Yağmurun hiddetini arttırmasını sıkılgan gözlerle izleyen ikili kendi içlerinde de düşüncelerinin sularının yükselmesine engel olamıyorlardı. Bir geceyi sokakta bir parkta geçirmişlerdi beraberce fakat sonrası için endişelilerdi, beş parasızlardı ve üstlerinde hala tuhaf kıyafetler vardı.
Jungkook'un dahi üstüne yorgunlukla birlikte çöken bir umutsuzluk vardı. Her seferinde yeni bir iş arayışı, döneme uygun kıyafet bulma çabası ve parasızlık gerçekten yıpratıcı olmaya başlamıştı onlar için. Şimdi ise Port Authority Otobüs Terminaline sığınmışlardı, kalacak yerleri olmadığı için ve dışarıda da yoğun bir yağmur olduğundan kendilerini kapalı bir alana sokmak zorundalardı ve en mantıklı yer olarak da otogarlar akıllarına gelmişti.
Jungkook endişe içinde Taehyung'a "Taehyung ne yapacağız? Bu şekilde devam edemeyiz, üstelik çok acıktım ben para biriktirsek bile bir sonraki zaman yolculuğumuzda o paraların ne anlamı olacak ki? Çoktan değerlerini yitirmiş olacaklar"dedi. Taehyung da en az onun kadar kötüydü ve bitkindi çünkü açlık ve soğuk onları iyiden iyiye vurmuş bir haldeydi, bu kadar sefil bir hale düştüklerine inanmak istemiyorlardı.
Taehyung, Jungkook'u kendine doğru çekmiş ve düşünceli gözlerle tedirgin olan küçüğünün omuzlarından üstünden ona sarılmıştı. O sırada büyük olan göğsüne baskı yapan cebindeki imzalı menüyü düşündü, aklından ilk geçen fikir onu satıp biraz para kazanmak olmuştu. Fakat daha sonrasında ise daha dahiyane bir fikir düşmüştü aklına üstelik bunu şimdiye dek nasıl düşünmediklerine de hayret etmişti.
Çünkü menünün hemen arkasında Jungkook'un da kendisine hatırlattığı gibi yüzyıl öncesinden kalan paralar, onlara yarar sağlamazdı yani elbette eğer bir antikacı bunları değerlendirmezse! Fransa'da Nathanael ile birlikte toplulukla bir hafta geçirdiklerinde para biriktirmemişlerdi yine de ceplerine para kalmıştı. Şuan ceplerinde bulunanlar da o zamana geri dönseler sadece bir kahvaltı ederdi. Oysa ki şimdi o paralar değerlenmişti, değer kaybetmemişti çünkü antika niteliği taşıyorlardı.
Yüksekten düşüyormuşçasına bir heyecan içini kapladığında "Jungkook aklıma bir fikir geldi lakin işe yarayacağından emin değilim"dedi. Jungkook doğrulup Taehyung'a baktığında "Ne oldu? Ne geldi aklına?"dedi, Taehyung "Cebimizdeki Renoir zamanından kalan Fransız paraları yüz elli yılı aşkın bir süredir bizimle, aşınmamış, sanki daha bugün elde edilmişler gibi de gıcır gıcırlar. Bir antikacının bunlara ne kadar vereceğini hayal edebiliyor musun?"dedi.
Jungkook'un gözleri ışıldayarak "Benim de cebimde var o zamandan kalma paralar, Taehyung eğer bu işe yararsa var ya işte o zaman köşeyi dönmüşüz demektir"dedi. Birden bire bel bağladıkları ümit sayesinde elleri buluşmuş ve mutlulukla tekrar birbirlerine sarılmışlardı lakin kendini ilk geri çeken taraf Taehyung olmuştu. Boğucu, karamsar ve kalabalık terminalden çıkmak için uygun bir zaman dilimiydi onlar için, saat öğle vaktini henüz geçmiş sayılırdı.
Antikacı bulmaları gerekiyordu, kurnaz davranmalı ve hileye düşmemelilerdi. En küçük çaresizliği sezdiklerinde bu tip kimseler üstünüze çöreklenip bir kan emici gibi dişlerini boynunuza geçirmek için göz kollarlardı, haliyle kendilerine güvenli bir şekilde karşılarına çıkmalılardı. Hala daha tükenmiş hissetseler dahi harekete geçmekte gecikmediler ve ayaklandılar.
Yağmur kalın kumaşlı ceketlerinin üzerinde tıpırdarken boğuk bir neşe içerisindelerdi, dünkü efsanevi tanışmanın ardından gece kulübünden çıktıktan sonra ne bir iş bulabilmişler ne de kendilerine gidecek bir yer ayarlayabilmişlerdi. Hiçbir şey yiyememiş, bir parkta sabahlamış ardından da havanın bulutlu olduğunu görünce kapalı bir alan bulmuşlardı. Dün geceden beri açlardı, ayrıca çocukların kaydıraklarının içerisinde uyumak hiçte kaliteli bir uyku sunmuyordu insana, bütün uzuvları ağrı içerisindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Midnight in Past
Fiksi Penggemar"Aman tanrım yırtık jean giyen birisi!" "Hey! Senin üstündeki gerçekten Nirvana tişörtü mü?" "İnanamıyorum oradaki gerçekten...o hakikaten gördüğümü sandığım kişi...olamaz değil mi? Biz geçmişte miyiz?" JJK | KTH