The breaking point - Part 1

2.3K 143 535
                                    

Bu bölüm 9000+ kelime İngilizcesinde. Çevirmem büyük ihtimal 7-8 saat sürer. Çok sıkıyor bu program ondan bu bölümü bölmek zorunda kaldım. Umarım sıkıntı olmaz :(

-------------------------------------------


Ne zaman ağlamayı bıraktığını bilmiyordu. Yere çökmüş, Chuuya'nın telefonunu parmaklarıyla sıkmıştı. Bir süre sonra, bu şekilde uyuya kalmış olmalıydı. Çünkü uyandığında, birisi nazikçe omuzlarından sallıyordu.

Kafasını kaldırdı, başı ağrıyordu, boğazı kurumuştu. Kafasını kaldırdığında, babasının küçükken yaptığı gibi önünde eğildiğini gördü, kötü haberler vereceği zaman yaptığı gibi.

Dazai, kendisini birkaç saat önce telefonda duyduğu sesin aynısını yaparken buldu. "O-?"

Mori kafasını iki yana salladı, Dazai'nin kolunu nazikçe sıktı. "Başardı."

Esmer çocuk, düzensiz bir nefes verdi, rahatlamıştı. "O-" Konuştuğunda, sesi boğuk ve çiğ çıkıyordu. "İyi olacak mı?"

Mori, ona uzun bir dakika boyunca baktı, olanları nasıl söylemesi gerektiğini hesaplıyordu. "Onu yaşam destek ünitesinden çıkarmayı başardık. Şuan kendi başına nefes alabiliyor." Açıkçası, birkaç saat önce bu bile meçhuldü. Dazai o kadar rahatlamıştı ki, tamamen dağılmak üzereydi. "Hafif bir beyin sarsıntısı geçirmiş, fakat kalıcı bir hasar aldığına dair belirti yok."

Dazai kendisini ruhsuz bir şekilde kafa sallarken buldu. "Yani- iyi olacak mı?" Dazai mırıldandı, saf bir tükenmişlik hissediyordu.

"..." Mori derin bir nefes aldı. "Ağır bir kalp krizi geçirdi, Osamu. Yapısal hasarı ölçüp, adımlarımızı ona göre belirlemeliyiz." 

"Bu-" Dazai zorlukla yutkundu. "Nakil gibi mi?"

Mori bir an düşündü. "Bu en kötü senaryo olur. Fakat bu noktada, hayati bir tehlike olduğunu sanmasam da, bir şeyleri eskisi gibi yapamayacak."

Dazai yutkundu, kaşlarını çattı. "Ben- Ben anlamıyorum-"

"Gerekli ameliyatları olasıya kadar, ki bu atak yüzünden gecikecekler-" Mori elleriyle saçlarını geri attı. "7/24 izlenmesi gerekiyor."

"...Anlamı?"

Mori suratını ekşitti. "Anlamı; bu dönem okula dönemeyecek, daha doğrusu bu yıl." 

Dazai algılamaya çalıştı, Chuuya'nın ölmesi düşüncesinden milyonlarca kat iyiydi. Gene de, artık bununla yüzleşen kendisi değilmiş gibi hissediyordu. O hayatta oldukça her şeyi kaldırabilirdi, fakat Chuuya harap olacak.

"Ayrıca..."Mori iç çekti, şakaklarını ovuşturdu. "Bir şeyi bilmelisin... Chuuya zaten benim hastamdı."

Dazai kafasını hızlıca kaldırdı, o daha üzülmeye vakit bulamadan, Mori tek elini kaldırıp onu durdurdu. "Haberim yoktu. Sanırım onun da yoktu." Kafasını iki yana salladı. "Sadece, bu çok sinir bozucu. Sadece bir kaç haftası daha vardı-"

"İki ameliyata daha ihtiyacı olduğunu söyledin." Dazai babasının sözünü kesti, gözlerini sıktı. "Yani o- Ameliyatları bu iki hafta içinde mi olacaktı."

Mori dudaklarını birbirine sertçe bastırdı, kabul ya da inkar etmedi fakat Dazai anlamıştı.

Chuuya ona söylemeyecekti, ya da belki söyleyecekti fakat-

Dazai, Chuuya'nın birkaç hafta olan girişimlerinden başka bir şey hatırlamıyordu. Demek ki, sorun düşündüğünden çok daha uzun süredir vardı. 

Everything or Nothing |  Soukoku |  Türkçe Çeviri [Tamamlandı-Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin