Bölüm~2

794 35 16
                                    

         Sakinleşince ayağa kalktı küçük kız dolabına ilerleyip kapağını açtı.

    'Onu öldürdüler! Çukur öldürdü benim babamı...

    İntikamımı alana kadar yas tutucam, babamın istediğini ben yapıcam!'

      Siyah kot ve siyah t-short çıkarıp giydi. Ayna karşısına geçip açık saçlarını bağlamaya çalıştı, kıvırcıklarıyla başa çıkmamıştı.
  
' Babam olsa o yapardı, onsuz saçımı bile yapamıyorum... İntikamımı nasıl alıcam? '

      Kız kendini sakinleştirip zorlada olsa saçlarını yaptı. Yavaş adımlarla sanki evdeki anıları uyandırmamak için sessizce karşı odaya babasının odasına girdi.

     Küçük kız sesli bir şekilde güldü, her yerde kırmızının tonları vardı. Yavaşça dolaba gitti kapağını açtığında yine gözlerini kırmızı şenlendirdi, kan kırmızısı...

      'Acaba babamın üzerindeki kan hangi takımına sıçradı?'

       Derince nefes çekti içine , yukarı uzandı boyu hayliyle kısa kalıyordu zıplasada uzanamayınca çekmecelere geçti kırmızı ! Eline alıp yavaşça burnuna tuttu kokuyla beraber burukça tebessüm etti babası her zaman onu sakinleştirmenin yolunu buluyordu...

      T-short'ü yatağın üzerine bıraktı. Babasının zincir kutusundan gümüş bir zincir aldı, babasının aksine altını pek sevmezdi. Etrafında döndü küçük kız odayı iyice inceledi 'Başka ne alabilirim?'

       Elini baş ucu çekmecesine attı, albümleri eline alıp yatağa koydu dipte kalan hard diskide aldı, odanın kapısından kafasını uzatıp koridordan bağırdı,

            "Babanneeeee! Bana çanta verir misin?"

            "Gel de al, bavulları hazırlıyorum,odandayım!"

                <***>   <***>   <***>

       Arabadan indiler yavaş hareketlerle. Tam cenazenin evden çıkmasına yirmi dakika kala gelmişlerdi. Yolda tüm ayrıntıları öğrenmişti İlkay. Babasını öldüren Baykal'dı , Selim'i geri çekmeliydi aksi takdirde onunda fişini çekerlerdi. Baykal'ın bilmediği tek şey karşısında en az onun kadar zeki bir satranç ustası vardı...

      İdris beye gelincede, her şekilde ölücekti! Koçovalı'ların soylarını kazıyacaktı.

     İki ayrı cepheye karşı verilecek olan bir savaş vardı, ya bu yolda babası gibi ölücekti ya da kan içinde yüzecekti.

    Meliha kızın omzuna elini attı, torununun beyninde dolanan tilkileri bilmiyordu ama o tilkiler için biraz güven gerektiğini biliyordu;

       "Unutma sen Vartolu Sadettin'in kızısın... Ve intikamımızı almak sadece sen alabilirsin !"

      Kızın zihni tek bir şeye odaklandı,  'Ben Vartolunun kızıyım... İntikamımı kendi ellerimle alıcam! Babama yapılanlar cezasız kalmayacak!'

       "Gidelim."

Omzundaki elden kurtulup evin kapısına ilerledi adamlar sıra olmuşlardı.Onu görenler hiç şaşırmadı , babası onları Varto'dan getirtmişti.Sağdaki ilk adama bakarak konuştu;

    "Bizden ayrılan kişilerle son kez konuşulsun Sadık. Eğer dönmezlerse... Kellelerini alın!"

    Adam saygıyla başını sallayıp;

    "Defnettikten sonra hallederim hanım ağam. Emrin yerine gelecek."

     İlkay'ın daha önce görmediği genç kafasının yanları tıraşlı üstü bırakılmış kısaca tuhaf şekilli saçları olan adam öne çıktı.

     "Sen kimsin de bize emir veriyorsun?!"

     'Gerizekalı tas kafa... Ahhh herkes gibi sende acı yoldan öğren bakalım gerçi seninki bayağı hafif olucak ama olsun!'

         Kızın suratına Vartolu'nun tamamen aynı sırıtması yerleşti.Yeşil gözlerinde adeta karşısındaki adamı parçalara ayırmış , kanını buzdolabına şerbet niyetine koymuş bir manyağın ifadesi vardı. Yavaşça sağ elini yukarı kaldırıp avucunu gökyüzüne doğru açtı. Hiç kıpırdamadan genç adamın gözlerine gözünü kırpmadan bakmaya devam ediyordu.

       Eline değen ağır ve soğuk metal bile onu etkilemedi, artık çocuk değildi İlkay. Alınacak bir intikam ve duyurulacak bir isim vardı... Silah'ın emniyetini açtı silahın ucuna merminin gelmesi için babasının hep yaptığı gibi omzunun yardımıyla mermi uca geldi.

      Mete nam-ı diğer koçovalı ajanı, kesinlikle korkmuştu ama ters dönüp kaçamazdı.Baldırında ve kolunda hissettiği acılarla ne yapacağını şaşırdı, elini asla silahına atamadı aksi takdirde burdan sağ çıkamazdı! Kolunu kurşun sıyırmıştı. Yere yığılıcakken iki kolundan tutulup ayağa sabitlendi.

       Dehşete düşmüş adama bakarak konuştu küçük kız,

   "Hastaneye götürün, acıdığım için şanslısın çocuk. Seni bir daha burda görmiyim hee o İdris Babacığına söyle ' Vartolu' nun kızı Çukurda ve gitmeye niyeti yok! ' " 

            Meliha'ya baktı küçük kız , kadının gözlerinde gördüğü gurur ve üzüntüyle anladı ne yaptığını İlkay Hüsna Helvacı... 

              Küçük kız gökyüzüne baktı;

        'Her nerede olursan ol baba bana güç veren hep sensin...'

             ✨ ✨ 🎈 ✨ ✨
Evvettttt 2.bölüm bitti!
1-)Kahraman yaşıyor.

Yorum ve yapıcı eleştirileri bekliyorum.
elezerdi yapıyosun bu sporu:'D

Görüşürüzzz:)

Kabuk Bağlayan YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin