Bölüm~11

394 31 28
                                    

          Celesun, Medet'i yatırıp geri gelmişti. İlkay deli gibi sırıtıyordu Meliha dayanamadı;

 "Aklında ne var Lokumum?"

      İlkay aklında ki tasarıyı keyifle anlatmaya başladı;

 "Yamaç dayanamaz bir saate ordusunu toplar gider Baykal'a kısaca onu etkisiz hale getirir. O sırada da hastanede olan Paşa'yı Emmi dışında başıboş bırakırlar diğerleri ve İdris efendi Kahraman'ın başında zaten. Paşa'nın başında kimse olmadığına göreee İhsan ve Harun'a iş var demektir. Anında ölsün istiyorum. İşkence falan yok. Emmi'ye dokunmasınlar ama... Yarım saate ölüm haberini istiyorum."

           Celesun bir kez daha hayran oldu kardeşine ailesini taratan adamın ölüm emrini vermek işte bu onun için paha biçilemez bir güzellikti!

"Hemen hallediyorum Minik."

      Meliha gülüp torununun saçlarını öptü Celesun'un da saçlarını karıştırıp;

 "Sizinle gurur duyuyorum. Ben uyuycam sabah sonucu söylersiniz.İyi geceler."

      Meliha gidince İlkay, Celesun'a dönüp;

 "Eline bir kağıt koyun; 'Selam olsun İdris'e. V.K.' yazılsın haber gelmeden uyumıycam haberin olsun."

       Celesun gittiğinde İlkay şöminenin üzerinde duran ateş ölçeri alıp kendi ateşine baktı çok bitkindi ama zindeymiş gibi rol yapıyordu.

  'Babam olsa hemen anlardı oyun yaptığımı... 38 mi? Ilık suyla yıkansam iyi olucak.'

        <***>   <***>   <***>

    "PAŞA ÖLDÜ, VARTOLU'NUN KIZI ÖLDÜRDÜ, PAŞA ÖLDÜ! PAŞA ÖLDÜRÜLDÜ, VARTOLU'NUN KIZI ÖLDÜRDÜ!"

           Genç sabahın daha 7'si olmadan mahalleye kötü haberi yayıyordu. İdris akşamdan beri Paşa'nın elinde bulunan nota bakıyordu. 

  'İş ciddiye bindi, bu kız Çukur'dan gidecek ya da gidecek! Kimse benim dostumu öldüremez, cenazeden sonra icabına bakıcam.'

    Önüne bir genç geldi;

"Baba, Paşa 'Eğer ben ölür isem bu mektubu İdris'e ver' demişti."

        Mektubu alıp açtı İdris öğrendiği gerçekle beyni durdu...

     'Ben kendi oğlumu öldürmüşüm...'

            <***>   <***>   <***>

  Sadiş abla kızgın mısın bana?

Sadiş Ablam: Hayır Salih anlatmıştı, beni üzen tek şey bu kadar küçük olman canım.

  Haklısın ama yapmam gerek aksi takdirde asla tam hissetmiycem. Babam için yapıyorum.

Sadiş Ablam: İlkay, canım istediğini yap ama unutma senin devam etme şansın var olmazsa kendini paralama olur mu?

  Tamam , sen nasılsın?

Sadiş Ablam: Aynı. Yemek ye yemiyorsundur kesin. Baban yorgun olmanı asla istemezdi. Okul işini napıcan?

  Babannemle sabah konuştuk, normalde bu sene lise ikiyi bitiricektim ama dondurma kararı aldım sene sonu yine özel olarak başlıycam derslere. Yemek yiyorum merak etme sen :)

 Sadiş Ablam: Hadi ya Meliha anne öyle demiyor:) Ateşin çıkar sonra bu akşamda yemediğini duyarsam kepçeyle gelip ağzına yemek sokucam İlkay.

  Tamam kızma yavvv yerim, yapacak çok iş var haydi ben kaçtımmm.

Sadiş Ablam: Kendine dikkat et kuzum.

          <***>   <***>   <***>

        Celesun kardeşinin yanına geldi küçük kız camdan koçovalı malikanesine bakıyordu boş gözlerle, halsizdi ama kendini canlıymış gibi gösterecek kadar iyi oyuncuydu sonuçta.

  "Selim aradı Minik. Her kes cenaze hazırlıkları peşindeymiş. İdris ve Emmi notu okuduklarından beri konuşmamışlar."

  "Güzel. Mallar ne durumda abi?"

  "Teslimat yarın, deredeki mekanda da sıkıntı yok."

     Küçük kız tamam anlamında kafasını salladı,Celesun endişeyle;

"Yorgun musun?"

 Kız kafasını hayır anlamında salladı;

"Belediyeye gidip otoparkı dernek yapmamız için gerekli işlemleri başlatalım. Amcam nasıl?"

  Celesun kızın saçını okşayıp;

"Senin suçun değil di her şekilde Baykal Medet abimi alıcaktı minik. Otopark'a gelince hallettiriyorum. Kendini zorlama bugün yat, sana iyi gelicek."

  İlkay tamam anlamında kafayı salladı;

"Babannem nerde, dışarı çıkmasın her ihtimale karşı."

  "Diğer eve gitti, tüm eşyalarımızı paketletip gelicekmiş. Endişelenme adamlar onunla. Kasım'ın yerinide bizim hacker'a araştırıyorum."

  İlkay yorgunca kafasını salladı, üşüyordu fazlaca. Kasım meselesinin daha o demeden aramaları çok iyiydi.

'Herkes özellikle abim dinlenmemi istiyor. Bu kadar mı güçsüzüm diyicem ama değilim. Herkes iki dudağım arasından çıkıcak sözleri bekliyor... Tıpkı babam gibiyim, çift kişilikli; Vartolu Sadettin'in acıması olmayan kızı ve Salih'in minik prensesi... Bocalıyorum ikisi arasında ama buna çift kişilik denebilir mi? Bildiğim bir şey varsa ben ikisiyim ve iki kişilikte taban tabana zıt olmalarına rağmen biri olmadan diğeri tam olamaz...'

   Yavaşça odasına gitti bilmiyordu ki bir kaç saat sonra hayatının en büyük hediyesini alıcaktı...

                 <***>   <***>   <***>

     Akşam olmuştu İdris, Emmi'nin dediği gibi gece Yamaç ve Kahraman'ı takip ediyordu. Emmi mekandaydı zaten, artık ailesinden kimsenin zarar görmesini istemiyordu bu yüzleşme yapılmalı ve Vartolu'lar artık durmalıydı...

   İdris mekana girdi Kahraman ve Yamaç çoktan parmaklıklara varmıştı. İdris koridorun başında gözüktüğünde Kahraman hemen kardeşini dürttü artık İdris'i kimse durduramazdı. İdris heybetli adımlarla onlara ilerlerken Vartolu merakla sordu;

 "Neye bakıyonuz yav?"

     Gelen adamla hemen en karanlık olan kısma geçti İdris parmaklıkların önüne gelip adama baktı;

"Artık yüzleşme vakti... Salih."

✨✨🎈✨✨
Bir bölüm daha bitti...

Yüzleşme olucakkkk:))

Artık ağamız dönsün değil mi?

Yorumlarınızı bekliyorum:))))

Kabuk Bağlayan YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin