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin