Kiss me like you mean it

2.7K 138 1.1K
                                    

Yazarın uyarısı: Bu bölümün kendisi tek başına özel bir uyarı hak ediyor.

~Kendine zarar verme (Self-harm) konuşmaları.

~Belli belirsiz verilen self-harm

~Çocuklukta yaşanılan cinsel istismar 

~Flashbacks

~ Bifobi ve Homofobi

Bu bölüm PTSD (Travma sonrası stres bozukluğu) olan kişileri tetikleyebilir. Lütfen rahatsız oluyorsanız  bu kısımları geçiniz.

(Ç/N: Sıcaktan yazamamak diye bir şey olabilir mi? Varmış.)

-------------------------------

Dazai yanında duran ve gülümseyen sarışın kıza döndü. "Ah, tepkisi çok tatlıydı-" dedi, kız.

Dazai, kızın gömleğinin yakasını tuttuğunda, sarışın bir anlığına sessizliğe gömüldü. Bir dakikalığına, Dazai'nin ona vuracağını düşünmüştü.

Ve bir dakikalığına, Dazai da vurmak istediğini düşünmüştü.

Ancak böyle boktan bir durumda bile, kendisini bir kadına vurmak konusunda ikna edemezdi.

Bunun yerine ona yaklaştı. Gözlerinin içi karanlıktı, şiddetli bir öfke vardı içlerinde ve sarışın biraz korktuğunu hissetmeye başladı. "Bana telefonunu ver." Sarışın bir anlığına şüphe etti, gözlerini kıstı. "Sana. Ver. Şu. Telefonu. Dedim." diyerek hırladı Dazai.

İsteksizce çantasına uzanarak telefonu çıkarttı.

"Kilidini aç!"

"Hey-!"

"Telefonunu paramparça etmemi ister misin? Kilidi aç. Şimdi!"

"..." Kız gözlerini devirdi ve yüz okuma sistemini kullanarak telefonu açtı.

"Google drive hesabını da aç."

"Ciddi olamazs-"

"Sence şaka yapıyor gibi mi görünüyorum?!"

"..." Kız, esmerin söylediklerini yaptı ve ona telefonunu geri uzattığı anda, Dazai kızın galerisine girdi. Chuuya ile barda çekilmiş olan fotolarını silmeye başladı, özellikle öpüşürken çekildikleri anları. 

Daha sonra bardan daha fazla fotoğraf olduğunu fark etti. Akvaryumda gezdikleri fotoğraflar. Restorandaki fotoğrafları... 

İçlerinde Atsushi'nin de olduğu fotoğraflar... Bir şey sanki onu tokatlamış gibi hissediyordu.

"Hasiktir, ne?" Dazai fısıldadı, şaşkınlıkla açılmış gözlerini kıza doğru çevirdi. Kızın en azından biraz çekingen davranacak kadar ahlak anlayışı vardı, fakat kesinlikle pişman değildi. 

"Birisinin sana  ve babana insanların hayatını mahvetmemeyi öğretmesi lazımdı-"

Dazai'nin parmakları telefonu tutarken titriyor, karnı mide bulantısı ile kıvranıyordu. Neden vücudunun bu kadar büyük tepki verdiğini anlayamamıştı. "Ben yapmadım-" Sesi o kadar zayıf, o kadar güçsüz çıkmıştı ki, Dazai da kız da şok olmuştu. Fakat boğazını temizlediğinde, sesi biraz daha katı geliyordu. "Kimsenin hayatını mahvetmedim." Hırlıyordu. İşi bittiğinde telefonu neredeyse kızın üstüne fırlatmıştı. "Fakat birisinin hayatını nasıl cehenneme çevirebileceğimi biliyorum-" Sesini biraz daha katılaştırdığında ve yaklaştığında, kız birkaç adım geri çekildi.  "Eğer ki; bir daha aileme, bana ya da 'ona' yaklaşırsan, hayatının her gününün umutsuz bir bok çukurunun içinde geçmesini sağlayacağım, anladın mı?"

Everything or Nothing |  Soukoku |  Türkçe Çeviri [Tamamlandı-Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin