↬ 0.3

822 101 38
                                    

''Günaydın günaydın günaydın.''

Doyoung aceleyle ofise giren Taeyong'un yanına adımladı.

''Patron seni görmek istiyor.''

Taeyong'un kaşları havalandı.

''Neden?''

Çantasını masasına bırakmış, Doyoung omzunu silktiğinde derin bir nefes alarak patronunun odasına adımlamıştı. Odaya girdiğinde saygıyla eğildi.

''Şey beni görmek istemişsiniz?''

''Gel Taeyong.''

Bayan Kim oturduğu yerden kalktı. Kollarını göğsünün üstünde birleştirdi ve keskin bakışlarını Taeyong'a dikti.

''Jung Jaehyun bu sabah beni aradı...''

''Sıçtım...'' diye düşündü Taeyong o an.

''Röportajı mahvetmişsin?''

''Efendim bunu sebepsiz yere yapmadım ben-''

Bayan Kim sinirle elini kaldırdı.

''Şu andan itibaren kovulduğunun farkındasındır öyle değil mi?''

Kovulmak mı... Taeyong kovulmuş muydu?

''Anlamıyorsunuz... 3 yıldır çalıştığınız bana mı yoksa o kibirli herife mi inanacaksınız?''

''Yeter! Git eşyalarını topla ve ofisimden çık. Nasıl bir idolü böylesine kışkırtabilir ve röportajımızı mahvedebilirsin? 3 yıldır bana güzel bir hikaye getirdin mi Taeyong, Hayır. Ve bu da yetmezmiş gibi önemli bir röportajı sabote ettin.''

Taeyong'un bakışları titredi.

''Sabote etmek mi?''

''Jaehyun çok öfkeliydi. Senin yüzünden bir idolden azar yediğime inanabiliyor musun?''

Buna inanamıyordu Taeyong. Bu herif hayatının her anını mahvetmek zorunda mıydı? Öfkeyle çıktı odadan. Hızlı adımlarla masasına ilerlemiş, masanın altında duran büyük kutuyu almıştı öfkeyle.

''Ne yapıyorsun?''

Doyoung meraklı bir ifadeyle sorduğunda, ''Gidiyorum!'' diye bağırdı Taeyong.

Ofisteki tüm bakışlar Taeyong'u bulmuştu.

''Taeyong ne saçmalıyorsun?''

Taeyong masasında duran tüm eşyalarını kutuya doldurdu tek tek. Yakasında duran kartı da öfkeyle çıkarıp kutuya atarken çantasına uzandı.

''Taeyong?''

''Görüşürüz sonra.''

Öfke ve hayal kırıklığı eşliğinde çıktı ofisten. İnanamıyordu buna. Pislik herif resmen onu kovdurmuştu. 8 yıl sonra bile Taeyong'u hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştı.

''Pislik herif!'' diye söylendi otobüs durağındaki banka otururken. 

''Pislik Jung Jaehyun!!''

Duraktaki birkaç kişi kendisine bakınca kaşları çatıldı.

''Ne var hiç mi bir ünlüden nefret eden birini görmediniz daha önce? Haklıyım tamam mı?''

Üzerindeki bakışlar otobüsün durağa yaklaşmasıyla uzaklaşırken, Taeyong öfkeyle etrafına bakındı.

''Hah...'' demişti durakta asılı duran afişe bakarken, ''Burada da mı sen?''

Jaehyun'un 1 hafta önce çektiği içecek reklamının bir afişiydi.

Taeyong öfkeyle kutusundan siyah bir kalem çıkardı. Jaehyun'un suratına saçma sapan çizimler yaparken kıkırdadı.

''Evet böyle daha iyi.''

Derin bir nefes aldı sonra.

''Ne yapıyorum ben?''

Sıkıntıyla bankta duran kutusunu almış, bir sonraki otobüse binmişti. Artık işsizdi. Eve gidip akşama kadar uyuyacak ya da Jaehyun'a lanet okuyacaktı. Lanet okuma fikri cazip geldi gözüne ya da Jaehyun'u bu yaptığına pişman etme fikri?

''Bunu sana ödeteceğim Jaehyun...'' diye söylendi bakışlarını otobüsün camına çevirirken. ''En büyük anti fanın olacak ve hayatını mahvedeceğim, sadece biraz bekle.''


 ⸻ ♡ ⸻

 ⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
anti fan // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin