25. Nehir İçinde Nehir

18 3 57
                                    


İnsan daima arayış içerisindedir. Bu arayışın en büyük hedefi ise içindeki güce ulaşma arzusudur fakat kişi bu güce aniden ulaşmayı istediğinden o güce giden yolu katetmekte şüpheci ya da yorgundur. Bir yere gitmek istediğimizde oraya gitmek için yapmamız gereken hazırlık, ilerlememiz gereken yol hakkında kendimizi daha yola çıkmadan yorgun hissederiz ve varmak istediğimiz noktaya birden bire ışınlanmanın bir yolunu bulsak hemen gerçekleştireceğimizden de eminizdir.

Lakin yolun sonundaki varılmak istenen yer, bizim durumumuzda ise bu güç kendi başına önemli olduğu kadar bu güce ulaşma isteği ve bu güce giderken attığımız her adım da en az o güç kadar değerlidir. Her insan nehir içinde nehirdir* Bu ne anlama gelir peki? Güç nedir? Nehir nedir? Nehir içindeki için nehir nedir? İnsan bir nehre benzer çünkü vücudumuzun dörtte biri suyla kaplıdır, gerçekçi açıdan baktığımızda bile bunun doğruluğunu kavrayabiliriz.

İşin metaforik boyutu ise daha katmanlıdır, her insan bir nehirdir. Nehirlerin temel kaynağı su'dur ve bu su bile hidrojen ve oksijen bileşenlerinden oluşur. Aynı zamanda bu suda gözle görülemeyen bakteriler, mikroorganizmalar da yer alır. Nehrin dibinde yer alan taşlar, yosunlar ve bitkiler ile nehir zengin bir habitattır. Ayrıca bu nehirde balıklar, kurbağalar, yengeçler gibi su canlıları da vardır; nehrin üzerine düşen bir yaprak da nehre bir şey katar, nehrin içinden geçen bir tilki de.

Yani nehir varlığıyla ve varlığının oluşumunda yardımcı olan tüm unsurlarla tek bir isim altında "nehir" ile nitelendirilse de nehir dendiğinde çokça şey anlaşılır. İnsan ise "ben" ile nitelendirilse de ben dendiğinde çokça şeyi ifade ederiz aslında. İnsanın ben diye betimlediği nehir, daha görülebilir ve somut şeylerden ibarettir. İnsanların bize baktığında görebileceklerini, bizi tanıdıklarını iddia ettiklerinde ifade edebileceklerini açıklar.

Ya da bizim kendimizi açıklamaya çalıştığımızda başvurduğumuz yöntemlerdir bu nehir, eğitim durumumuz, mesleğimiz, yaşımız, cinsiyetimiz gibi suyun üstündeki yapraklar ve tilki geçişleri olabileceği gibi aynı zamanda da suyun içinde yatan o tutkular, düşünceler ve en sevdiğimiz renk, en sevdiğimiz çiçek gibi unsurlardır da.

Nehri bundan ibaret sanmak ne kadar kısıtlayıcıysa kişinin de kendi içindeki öze ulaşamaması ve bastırması yahut bastırılması da o kadar kısıtlayıcıdır. Nehrin içindeki nehir, nehrin ruhudur, nehrin fikridir, nehrin sezgi ve hisleridir, nehrin sanatıdır ve nehrin bilgeliğidir. İnsan bir nehirse insanın içindeki nehrin içindeki nehir de, onun özüdür, ruhudur, fikridir, sevgi ve hisleridir, sanatıdır ve bilgeliğidir. Bu öze ulaşma yolları herkes için değişebilir ya da çeşitlenebilir, farklı yöntemler ve değişik yollar denenebilir.

Bu doğal olana ve hakikate ulaşmak için gerekli bir aşamadır, peki öze ulaşmak neye yarar? En başta bahsedilen güç bu özün ta kendisidir aslında, öze ulaşmak güce ulaşmak demektir fakat bu güç bizi hırslandıran ve canavarlaştıran ya da zayıflatan o kralların sahip olmak istediği için savaştığı güç ile karıştırılmamalıdır. Bu güç, çiçeklerin şarkısını duymamızı sağlayan, yıldızlara baktığımızda onların fısıltısını işitmemizi sağlayan, ağaçların köklerine kadar görebilmemize yarayan, şelalelerin içerisinde yıkanan zihnimizdir. 

Bu güç, çok daha soyut ve çok daha tabiidir. Gerçekleri bulmak için bu güce ve öze başvururuz, düşünürlerin, filozofların aradığı hakikat burada yatar; sanatçıların daima aradıkları mavi çiçek burada bulunur. Bu güce ulaşan ve hatta bu öze yaklaşan insan eğer kontrollü ise deneyimleyeceği esrimenin de kendisini yetiştirdiğini anlar. Tüm bu aşamaları kat etmek için kapımızın önüne çıkmak bile zor olabilir bazen fakat beklenmeyen bir anda hiç beklenmeyen bir zamanda kendinizi bu aşamaları aşarken bulabilirsiniz, kişi böyle bir durumda ise yanında birilerini arar.

Midnight in PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin