↬1.4

679 91 15
                                    

9 yıl önce

Taeyong ayaklarını kaldırarak tozlu rafta duran resme uzandı.

Van Gogh'un yıldızlı gece tablosunu elinde tutarken gülümsedi ve ellerini tozlu tabloda dolaştırdı.

Taeyong okulun arşivine girmeyi çok severdi. Her fırsat bulduğunda buraya girer ve bulduğu eski şeyleri incelerdi. Arşivin tozu burnuna dolduğunda, kalbinde eski şeylerden birer parça hissederdi her seferinde.

Parmakları resmin üzerinde zikzaklar çizerken duyduğu ses odak noktasını resimden ayırmıştı.

Uzun boylu bir çocuk aceleyle arşivin kapısını kapatmış, nefes nefese bir halde kapıya yaslanırken gamzelerini gösterircesine gülümsemişti.

"Burada beni bulamazlar."

Taeyong'un dudakları aralandı genç adama bakarken. Dalgalı saçları dağılmış, alnı boncuk boncuk terlemişti. Yanakları koştuğu için kızarmış al al olmuştu. Taeyong bu görüntüyü süzerken bir an kaybolduğunu düşündü.

"Hey!"

Taki çocuk yanına yaklaşıp elini Taeyong'un suratına doğru sallayana kadar.

"Dilsiz misin yoksa?"

"Ah ben..." Bakışları kapıya kaydığında kaşları çatıldı. "S-sen yoksa kapıyı mı kapattın?"

Çocuk onayladı.

"Evet? Arkadaşlarımdan kaçıyordum da birden buraya girdim."

"Tanrım..."

Taeyong aceleyle kapı kolunu tutarak bağırdı.

"Kimse yok mu?!"

Genç adamın kaşları çatılırken, "Kapı bozuk mu yoksa?" diye sordu aniden. "Ben bilmiyordum."

Taeyong öfkeyle baktı yanında duran uzun çocuğa.

"Kimse yok mu?"

Sert bir şekilde kapıyı yumruklamaya devam ederken, "Tamam." demişti genç "Sakin ol biri gelir illa ki."

Taeyong yutkundu, suratının rengi atmıştı birden.

"Buraya kimse uğramaz..."

Jaehyun elini saçlarından geçirdi gergince.

"Ben üzgünüm bilmiyordum birden oluverdi işte... bu arada sen iyi misin?"

Taeyong titreyen bacaklarını göz ardı etmemiş yere çökerek duvara yaslanmıştı. Tüm vücudu gergin bir şekilde titrerken midesinin bulandığını hissetti.

"Gerçekten iyi misin?"

"Değilim tamam mı!"

Taeyong öfkeyle bağırdı.

"Nefes alamıyorum burası çok dar ve havasız."

Genç çocuk etrafına bakındı. Hava daha şimdiden ağırlaşmış, dar ve tozlu alan baymaya başlamıştı.

"Tamam..." dedi sakin kalmaya çalışırken. "Sakin ol illa ki birisi buradan geçecek hem arkadaşlarım beni bulmak için gelirler korkma tamam mı?"

Taeyong derince bir nefes aldı. Küçük arşiv üzerine üzerine geliyor ve onu nefessiz bırakıyormuş gibi hissediyordu.

"Bak..." dedi cebinden küçük bir çikolata çıkarırken, "Çikolata ister misin?"

Aceleyle yanına oturdu çikolatayı Taeyong'a uzatırken.

Taeyong suratını buruşturdu.

"İstemiyorum. Stresliyken hiçbir şey yiyemem kusarım yoksa..."

"Tamam... şekerim var?"

Bu defa cebinden çıkardığı nane şekerini uzattı fakat aldığı bakışlar yüzünden tekrar cebine sıkıştırmak zorunda kalmıştı.

"Lutfen kapıya vur bir şey yap."

Taeyong çaresizce söylendi.

Genç çocuk aceleyle ayaklandı.

"Kimse yok mu?" diye bağırdı kapıyı yumruklarken. "Lütfen duyun bizi!"

Taeyong'un başı döndü. Dar oda iyice üzerine gelirken nefes alamıyormuş gibi hissetti.

Genç çocuk aceleyle Taeyong'un yanına oturarak suratını elleri arasına aldı.

"Tamam sakin ol. Derin bir nefes al hadi."

Taeyong birkaç saniye durakladıktan sonra gözlerini önündeki çocuğun gözlerine sabitleyerek derince bir nefes aldı.

"Bir tane daha."

Taeyong tekrar derin bir nefes aldı. Yanağında usulca dolaşan parmaklar biraz olsun rahatlatmıştı onu.

"Daha iyi misin?"

Kafa salladı. Bakışlarını önündeki çikolata rengi gözlerden ayırmadı. O gözler olduğu durumu ve ortamı unutturmuştu sanki. Bakışlarını o gözlere sabitledi ve kafasını duvara yasladı.

"Bu arada..." demişti genç çocuk, "Ben Jaehyun."

Taeyong gülümsedi hafifçe.

"Ben de Taeyong."

İşte Taeyong'un ilk aşkı kalbinde böyle yer edinmişti. Dünyalara bile sığdıramadığı hoşlantısını bunca yıl içinde tutmak onun için büyük kederdi aslında.


   ⸻ ♡ ⸻

   ⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
anti fan // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin