1.Kafe Terasta Gece:Bölüm Bir

147 16 14
                                    

Kim Taehyung, daktilosunun başında sandalyenin üstünde saatlerdir oturduğundan ötürü boynuna inanılmaz bir ağrı saplanmıştı. Biraz dinlenmek adına uzanıp biriciği Vincent'a sığınmayı seçti. Ne var ki aynı anda Jeon Jungkook da restorandan yeni dönmüştü, inanılmaz yoğun bir gün geçirmişti ve çok yorgundu. Duş bile alacak hali yoktu, yatağının içine girip yastığının altında sakladığı dostu Vincent'a teslim oldu. Kim Taehyung o yüzyıl içerisinde bir yazardı, Jeon Jungkook ise bir aşçı. Fakat ikisi aynı anda aynı kitabın aynı cümlelerini okudular ve bir mucize gerçekleşti. 

Vincent'ın Theo'ya Mektuplarını okuyorlardı yalnızca ve o sihirli cümleye değdi gözleri "une revolution qui est, puisqu'il faut qu'elle sout (varolması gerektiği için varolan bir devrim)" Uzak dünyalar, ciddi boyutlar ve birçok zamanı atlayacaklardı ama onlar bayılmışlardı.Uyandıklarında ise kendilerini çok ama çok tanıdık bir yerde bulacaklardı.

Taehyung gözlerini açtığında kendisini bir binanın dibinde buldu, gözlerini karşıya çevirdiğinde neler olduğunu hatırlamaya çalıştı ve dehşete düştü çünkü burasının neresi olduğunu anlamıştı. Bu sarı tente, altındaki küçük masalar, karşısındaki evler ve tam önünde durduğu açı! Gök hakikaten siyah değil maviydi üstelik! Hem de yıldızlar şimdiye kadar gördüklerinden kat ve kat parlaktı.

Yanında bir hareketlenme hissettiğinde önce kedi falan olacağını düşündüğünden önemsemedi çünkü şuanda düşünmesi gereken çok daha önemli şeyler vardı! En sevdiği tablolardan birinin içine ışınlanmış olması gibi, Taehyung birkaç kez kendine tokat attı bunun gerçekliğini sorgulamak için çünkü bu ancak bir rüya olabilirdi.

Ardından yanında bu sefer daha büyük bir hareketlenme oldu ve biri yanına çöküp "Aman tanrım yırtık pantolon giyen birisi!" diye çığırdı, Taehyung ise bir süredir önünden geçip giden döneme uygun giyinen onca insanın ardından ortamdan alakasız olan bu gencin üstündeki Nirvana tişörtüne baktı "Hey! Senin üstündeki gerçekten Nirvana tişörtü mü?" dedi. Bir yandan da yabancı birinin rüyasında ne halt ediyor olduğunu düşünüyordu. Fakat Jungkook'un titreyen sesi ve kalplerinde oluşan sancı bu rüyayı aniden gerçek kılmıştı "İnanamıyorum oradaki gerçekten...o hakikaten gördüğümü sandığım kişi...olamaz değil mi? Biz geçmişte miyiz?" Belli ki Jungkook, olanlara ondan çok daha hızlı ayak uydurmuştu ve onun çok daha çılgınca çıkarımları vardı. Taehyung gözlerini Jungkook'un işaret ettiği yere çevirince kendilerine doğru koltuğunun altına sıkıştırdığı şövalesi ve tuvaliyle yaklaşan Vincent'ı gördü. Ve bir kez daha bayılacakken Jungkook onu tuttu, Taehyung artık emindi bu ne bir rüyaydı ne de başka bir şey. Her şey oldukça gerçekti.

Midnight in PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin