Does it mean everything or nothing ?

9.5K 284 837
                                    

Bölüm 1

[Düzenlendi]

------------------------------------

Chuuya mezuniyetten sonra tüm günlerini, odasındaki takvimine, oryantasyona kalan günlerini işaretleyerek, , karalanmış numaraların tek sayılara inmesini izleyerek geçirdi. Yeni okulunu görmesine seksen yedi gün kalmıştı. Bir uçağa atlayıp ülkenin öteki tarafına uçmasına kırk dokuz gün... Tamamen yetişkin olarak hayatının başlamasına ise sadece yirmi altı gün. Peki ya babası? Pek de heyecanlı değildi.

"Tokyo..." Arthur Rimbaud kaşlarını çattı. Kollarını göğsünde birleştirirken, bakışlarını kampüse yönlendirdi. "Gerçekten büyük bir yer."

Chuuya omzunu silkti, spor sırt çantası omuzlarından sarkıyordu. "Yani, sanırım öyle," Omzunun kenarından babasına baktı,  güneş gözlüklerini çıkardı. "fakat Paris de öyleydi."

"Birlikte yaşıyorduk." Rimbaud mırıldandı, oğlunun bunu olması gerektiği gibi ciddiye almadığını düşünmeden edemedi.

"Oryantasyon sadece bir gece sürecek," Chuuya, uzanıp babasının elini tutarken hatırlattı. "okula cidden başlamama daha bir ay var." dedi, onu birazcık rahatlatmak için.

"... Sorumluluk sahibi olacak mısın ?" Chuuya kafasını salladı, sözcüklere dökmeden cevap vermeyi seçti.

Cidden, Rimbaud buna güvenmiyordu. Fakat, başka çaresi var mıydı ?

...

Kampüste şimdiden, küçük, bir bakıma sıradan bir tartışma yaşanıyordu. "Bebek bakıcısına ihtiyacım yok." Dazai abisine bakarken sızlandı. Peki. Yarı abisi...

Odasaku omzunu silkti. " Bir şekilde paramı kazanmalıyım."

Dazai hırkasının kenarından bir tiftik alarak huysuzlandı, can sıkıntısının bir resmi gibiydi. "Orası evden sadece 45 dakika uzakta."

Odasaku, kollarından bir tanesini bebek gibi davranan kardeşinin omzuna dolarken homurdandı. "Bunu biliyorum, seninle birlikte gelmiştim." Öğrenci birliğine, oda atamalarını yaptıkları yere, giden yolda onu dürttü. "Bak, babama sinirli olduğunu biliyorum..." Sesini yumuşattı, bunu tanımlayacak en nazik sıfatı bulmak için duraksadı. "...seni kampüse gitmek için zorladı-"

Zorladı. Zor kullanarak yaptı. Temelde şantaj sayılır.

"-ama orayı sevebilirsin." Bu bir öneriydi. " Ve sevmezsen, bilmiyorum..." Dazai'nin saçını karıştırmaya başladı. Kardeşi elini çekmeye çalışırken homurdandı, bu sırada esmerin gözleri yanlarından kıkırdayarak geçen kızlara kaydı. "İstediğin zaman ailenin hüsranları kulübünde bana katılabilirsin? "

Dazai, ailenin hüsranları kulübünü seviyordu. Orada hiçbir beklenti yoktu. Şehirde küçük bir apartman dairesi bulup, pis bir işe girebilirdin-- ve pek çok aile toplantısından sürgün edilirdin. Dazai'nin zihninde bu biraz daha iyiydi. "Şimdiden bırakamaz mıyım?"

Oda homurdanarak gözlerini devirdi. "Evet, tabi. Buyur." Dazai somurturken, Oda'nın gerçek bir teklif sunmadığını tamamen farkındaydı. "Cidden iyi yönleri de var." Toplanan bulutlara bakarken mırıldandı Oda. "Babamla birlikte yaşamamak gibi," Bu doğru. "ve" ekledi " Kredi kartlarınla kendin ilgilenmek gibi."

Ve bu, Dazai'ya göre, Oda'nın cidden iyi bir abi olmasının sebebiydi; her zaman olaylara iyi yönünden bakmasına yardım ediyordu(!)

...

Everything or Nothing |  Soukoku |  Türkçe Çeviri [Tamamlandı-Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin